Biz Marjinal Görüşlüler (2)

Yayın Tarihi: 08/11/09 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Sn. Talat "BUGÜNE GELELİM. KIBRIS TÜRK HALKI ÇÖZÜM İSTİYOR, AB'Yİ İSTİYOR, O YÜZDEN BENİ GÖREVE GETİRDİ. VARSAYIN Kİ KKTC BÜTÜN DÜNYA TARAFINDAN TANINDI. ESKİ ZAMANLARDAKİ GİBİ TAKSİM OLAMAZ Kİ ARTIK. NE OLUR? FEDERASYON OLUR. FEDERASYON İKİ TOPLUMUN İMZASIYLA DEĞİL DE İKİ DEDVLETİN İMZASIYLA KURULSA DA SONUÇ DEĞİŞMEZ. HATTA O FEDERASYONU KURARKEN (TOPLUM OLARAK) ÇOK DAHA RAHAT OLMAZ MIYIZ? OLURUZ. NİHAİ SONUÇ, HEDEFLENENDEN FARKLI OLMAYACAK Kİ! YİNE FEDERAL BİR KIBRIS'A ULAŞMIŞ OLACAĞIZ" diyor.

Sn. Talat'ın "dünyalı görüşüne" göre demek ki "egemen, kendi kaderini tayin hakkı olan ve bunu devletinin varlığı ile 26 yıl, kendi ayrı idaresini yürütmekle 46 yıl kanıtlamış olan bir HALK olarak, yeni bir ortaklık anlaşmasına atılacak imza ile TEK HALKIN içinde %20 bir toplum olarak atılacak imza arasında hiçbir fark yoktur. Sn. Talat Cumhurbaşkanlığına Kıbrıs Türk Halkının hür iradesi ile (bu irade sahtekârlıkla, olmayacak vaidlerle, KKTC tanınacak ve yüceltilecektir sözleri ile, AK Parti'nin tehditleri ve Rumlar Annan Planını ret ederlerse ertesi gün uçağa binip KKTC'nin tanınması için yola çıkacağız sözleri ile alınmış olsa da) seçildiğini de unutmuşa benziyor. O irade Anayasamıza göre HALKIN egemenliğinden kaynaklanan iradedir. Sn. Talat'ın bu iradeyi yok farz etmek hakkı ve yetkisi yoktur.

Sn. Talat'ın "federasyon devletler/egemen halklar arasında olamaz" düşüncesi varsa bu konuda da yanıldığını bilmesi gerekir. KKTC ilân edildiğinde kapı federasyona açık bırakılmıştı. Kiminle? Güneyde kendi kendini devlet ilân etmiş olan Rum tarafı ile. Adı federasyon veya konfederasyon olsa da kuruluş iki egemen devlet arasında olacaktı. Rum tarafı federasyon istediği için değil, dünya indinde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak azınlığı ile görüşür resmini devam ettirmek için görüşür gibi yaptı. Şimdi Hristofyas'ın yaptığı da odur.

AB'nin Rum idaresini "Kıbrıs" olarak üye yapmasına bakalım. Sn. Ecevit'in Başbakanlığı döneminde AB bunu yapmadı, yapamadı. Niye? Çünkü Ecevit'in, benim de desteklediğim, bir beyanatı vardı. Şöyle diyordu: Rum idaresini Kıbrıs meselesi halledilmeden üye yaparsanız biliniz ki TC ile KKTC arasında ayni şekilde bir birlik kurulacaktır! AB, yeni Türk Hükümeti Annan Planını kabul ettiğini duyurduktan sonradır ki "Kıbrıs" dediği Rum idaresini üye yaparak Kıbrıs Türklerine de AB havucunu göstermek suretiyle bize Annan Planını kabul ettirebileceklerine inanmıştı. Bu inançlarında aldanmadılar çünkü içte muhalefetin ve Türk Hükümetinin Annan Planına evet diyeceklerini tespit etmişlerdi. Yeni Hükümet de Ecevit'in beyanatı doğrultusunda hareket etmiş olsaydı AB Kıbrıs'ı üye yapmakta acele etmeyecek, o günlerde benim de Papadopullos'un da "müzakerelere devam" çağrımıza kulak verecekti. ABD içte otuz milyon dolar harcayarak, Türk Hükümetine ve bize Annan Planına evet dedirttikten sonra derhal "Kıbrıs Türkleri Annan Planına evet dediklerine göre, ayrı devlet, ayrı egemenlik talebinden vazgeçmişlerdir" yorumunu getirdi ve Türkiye'ye de "bundan sonraki görüşmelerde Kıbrıs Türklerini bu çizgide tutma" görevi verildi. Bütün ikazlarıma rağmen ne Türk hükümeti, ne de KKTC hükümeti ABD'nin bu kasıtlı yorumunun kabul edilemez olduğu konusunda tek söz söylemediler. Böylelikle Sn. Talat görüşmelere "ayrı devlet, ayrı egemenlik istemiyorum" diyerek başladı ve Türk hükümetinin de desteğine mashar oldu.

Sn. Talat "kurucu devletler" eşit olacak, "eşitliğimizden taviz yok" diyor. Egemenliğe dayanmayan eşitliğin 1960 Antlaşmalarında olduğu gibi kâğıt üzerinde kalacağını sanki bilmiyor. Hristofyas haklı olarak "kurucu devlet yoktur; kurucu eyalet vardır" diyor-- Annan Planında olduğu gibi. EYALETLERİN KURUCU OLABİLECEĞİ NEREDE GÖRÜLMÜŞLTÜR? Bu nedenle Hristofyas "yeni bir oluşum yok, Kıbrıs Cumhuriyeti var" diyebiliyor ve eyaletlerin hudutlarını zaman zaman Federal Devletin şu veya bu makamının değiştirebileceğini de önerilerine ekliyor.

Bu nedenlerle Sn. Talat'ın "sonuç federasyon olacağına göre ha devletler arası olmuş, ha da cemaatlar arası olmuş, ne fark eder ki" görüşü temelden sakattır.

Tekrar etmek gerekirse kendisine "devletten, halkın egemenliğinden, Zürih ve Londra Antlaşmalarının temelinden vazgeçme hak ve yetkisi verilmediğini bilerek hareket etmediği takdirde "aşırı milliyetçi ve marjinal" dediği ancak Devletin kurulmasında kan ve can vermiş, ter dökmüş insanların ortaya çıkacak bir belgeyi desteklemeyeceklerini bilmelidir. (devam edecek)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları