Unutmuşlar!

Rum liderliği 1963-74 yıllarını, Akritas Planını, toplu mezarları, Enosis yolunda Türk halkını engel gördükleri için bu halka yıllarca yaptıklarını unuttuğu için, iki kesimliliğin ve nüfus mübadelesinin niye 1975-1977'de ve 1979'da kabul edilerek BM'nin kararlarına geçtiğini de hatırlamak istemiyor. Böylelikle iki kesimliliği "evrensel insan hakkıdır" diyerek, 1974'den sonra oluşan iki halkın oluşturduğu iki ayrı siyasi kuruluş, iki ayrı devlet olarak görmemek için çırpınıp duruyor.

İki kesimlilik, nüfus mübadelesi ile perçinleşmiş karşılıklı, kalıcı bir güvenlik için talep edilmiş ve bu anlayış içinde kabul edilmişti, çünkü, insanlarımızı acımasızca kesen, kurşuna dizen, kapı komşularımızdı; birkaç kilometre ötede yaşayan Rum tanıdıklar veya dost sandıklarımızdı.

Yeni bir anlaşmada, geçmişin tekrarını istemiyorduk. 1960'ın garantileri huzur ve güven içinde yaşamamıza yetmemişti. 1960'ın eşit egemenliğe dayalı ortaklığına, ayrı coğrafya eklenmeli, her iki taraf, kendi coğrafyasında, güven içinde yaşayabilmeliydi. İki kesimliliğin ve nüfus mübadelesinin esprisi ve mantığı bu idi!

Şimdi bu unutuluyor ve "herkes istediği yere dönebilir, insan hakları buna amirdir" diyerek, mal-mülk sorunu evrensel insan hakları beyannamesine sarılı kutsal bir ilke olarak ele alınıyor ve AB normlarına sığınarak, sahte "Kıbrıs Hükümeti" adının arkasına saklanarak, Kıbrıs meselesi 1974'de başladı, işgal meselesidir diyerek ve 103 köyden göç ederek hayatlarını kurtarmış olan Türk göçmenlerin haklarını unutarak, Rumların eski yerlerine dönüşünü savunabilmektedirler.

İnsan Hakları, insanın varlığına, hayatını huzur ve güven içinde devam ettirmesine öncelik verir. Her şey bunun içindir. Kıbrıs'ta askeri müdahale olmuşsa, Rum liderliği Kıbrıs Türklerine yaşama hakkı tanımadığı ve adayı, uluslararası antlaşmaları çiğneyerek Yunan kolonisi yapmak niyeti ile eyleme geçtiği içindir.

Kıbrıs'ta iki kesimlilik ve bunun temelini teşkil eden nüfus mübadelesi de, 1963-74 yıllarının tekrarlanmaması, her iki tarafın da huzur ve güvenlik içinde yaşaması içindi. Bunu, mal-mülk meselesini öne çıkararak alt üst etmek ve Kıbrıs Türk halkını yeniden tehlikeler karşısında bırakmak insan haklarının hiçbir satırına sığdırılamaz. Mal-mülk meselesi takasla, tazminatla halledilebilir. Huzur içinde yaşam hakkı, iyi komşuluğa bağlıdır. Bu da karşılıklı anlayışa ve karşılıklı eşit egemenliğin dayanacağı coğrafyaya bağlıdır. Bu böyle biline.