Halk mı, Halklar mı?

Yayın Tarihi: 10/01/09 00:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

I963'de Akritas Planı mucibince kan akıtıp Türkler için toplu mezarlar kazarak yıktıkları Kıbrıs ortaklık Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı unvanını gasp etmiş olan Hristofyas "Kıbrıs'ta, iki toplumdan oluşan tek halk vardır; iki halk yoktur" tezinde ısrar etmektedir. Sn. Talat'ın açıklamalarından anladığımıza göre Hristofyas "yapılacak bir anlaşmada iki halkın varlığı kabul edilirse Türk halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanarak ayrılmak talebinde bulunabileceğinden korkuyormuş, bu nedenle iki halkın var olduğunu kabul edemezmiş".

Var olan bir gerçeği ret etmenin altında hangi Bizans oyunu yatmaktadır diye düşünme hakkımızı kullandığımızda bakın nelerle karşılaşıyoruz: Rumlara göre Kıbrıs'ta iki toplumdan oluşan TEK HALK vardır ve çoğunlukla bu halkın Kıbrıs meselesinde kendi kaderini tayin hakkı vardır. Nasıl ki 1950'de kilisede açtıkları defterlere Enosis için imzalarını koyanlar "Kıbrıslılardı". Dünyaya "Kıbrıslıların %95'inin Enosis'e evet dediklerini" ilân etmişlerdi. O günlerde İngiliz'in lügatında Kıbrıs'taki Rum ve Türk halkına "Türk ve Rum cemaatları" dense de , İngiliz Parlamentosunda bu cemaatların ayrı self-determinasyon hakları olduğu kabul edilmiş ve Rumlar "self-determinasyon hakkımız vardır" (kendi kaderimizi tayin etme hakkı olan Kıbrıs halkı biziz) diyorlarsa Türklerin de ayni hakkı, ayrı bir halk olarak, talep edip kullanma hakları vardır kararı çıkmıştı. Bu, bizi Taksim tezine, oradan da Kıbrıs'ın bağımsızlığında ve egemenliğinde eşit söz hakkına ve ortaklık Cumhuriyetine götürmüştü.

Rum tarafının Türklere verilmiş olan eşit ortaklık haklarından kurtulmak için başlattığı kanlı mücadelenin sonunda da ada ikiye bölünmüş ve iki eşit devlet meydana gelmiştir. 1960'ın ortaklık anlaşmasında Türklerin ve Rumların ayrı self-determinasyon haklarını kullanmalarını önlemek için , her iki tarafın rizası ile, Garanti Anlaşması yapılmıştı. Hristofyas'ın istediği ise Garantisiz bir anlaşma ve Tek halka dayalı bir idare. Yani, kendi kaderini tayin hakkı 1950'de iddia ettikleri gibi "Kıbrıs halkında" yani kendilerinde olacaktır. Sn.Talat'ın Hristofyas'a vermesi gereken cevap gayet basittir: Türk tarafının iki eşit ve egemen halktan biri olarak varlığı ret ve inkâr edilemez.

İleride Türklerin ayrılacaklarından korkuyorlarsa, ayrılığı gerektirecek terbiyesizliklere tevessül etmemelidirler. Yeni bir ortaklık kurulacaksa iki devlet esası üzerinden kurulmalı ve ortaklığın devamını fiili e etkin Garantiler 1960'da olduğu gibi sağlamalıdır. Tek halk, tek egemenlik formülü geçersizdir. Kalıcı bir anlaşmanın temelinde iki eşit egemen halk ile onların devletleri olmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları