Uzlaşmadan Sonra?

Yayın Tarihi: 21/01/09 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

1960 Antlaşmaları ile denenmiş olan "iç içe ortaklık" formülü, 1960'ın sağlam addettiğimiz Garantilerine rağmen Rum liderliği tarafından üç yılda yerle bir edildi. Niye? Çünkü Yunan toprağı addettikleri ve "Megali Nisi" (büyük ada) dedikleri Kıbrıs'ın "anasına kavuşmasını" Türk azınlığı (!) önlemekteydi.

Türklerle eşit şartlarda ortaklık Kilisenin Türk düşmanlığı ile vaftiz ettiği ve eğitimcilerin beyinlerini yıkadıkları bu insanlar tarafından kabul edilemezdi. Papadopullos'un ölümüne beş altı hafta kala yaptığı son beyanat "1960 Cumhuriyeti ortaklık değildi; devlet üniter bir devletti" olmuştur. Bunların en ılımlısı diye takdim edilen Yorgo Vasiliyu, sahte "Kıbrıs Cumhurbaşkanı" unvanı altında Almanya'da televizyonlara "Kıbrıs Türkleri 400 yıllık misafirlerimizdir" demişti. Şimdi de Uluslararası Kriz Grubu ile yaptığı bir söyleşide "uzlaşmadan yana olduğum için bana yapılan saldırıları tahmin edemezsiniz. Gelecekte uzlaşmadan yana olanların başarı sağlayamamalarının nedeni içimizde uzlaşma olacak diye ölümden korkar gibi korkanların var oluşlarıdır. Bunlar federasyon istemiyorlar" dedikten sonra, bunun nedenini de şu sözlerle izah ediyor: Biz Kıbrıslı Rumlar adayı Yunan adası olarak görüyoruz. Kıbrıslı Türklere ise muhallebici, fakir, garip işlerde çalışan ve daha alt kesimden insanlar olarak bakıyoruz. Siyasi eşitliği kabul etmek bizim için son derece zor" diyor. Kriz Grubuna Lefkoşa'da Ekim 2007'de verilmiş olan bu mülâkat Kriz Grubunun 10 Ocak 2008 tarihli ve 190 sayılı raporuna alınmıştır.

Vasiliyu yine nazik davrandı Kıbrıslı Türkler hakkında söyledikleri diğer iğrenç deyimleri kullanmadı. Ancak Ortaklığın yıkılış nedenlerine baktığımızda bunun "deli Türklerle ortaklık" düşüncesinin hazmedilemez oluşuna da dayandığını teslim etmemek mümkün değildir.

17 Ocak 2009'da Rum tarafında Türkler sopalarla kovalandı, arabaları ezildi. Rum polisler insanlarımızı hududa getirip teslim etti. Bu, organize bir saldırı ve ne ilkidir ne de sonu olacaktır! Şimdi düşünelim. Bu ve benzeri olaylar uzlaşmadan sonra da vuku bulduğunda Türkler de Rumlara ayni şekilde mukabele etmeyecek mi? Bu tür kavgalar gün gelecek, yaralamalara, öldürmeye dönüştüğünde iki taraf yeniden mevzilere koşmayacak mı? Bu sürtüşmeler ve küçük kavgalar gün gele, çılgın bir papazın veya liderin tahriki ile toplu bir saldırıya dönmez mi? Çare iki kesimlilikte ve garantilerin devamında bulunmuştu. İki kesimlilik 20 yıl bekledikten sonra iki devletliliğe dönüştü. Rum liderliği şimdi iki kesimliliği de sulandırmak için elinden geleni yapmakta ve katiyetle Garantiler olamaz demektedir. Muhallebici Türklere 1960'daki haklar bile çok görülmektedir. 1960'ın düzenini bu nedenle yıkmışlardı. Biz şimdi 1960 düzeninin bir benzerini yaratmak için uğraşıyoruz ve başarırsak bunun adına 21. Yüzyılın mucizesi diyerek bayram yapacağız. Birkaç yıl sonra feryadımıza gelebilecek bir Anavatan bulamayacağız. AB üyesi Kıbrıs'a dıştan müdahale olmaz diyerek karşımıza duvar gibi çıkacaklar. Daha ne diyeyim?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları