Biz marjinal görüşlüler! (1)

Yayın Tarihi: 05/11/09 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bu halkın 20 yıl mücadeleden sonra milli iradesini kullanarak kurduğu Devletinin Cumhurbaşkanı Sn. Talat lütfetmiş, kendisine 21 yaşında genç bir Devlet teslim eden "Kurucu" veya "ilk" Cumhurbaşkanı olan ben, Denktaş'ı Türk milletine şöyle takdim ediyor:
"DENKTAŞ ESKİDEN BERİ MARJİNAL GÖRÜŞTEYDİ. BUGÜN BU AÇIĞA ÇIKTI. AŞIRI MİLLİYETÇİ KESİMİ TEMSİL EDİYOR. DENKTAŞ BİR DÜNYALI GİBİ DÜŞÜNMEZ."

Sn. Talat, "marjinal" dediği ve "aşırı milliyetçi" olarak tanımladığı insanlar sayesinde ilân edilen KKTC'nin Cumhurbaşkanı mevkiinden dünyaya bu Cumhuriyet ilân edildiğinde üzüntüden ağladığını da duyurabiliyor ve ilân edildi de ne oldu demeğe getiriyor; bu ilânın yanlış ve gereksiz olduğunu savunuyor. Sn. Talat temsil ettiğini zannettiği "dünya görüşüne göre" de bu Devleti ortadan kaldırmayı, kendisini seçmiş olan halkın egemenliğini ve kendi kaderini tayin etme hakkını yok farz ederek Partisinin Rum AKEL Partisi ile balayı sürdürdüğü günlerde mutabık kaldıkları şekilde "Kıbrıs'ta tek halk vardır; Kıbrıs Kıbrıslılarındır; Türkiye'nin karışma hakkı yoktur; işgal kalkmalı; yerleşikler Anadolu'ya gitmelidir; tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık" formülü "DÜNYALI DÜŞÜNCE GEREĞİ'dir inancı ile Cumhurbaşkanı olduğu devleti ortadan kaldırmayı görev bildiğini de dünyaya ilân etmiş oluyor.

"Denktaş DÜNYAYLA İÇLİ DIŞLI BİR TÜRKLÜK DÜŞLEMEZ" diyen Sn. Talat, Kıbrıs Türklerini AKEL'in istediği şekilde TEK HALKIN içinde bir toplum yapmak suretiyle "dünyayla içli dışlı" hale getireceği inancındadır. Hristofyas'ın "hedefim Türkiye'yi adadan çıkarmak ve Kıbrıs Türklerini Türkiye'den koparmaktır" dediğini unutmaktadır. Bununla da kalmayıp Hristofyas'ın "Makarios'un izindeyim; EOKA'dan ilham alıyoruz; EOKA bize yön göstermektedir; Talat, çoğunluğun haklarını gölgelendiren haklar istememelidir; AB normları uygulanacaktır, Türklere özel haklar verilip bunlar için derogasyon kabul edilemez; Garanti Anlaşmasına gerek yoktur; Kıbrıs Cumhuriyeti ilga edilmemiştir; Anayasayı tadil ederek federasyona gidilecektir" dediğini de hatırlamak istememektedir. Dünyalı olmanın yolu egemen olmaktan geçer gerçeğinden de sanki haberi yoktur.

Sn. Talat devamla "Denktaş ŞİMDİ FAŞİZAN DİYEBİLECEĞİMİZ KÜÇÜK MARJİNAL GRUPLARIN GAZETELERİNDE, TELEVİZYONLARINDA SANKİ BAŞKA BİR GEZEGENDE YAŞIYORMUŞÇASINA YARGILARDA BULUNUYOR" demektedir. Ben Kıbrıs'ta yaşamaktayım. Rum liderliğinin, Kilisenin, Okullarının ve Yunanistan'ın siyasetini bilen bir kişiyim. Kıbrıs'ta Türk halkının neler yaşadığını, Anavatan sayesinde nasıl kurtarıldığını bilen bir kişiyim. 1959-60 Antlaşmalarının yapımında da görevdeydim, Kıbrıs Cumhuriyeti ilân edildiğinde de, 1963'de yıkıldığında da. Türk haklarını savunduğum için dört buçuk yıl sürgünde yaşadım. Anavatanda olduğum için bu acıya dayanabildim. 1968'den itibaren bütün liderlerle Kıbrıs meselesini görüştüm. Annan Planında toplanmış olan "Türk haklarının" hemen hemen tümünü bu müzakerelerde ben elde ettim. Ancak Annan Planı 1960'daki kuruluş zeminini ortadan kaldırıyor; bizim öngördüğümüz kalıcı ve gerçekten iki kesimli bir federasyonu kabul edilemez şekilde sulandırıyordu. Ben bu mücadeleyi Türkiye ile ve Meclisle birlikte verirken Rum Yoldaşlarına inanan Sn. Talat ve arkadaşları Türk halkı için istediğim her hakkı (egemenlik gibi; Maraş'taki Evkaf topraklarının savunulması gibi) "uzlaşma istemediğime" hamletmekteydiler. Türkiye ile işbirliği yaptığım için karşımdaydılar. Kendilerine kulak vermiş olsaydım ben de çoktan "dünyalı gibi düşünerek" ve "ne barışçı kişi unvanını almak için" Sn. Talat'ın görüşmelere başlamak için peşinen verdiklerini ben de verir ve birkaç ay içinde (Rumların yeniden birkaç yılda yıkabilecekleri) bir anlaşma yapardım. Ben "dünyalı gibi" değil, karşımdakilerin ne istediklerini bilerek bir Kıbrıslı Türk gibi düşündüm, Türkiye ile birlikte Türkiye'nin de güvenliği ile ilgili müşterek milli bir davayı müdafaaya çalıştım. Sn. Talat'ı doğuşu nedeniyle ağlatan KKTC'nin ilânı rahmetli Dr. Küçük'ün "gözlerim artık arkada kalmaz" sözleri ile hepimizi ağlatmıştı. O gözyaşları övünç ve sevinç gözyaşlarıydı. Gururluyduk çünkü Rum'un toplu mezarlar açarak gasp etmeye çalıştığı "egemen, kendi kaderini tayin hakkı olan, kurucu ortak bir halk" olarak yirmi yıllık bir çabadan sonra hürriyetimize kavuşuyorduk.

Bizi TEK halkın (Kıbrıs Elen halkının) içinde azınlık yapmak isteyenler karşısında yirmi yıllık bir mücadeleden sonra BİZ DE VARIZ VE VAR OLACAĞIZ. FEDERASYON İSTİYORSAN EGEMENLİĞİMİZİ, KENDİ KADERİMİZİ TAYİN HAKKIMIZI, DEVLETİMİZİ, TÜRKİYENİN KIBRIS ÜZERİNDEKİ HAKLARINI KABUL EDEREK GEL DİYORDUK. Hristofyas'ı masada tutmak için Tek halk; tek egemenlik tek devlet formülünü kabul etmekle Sn. Talat "dünyalı gibi" düşünmüş olabilir ancak Anavatana bağlı (kendi deyimi ile aşırı milliyetçi marjinal da olsa) bir Türk gibi düşünemediği aşikâr olmuştur. AKEL ile balayı yaşadıkları günlerden kalan bir sıkıntı içinde olduğu muhakkaktır. (devam edecek)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları