Yeter ki iyi niyet olsun

Yayın Tarihi: 04/11/09 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Sayın Cumhurbaşkanımızın Ankara'daki temaslarından çıkan sonuç "görüşmelere devam; Rum tarafında da iyi niyet olursa inşallah yakında bir anlaşma mümkün olur; Türk tarafı olarak biz iyi niyetimizi çok kez kanıtladık; en son örneği Annan Planına evet deyişimiz; sonsuza dek bekleyemeyiz ama B planımız da yoktur, sakın korkmayınız; BM ve AB Rumlar üzerine baskı yapsın." Devlet Bakanı Sayın Bağış da daha güzelini söylemişti: "AB her iki tarafa da baskı yapsın ARTIK YETER desin" demişti. Kulaklarımız çınlıyor.

Rum tarafından gelen seslere baktığımızda onlar da bizden, ve daha ziyade Türkiye'den "iyi niyet" beklemektedirler. Türkiye'nin meşru Kıbrıs Hükümeti ile normal ilişkiye girmesini, limanların Kıbrıs bayrağına açılmasını, askerin çekilerek istilaya son verilmesini, yerleşik dedikleri insanlarımızı Anadolu'ya alarak kolonizasyona son verilmesini, AB'nin Nazi hükümetine yapılan gibi, faşist Türk idaresine müsamahalı davranmamasını, Türkiye'nin hizaya getirilmesi için sert çıkılmasını istemektedirler. "Kıbrıs'ın meşru hükümetiyiz, 1960 Cumhuriyeti vardır, Anayasası devam etmektedir, Kıbrıs devletini Kuzey'deki yasa dışı idare ile ayni kefeye koyamazsınız" diyorlar. Kıbrıs meselesinin 1974'de istila nedeniyle başlayan bir mesele olduğunu ısrarla savunuyorlar, 1963-74 yıllarını belleklerinden silmişler. Adalet istiyorlar, kalıcı bir anlaşmadan yana olduklarını söylüyorlar. Bunu kanıtlamak için de Hristofyas "Makarios'un ve ondan sonraki liderlerin izindeyim" diyor; EOKA'dan ilham aldığını söylüyor, EOKA bize yön vermektedir diyor. Adil bir anlaşmanın olabilmesi için de Kıbrıs'ta TEK HALK-TEK DEVLET-TEK EGEMENLİK-TEK VATANDAŞLIK vardır, azınlıklar çoğunluğun haklarını (1960 Antlaşmalarında olduğu gibi) gölgelememelidir diyerek "kalbi iyi niyetlerini" her gün açıklayıp duyurmaktadırlar. Allah'ın günü Türkiye'yi AB'de veto edecekleri tehdidini tekrarlayıp duruyorlar. Bu kadar iyi niyetli liderlerle Türkiye ayni masaya niye oturmuyor diye üzülüyorlar.

Türkiye'deki zirveden ise "Rum tarafında yeter ki iyi niyet olsun" kararı çıkıyor. Kırmızı çizgilerimiz yine yok. TEK HALK-TEK DEVLET-TEK EGEMENLİK-TEK VATANDAŞLIK ÜZERİNE BİNA EDİLECEK OLAN BİR ANLAŞMA İÇİN DEVAM EDEN SÜRECİN DESTEKLENDİĞİ AÇIKLANIYOR. AB'ye "her iki tarafa da yeter artık diyerek baskı yap" çağrısını yapan Bağış kardeşimizin çağrısı da kulaklarımızda çınlıyor. Demek Türk tarafı da suçlu ki AB'de "her iki tarafa baskı yapması" isteniyor. TEK'li her şeyi kabul etmiş olmamız demek ki yetmiyor. Kıbrıs meselesine AB karışmamalıdır siyasetimiz de rafa kaldırılmış oluyor. UBP adına zirve görüşmelerine katılan Sayın Özgürgün de, KKTC'de iken yaptığı açıklamaları unutup "Talat-Hristofyas görüşmelerinden memnun olduğunu, bu görüşmelerin bir parçası olduğunu" dile getiriyor.

KKTC'de seçim kampanyasını başlatmış olan Sayın Cumhurbaşkanı Talat ziyaret ettiği köylerde "iyimser hava" yaymağa "Türkiye de görüşmeleri destekliyor" mesajını vermeğe devam ediyor. "Devletten, egemenlikten, Türk garantisinden vazgeçilemez, Türkiye AB üyesi olmadan bizim Rumlarla birleşip bütünleşerek AB'ye girmemiz Türkiye'nin temel haklarını ortadan kaldırır, bunu yapamayız" diyenleri "marjinal, kimseyi temsil etmeyen kişiler" olarak tarif eden Cumhurbaşkanı hala Annan Planı zamanındaki %65 oyun kendisinden yana olduğunu farz ederek çıktığı, dönüşü olmayan yola devam ediyor. Hristofyas "Talat benden de olumlu beyanatlarda bulunarak seçimde kendisine yardımcı olmamı istedi" diyor ve Rum liderliği bir bütün olarak Sayın Talat'ın yapmış olduğu, hepimizi ayağa kaldıran, tavizlerin, yeterli olmadığını savunmaya devam ediyor. Aramızda derin ayrılıklar vardır diyor.

İyi niyet mesajımız bu günlük bu kadar!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları