Denenmişler Deneniyor

Yayın Tarihi: 26/09/08 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

1986'da BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar Türk ve Rum liderler ile yapılan müzakereler sonunda bir taslak anlaşma metni hazırlamış ve taraflara sunmuştu. Bizim kabul ettiğimiz bu taslak Rum lideri Kipriyanu tarafından son anda ret edilmişti. Genel Sekreter Cuellar "iki tarafın müzakereleri sonucunda Kıbrıs davasının kapsamlı bir çözüme kavuşmuş olacağından" o kadar emin hale gelmişti ki, bu değerlendirmesini Güvenlik Konseyine ve Türkiye ile Yunanistan'a da yazılı olarak duyurmuştu.24 Nisanda da Güvenlik Konseyi üyelerine konu hakkında kapsamlı bilgi vermişti. Artık taraflar iki kesimli, iki toplumlu federal bir formülün içeriğini aylarca konuşmuşlar hemen hemen her konuda mutabık kalmışlardı. Türk tarafı olurunu ve imzaya hazır olduğunu duyurmuştu bile. Kipriyanu'nun oluru beklenmekteydi.

Ancak bu gerçekleşmedi. Genel Sekreter Cuellar Haziran 1986 Raporunda (S/18102) "20 Nisanda Kipriyanu'dan bir mektup aldım. Kipriyanu taslak anlaşma hakkında görüşünü duyurabilmesi için öncelikle Türk askerleri ile yerleşiklerin adadan çıkışları ve etkin Uluslararası garantiler konusu ile üç özgürlüğün yani dolaşım,yerleşim ve mülkiyet hakları konusunda ivedilikle ve öncelikle ön anlaşma gerektiğini duyurdu" der. Bu da yetmedi Kipriyanu Genel Sekreterden bu konuları görüşmek üzere bir Uluslararası Konferans tertip etmesini, eğer bu mümkün olmayacaksa o zaman iki taraf arasında bu konuların ele alınmasını sağlamasını istemektedir. Kipriyanu'nun bu son anda geri vites takmasının nedeni, 1968'den başlayan tüm görüşmelerde Garanti Anlaşması ve Türk Alayının Kıbrıs''ta devamı hiçbir zaman gündem maddesi yapılmamış, bunların kalıcılığı müzakere konusu yapılmamıştı. Bunlar 1960 Antlaşmaları ile İngilizlerin elde ettikleri egemen üsler kadar somut ve tartışmaya açılması mümkün olmayan konulardı. Rumlar, her defasında bu konuları gündeme getirmekle esas milli hedeflerine giden yolda gördükleri engelleri kaldırmaya çalışıyorlardı. Genel Sekreter de bunları masada tutmak için "günü geldiğinde bunlar da gündeme alınabilir" diye teskin etmeye çalışıyordu. Nasıl ki Rumların devamlı ısrarları karşısında Annan Planında nihayet bu konular da gündeme getirildi ve bu kez Türk tarafı güle oynaya bu plana olurunu verdi. Allah'tan Papadopullos'un sayesinde boynumuzu Annan'ın giyotininden kurtarmış olduk.

Şimdi Talat-Hristofyas görüşmelerinde Rum tarafı ayni oyunu oynamaktadır. Görüşmelere Federasyon istedikleri için değil, Türk askerinden,Garantilerden ve yerleşikler dedikleri insanlarımızdan kurtularak, yeniden "insan hakkıdır, AB normlarıdır" diyerek eski topraklarına dönmek için başlamışlardır. Bu gün Hristofyas'ın Sn. Talat'tan istedikleri, Kipriyanu'nun benimle on bir yıl "federasyon görüşür gibi" yapıp benden istediklerinin aynidir. Vasiliyu ve Klerides de bütün görüşmelerimizde bunlardan başka bir şey istememişlerdir: ASKER VE YERLEŞİKLER DIŞARI, GARANTİLERE GEREK YOK, GÖÇMENLER YERLERİNE, SERBEST DOLAŞIM, SERBST YERLEŞİM.

Haklı olarak TEK EGEMENLİK-TEK DEVLET üzerinde durmaktayız. Bunlar kadar önemli ve hayati olan TEK HALK konusu da vardır. Rum liderlerinin iki kesimliliği ortadan kaldırmak için buldukları formül TEK HALK formülünün doğal bir sonucudur. TEK DEVLET-TEK EGEMNLİK ile de TEK HALKI perçinledikten sonra bizim kendi varlığımızı korumak için muhtaç olduğumuz ayrıcalıkları AB makamlarının takdir etmesi pek zordur. Bu nedenledir ki BM kuruluşları, ABD ve AB el ele vermişler "KIBRIS'TA TEK HALK VARDIR- KIBRISLILAR BİRLEŞME İSTEMEKTEDİRLER" görüntüsünü sergilemek için dünyanın parasını harcamakta, gençlerimizi bir araya getirerek KIBRISLILIK aşısı vurmak suretiyle bol bol beyin yıkamaktadırlar. Bu beyin yıkamalar "Türk ve Rum olarak dost olmayı öğreniniz" çizgisinde olsa söyleyecek bir şey bulamayacağız, hatta bunları teşvik de edeceğiz. Halbuki yapılan, gençlere "askersiz bir Kıbrıs'ta Türkiye'den kopmuş Kıbrıslılar olmaları" telkin edilmekte, Rum'un milli davası "meşru Kıbrıs Hükümeti" kalıbı içinde kamufle edilirken bizim gençlerimize Türkiye'den kopma eğitimi yapılmaktadır. Bu arada Rum tarafının Federasyon görüşmelerinden ne anladığı ve bu görüşmelerde neleri elde etmek istediği denenmiş, kanıtlanmış bir gerçek iken ayni oyun yeniden sahnelenmiş bulunmaktadır. Bunca yıl teslim etmediklerimizi teslim almak oyunudur bu! İKİ TOPLUMLU FEDERASYON SAHNELENDİĞİNE GÖRE ENDİŞELERİMİZ DEVAM ETMEKTEDİR.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları