Açık Konuşuyorlar

Yayın Tarihi: 08/09/08 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Halkımız, Rum liderlerin "uzlaşma" konusunda ne söylediklerini izliyor mu? Kanımca %84 insanımız "Devletim ve Garantiler" dediğine göre Rum tarafı iyice izlenmektedir. Ancak yine de "barış öncülerimiz" için Rum liderliğinin beyanatlarını bir arada görmekte yarar vardır.

"Meşru Kıbrıs Hükümeti" adı altında seyreden geçmişi kanlı Rum idaresinin sözcüsü Stefanu'nun söylediklerine bakalım: KIBRIS'TA TEK DEVLET VE TEK HALK VARDIR. Yakovu, Hristofyas ve Bakoyanni: Garantilere gerek yoktur. AB üyesi bir ülke Garanti edilemez. Türkiye'nin dinamik tepki gösterme lüksü yoktur (yani istediğimizi kuzu kuzu vermeye mecburdur.) Egemen Kıbrıs Cumhuriyetinin petrol arama konusundaki yetkisi tartışılamaz. Müzakerelerin iki devlet arasında yapılmasını kabul etmeyiz. Yeşilırmak yolu karşılıksız açılmalı, Pile Yiğitler yoluna hayır! Çözüm iki toplumun işidir dışarıdan Türkiye karışmasın. Kıbrıs meselesi 1974'de başlayan işgalden kaynaklanan bir meseledir. Tek bir asker kalmayacak, Kıbrıs askersizleştirilecek. Türkiye ve Yunanistan Garantörlük hakkından feragat etmelidir. Anavatanlarla aramızdaki bağlar koparılmalıdır. İngiliz milletvekili Villiers'i de avladılar, o da Rum liderliğinin söylediklerini söylemekte: tek devlet, tek halk, tek egemenlik ve Türk askeri Kıbrıs'tan ayrılmalı. Rum Dışişleri Bakanı: Federasyonu kabul etmekle ödün verilmiştir, başka bir şey beklemesinler. Ne konfederasyon ne de bakir doğum; Kıbrıs Cumhuriyeti vardır ve var olacaktır. İki devlet veya iki halk ortaklığı kabul edilemez. Bakoyanni: Kıbrıs meselesi istila meselesidir.

1960-63 arasında da Garanti Anlaşmasının geçersizliği ve gereksizliği üzerinde duruyorlardı; Kıbrıs Ordusuna ne gerek var derken yer altı teşkilatlarını silahlandırıp Akritas Planını hazırlıyorlardı. O zaman da, sayıca üstünlüklerine güvenerek "Yunanistan da, Türkiye de işimize karışmasın, garantör olmasınlar" diyorlardı.

Okullarda güya "yeniden birleşme dersi" verilecek. Kıyamet kopuyor. UNUTMADIM, UNUTMUYORUM ve 1974 Barbar Türk işgali öğretilmeye devam edecek. Gençlerin mukavemet duyguları perçinlenmelidir. Türklere karşı mücadelemiz sürecek. %65 Rum gençliği Türklerle bir arada yaşamak istemiyor. İşgal ve istila küçümsenmemelidir, gençler bunu anlamalı ve unutmamalıdır.

Her görüşme başlangıcında olduğu gibi "son şans" sözleri ile avunmaya ve avutmağa başladılar. Akritas Planını ve bu plan gereğince bu güne kadar yaptıklarını soğuk kanlı bir şekilde değerlendirirsek Akritas Planındaki hedeften zerre kadar ayrılmadıklarını görürüz. Ellerindeki bütün imkânları Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkmak için kullanmaktadırlar. Bunu başarabilmeleri için KKTC'nin ortadan kalkması ve Garantilerden vazgeçilerek herkesin yerli yerine dönmesi gerekmektedir. Bunu elde etmek için görüşmeye razı oldular. Hristofyas açık konuşmuştur: Federasyonu arzu ettiğimiz için değil, Türk askerinden kurtulmak için görüşeceğiz. TEK'li tavizlerimiz nedeniyle korkuyu ve endişeyi o kadar atmışlardır ki artık istediklerini açıkça söyleyebilmektedirler. Onlar için 1974'de Türk istilası ile başlamış olan Kıbrıs meselesini halletmenin en kestirme yolu istilâ kuvvetlerini adadan çıkarmak ve istilâ sonucu evinden yurdundan olanların evlerine yurtlarına dönmelerini sağlamaktır. Barış Meleği Hristofyas da buyurmuştur ki Türklere 1960 Antlaşmasındaki özel haklar verilemez. Savaşa neden olan 1960 Antlaşmalarındaki haksızlıklardı. Bunlar tekrarlanmamalıdır. Tek halk, tek egemenlik, tek devlet, tek vatandaşlık ve toprağı, ekonomisi, halkı, kurumları birleşik AB üyesi bir Kıbrıs! Türkiye de bu uzlaşmayı uzaktan izlemeli, işe karışmamalıdır. Geldiğimiz nokta budur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları