Adalette Tarafsızlık

Yayın Tarihi: 22/09/08 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı "Adalet Devletin (Mülkün) Temelidir" düsturunun vazgeçilmez şartlarındandır. Buna gölge düşürüldüğü takdirde bir davada verilecek en adil karar da gölgelenmiş olur. Yine, vazgeçilmez prensiplerden bir diğeri de "adalet sadece yerine getirilmiş olmamalı, yerine getirilmiş olduğu da açıkça (halk tarafından) görülebilmelidir" denilmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı Sn. Jean Costa'nın Rum tarafının davetini kabul edip Güney Kıbrıs'taki Rum Cumhuriyetini ziyaret etmekle Mahkemenin tarafsızlığına ağır bir gölge düşürdüğünü daha önce de yazmıştım. AİHM yargıçları, Kıbrıs konusunda ne kadar bilgisiz olursa olsunlar bu konunun 1964'den bu yana BM Güvenlik Konseyini meşgul etmekte olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Yine bilmektedirler ki BM Güvenlik Konseyi Kararları "Kıbrıs'ta iki tarafın var olduğunu" da teyit etmektedir ve sureten de olsa Güvenlik Konseyi adına Kıbrıs meselesinden sorumlu olan Genel Sekreter ve diğer BM mensupları bu "taraflarla" eşit mesafede durmakta ve her iki tarafı da ziyaret edip bunlardan görüş almaktadırlar. Yine bilinmektedir ki iki taraf arasındaki görüşmelerin devamı iki tarafın da kullanmakta olduğu unvanlardan soyutlanarak masaya oturmayı kabul etmelerine bağlıdır. Bunları bilen bir Mahkeme Başkanını taraflardan biri, hem de esas suçlu taraf, "Kıbrıs'a" davet eder ve Mahkeme Başkanı da "Kıbrıs'a davet ediyorsanız, ancak bu daveti kabul edebilmem için benim her iki tarafı da ziyaret etmem gerekir" demez veya diyemez. Kıbrıs'ın Rum işgalinde olan Güney kısmına gelir, oradaki makamları, sahte unvanlarını şereflendirerek, ziyaret eder ve bu da yetmedi, yüzü sıkılmadan "meşru Kıbrıs Hükümetinin başı, yıktıkları devletin Cumhurbaşkanı" olarak seyreden Hristofyas adındaki Allahsız adamı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini ziyarete davet eder!

Ayni gün, ne tesadüftür ki, Strazburg'daki Mahkeme Orams davasında Türk tarafını dinlememe kararı alır.

Kanımca bu gelişmeler kabul edilemez bir skandal teşkil etmektedir ve bize, Türk tarafına söz hakkı vermeden alınan kararları umursamamak hakkını vermektedir. Orams davası askıdayken Rumların Mahkeme Başkanını "Kıbrıs" dedikleri Güneye davet etmeleri de hesaplı bir "aydınlatma kampanyasının" sonucudur her halde. Sn. Başkan Rumların tuzağına düşmüş oldu.

Bu hata ancak, hiç zaman kaybetmeden, Sn. Başkanının Kuzeye de gelerek buradaki Hukuk Teşkilâtını ve mahkemelerimizi incelemesi, buradaki makamları Cumhurbaşkanından başlayarak ziyaret ederek Kıbrıs meselesinin gerçeklerini onlardan dinlemesi ile düzeltilebilir. Aksi halde Sn Başkan kişi olarak ne kadar tarafsız olursa olsun "yarım Kıbrıs'ta" iki taraftan birini, hem de suçunu ört bas etmek için büyük beceri sahibi olan Rum tarafını, ziyaretinden kalacak etkiden kurtulamayacaktır. Yarım resim görmüştür. "Kıbrıs meselesi 1974'de başlamış işgalden kaynaklanan bir meseledir" yalanını iman haline getirmiş "meşru addedilen" güler yüzlü Rum liderlerle konuşmuştur. Kuzeyde gerçek mağdurların ne yüzünü görmüş ne de sesini işitmiştir. Böyle bir Başkanının Başkanlığında Kıbrıs konusunda karar veren AİHM'sinin Kıbrıs Türkleri indinde geçerliliği olamaz. Böyle bir mahkemenin tarafsızlığına kimse inanamaz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları