2009 Yılına Girerken (3)

Yayın Tarihi: 07/01/09 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

2009 Yılına Girerken (3)

TC Milli Güvenlik Kurulunda Kıbrıs hakkında alınmış olan kararda "Türkiye'nin fiili ve etkin garantisinin yer alacağı bir anlaşma" üzerinde durulmaktadır. Bu, Türk tarafının değişmeyen talebi olmuştur. Makarios bu Garantilerden kurtulup Enosis'in yolunu açmak için saldırıya geçtiği içindir ki bu güne kadar uzlaşma olmamıştır. MGK kararında ortaklıktan bahsediliyor. Bu da değişmeyen taleplerimiz arasındadır. Rum tarafı bunu da ret etmektedir, hem de 1960 Antlaşmalarının ortaklık devleti kurmadığını, üniter bir devlet kurduğunu savunarak!

Rum liderliğinin bütün uğraşı, Sn. Talat'ın da açıkladığı gibi "egemenliklerini Kuzeye yaymak ve üniter bir devlet kurmaktır"- hem de Garantisiz ve askerden arındırılmış bir şekilde ! Rum liderler hep bir ağızdan "AB üyesi bir devlet için Garanti gerekmez; garantilerde ısrar etmek AB ülkelerine hakarettir" demektedirler.

Bütün konu "Kıbrıs Cumhuriyetinin" AB üyesi olup olmadığıdır. 45 yıldır Rumların yıktıkları bir ortaklık Cumhuriyetini yeniden oluşturmak için devam eden görüşmelere; nüfus mübadelesine ve varılmış olan doruk anlaşmalarına rağmen ortada bir mutabakat bulunmamaktadır. Hal bu iken Kıbrıs Türk ortağın ve Garantör Türkiye'nin itirazları devam ederken AB'nin Yunanistan'ın şantajına boyun eğerek Rum ortağı üye yapmış olması "Kıbrıs'ın" bir bütün olarak üye olduğunu mu kanıtlar? Türk tarafının bu soruya vermesi gereken yanıt HAYIR ve ASLA olmalıdır. 1960 Antlaşmalarına göre Kıbrıs, bir bütün iken bile Türkiye'nin de üye olmadığı bir kuruluşa üye olamaz. Bunu bir yana bıraksak, ortada üye yapılacak tek bir Kıbrıs yoktur iki Kıbrıs vardır. Böyle bölünmüş bir Kıbrıs'ı yeniden barıştırıp birleştirmek için 45 yıldır devam eden uluslararası gayret devam etmektedir. Rum liderliği sahte gasp edilmiş bir ünvan arkasına saklanarak AB üyeliği için müracaatını 1960 Antlaşmalarından kurtulmak için yapmıştır. Ancak tüm ilgililer bu Antlaşmaların devam ettiği konusunda mutabıktırlar. O halde "Kıbrıs" adı altında Rum idaresinin AB üyeliği Garantör Türkiye'yi ve Kıbrıs Türk ortağı bağlamamaktadır . Türkiye'nin fiili ve etkin garantörlüğü devam edecekse, Kıbrıs'ın, Türkiye AB üyesi olmadan AB üyesi olmadığı ve olamayacağı savunulmalıdır. Rum idaresinin gayri-yasal üyeliğini Kıbrıs'ın üyeliği addetmek kadar saçma bir karar olamaz. AB'nin Uluslararası 1960 Antlaşmalarını yok farz etmek hakkı yoktur. Kıbrıs'ın gerçeklerine dayalı Kalıcı bir anlaşma istiyorsak gerçekleri saptırmamalı ve açık konuşmalıyız. Kıbrıs, Türkiye de AB üyesi olmadan AB üyesi olamaz. Rum tarafının AB üyeliği KKTC'ni bağlamaz ve hukuk dışı, gerçekleri kaale almayan yanlış bir karardır.

Aksi halde, Türkiye henüz AB üyesi olmadan Kıbrıs'ın üye olduğunu kabul ederek ve bu yarım yamalak üyeliği tamamlamak için imzamızı da koymağa hazır olduğumuzu belirterek girmiş olduğumuz tek devlet, tek egemenlik, tek halk yolunda "Türkiye'nin fiili ve etkin garantisi devam edecektir" beyanının hiç bir anlamı olamaz çünkü Kıbrıs, Rumların dedikleri gibi AB üyesi ise, Garantiler kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur. Kendi kendimizi aldatmayalım. Fiili ve etkin Garantilerin devamı KKTC'nin ve egemenlik haklarımızın devamına bağlıdır. Türkiye tam üye olmadan Kıbrıs Türk tarafını, dolayısı ile KKTC'ni ortadan kaldırarak, bizi de AB üyesi yapmak oyununa gelmemliyiz. Bu Kıbrıs'ta Türk haklarının sonu olur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları