YAŞAM
okuma süresi: 12 dak.

Kıbrıs Postası’na konuşan ‘üreten’ gençler: “Üretmekten uzaklaşmıyoruz, uzaklaştırılıyoruz”

Kıbrıs Postası’na konuşan ‘üreten’ gençler: “Üretmekten uzaklaşmıyoruz, uzaklaştırılıyoruz”

Ekmeklerini üreterek kazanan Kıbrıslı Türk gençler; Mehmet Çoban ve Aysu Diren, yeni neslin üretmekten ‘uzaklaştırıldığını’ savunuyor. Gastronomi sanatı ile geleneksel Kıbrıs lezzetlerini harmanlayarak yaptığı tatlıları tüketime sunan Aysu, “hantal devlet bürokrasisine” dem vururken, Büyük Han’daki küçük deri atölyesinde harikalar yaratan Mehmet ise suçu, çocuklarını ‘el üstüne büyüten’ ailelerde buluyor…

Yayın Tarihi: 17/02/20 12:17
Güncelleme Tarihi: 18/02/20 09:15
okuma süresi: 12 dak.
Kıbrıs Postası’na konuşan ‘üreten’ gençler: “Üretmekten uzaklaşmıyoruz, uzaklaştırılıyoruz”

Kıbrıs Postası - Ertuğrul SENOVA / Tünay Mertekçi

DİREN: “GENÇLERİN ÜRETMESİNE ENGEL OLAN DEVLETTİR”

‘Aysu’s Cake’ işletmesinin sahibi, 4 yıllık gastronomi ve mutfak sanatları mezunu, Kıbrıslı Türk Aysu Diren. Aysu, 4 yıllık eğitim hayatı içerisinde, daha çok sıcak mutfak, tava ve ızgaraya ilgi duymuş fakat günlerden bir gün, ‘çikolata dersi’ sırasında bir kap dolusu çikolatanın, mermer tezgah üzerine dökülüşünü görünce, adeta aşık olmuş, daha sonra da tatlıya yönelmiş. Diren, okulda, daha çok yemek, sıcak mutfak, tava, ızgaraya ilgisinin olduğunu söyledi. Tatlı, dünya kültüründe çok geniş bir yelpazeye sahip ve Aysu da bunun bilincinde.

“ADANIN LEZZETLERİYLE GASTRONOMİ SANATINI BİRLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUM”

“Klasik şeyleri değil de adada olmayan çikolataların üstünde çalışıyorum… Fabrikasyon değil de el yapımı” diyen Aysu, şöyle devam ediyor: “Adanın lezzetleriyle gastronomi sanatını birleştirmeye çalışıyorum. Annem geçenlerde ayva macunu yapmıştı, dedim ki ver bir şey deneyeyim, ayvalı cheescake çıktı meydana. Bunun dışında kaç zamandır aklıma olan bir şey vardı; kırbaçlı pasta. Herkes meyhaneye gittiğinde, gece sonunda kırbaç tatlısı istiyor. Ben de yaptım. Kırbaç tatlısı da günün sonunda bizim kültürümüze ait bir tatlı. Son olarak Leymosun Tatlısı. Onu da yaptım. İnsanlar bu lezzetleri özlemiş…”

“KIBRISLI GENÇLER ÜRETMEKTEN UZAKLAŞTIRILDI”

Biraz mekandan ve gastronomi sanatından bahsettikten sonra, asıl konuya dönüyoruz: “Kıbrıslı gençler üretmekten uzaklaştı mı? ”Aysu, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Ben, Kıbrıslı gençlerin, üretmekten uzaklaştığını değil de uzaklaştırıldığını düşünüyorum. Ben bu dükkanı açmaya çalışırken o kadar çok zorluk yaşadım ki… Benden başka biri açacak olsaydı ve yapacağı işe inanmayan biri olsaydı, muhtemelen sabrı kalmazdı, pes ederdi…”

“GENÇLERİN ÜRETMESİNE ENGEL OLAN DEVLETTİR”

Aysu, bürokrasinin hantallığına dem vurarak, yaşadığı zorlukları anlatmaya şöyle devam ediyor: “Çünkü devlet senin önüne o kadar çok engel koyuyor ki… Aslında karşındaki insan seni kaile almıyor ve o an derin düşünürsen, ‘yahu, bu insan bana resmen göç et, bu adadan git’ sonucuna ulaşabilirsin. Yapma diyor ve bunu yapabilmen için sana önüne bir yol açmayacağım, aksine, ben bu yolu sana kapayacağım diyor. Bence gençlerin üretmesine engel olan devlettir.”

“KİMSE PES ETMESİN “

Üretmek isteyip de bir türlü üretemeyen Kıbrıslı gençlere bir de tavsiyesi var Aysu’nun: “Bence kimse pes etmesin… Ben 6 ay boyunca bu dükkanı açmak için çok zorluk yaşadım ama inandım. Bence üretsinler. Birçok insan var elinde emeği olan. Yapabilirler ama zorluklardan kaçıyorlar. Devletin önlerine çıkaracağı zorluklardan kaçıyorlar. Benim en mutlu olduğum şey, ben inandığım şeyi yapıyorum ve insanlar da benim inandığım şeyden mutlu oluyor...”

ÇOBAN: “ÇOCUKLARINIZA AYAKLARININ ÜZERİNDE DURMASINI ÖĞRETİN”

Yakın arkadaşları tarafından ‘Çobi’ olarak bilinen ve Büyük Han’daki dükkanında deriden tütün cüzdanı ve çanta yapan Mehmet Çoban, üreterek hayatını idame ettirmeye çalışıyor. 7 yıldır Büyük Han’daki ‘Çobi'sLeather Workshop Atölyesi’nde üretmeye devam eden Mehmet Çoban, burada deri çanta, cüzdan ve aksesuar üretimi yapıyor.

 “12 YILDIR BU İŞİ YAPIYORUM”

Bu işe nasıl başladığını anlatan Mehmet Çoban, yaklaşık 12 yıl önce eski deri ceketinden kendine bir cüzdan yaptığını belirtti ve bu cüdanı hala sakladığını kaydetti. Derinin organik bir şey olduğu için bakımsız ya da yoğun rutubetli bir yerde kaldığında çürüdüğünü söyleyen Çoban, “Ceketimi de dolapta unutmuştum. Ceket çürüyüp gitti. Bazı yerleri sağlam kaldı. Ceketin sağlam yerlerinden bir cüzdan yaptım kendime. Hatıra saklarım onu hala” diye konuştu.

“İLK CÜZDANLARIMI ARKADAŞIMIN BÜFESİNDE SATTIM”

Kendi ceketinden yaptığı cüzdanı arkadaşının gördüğünü ve çok beğendiğini söyleyen Çoban, arkadaşına da o ceketten bir cüzdan yaptığını belirtti. Başka bir arkadaşının büfesinin olduğunu söyleyen Çoban, ilk yaptığı cüzdanları orada sattığını kaydetti.

“KIBRIS’TAKİ BÜTÜN DÖŞEMECİLERE GİTTİM”

Ülkemizde deri bulmanın sıkıntılı olduğunu belirten Çoban, “Nereden bulacağımı düşündüm. Kıbrıs’ta ne kadar döşemeci varsa gezdim ve eski derileri toplamaya başladım. Böylece aniden bu işe başlamış oldum. Bu benim işim oldu. 10-12 yıldır da bu işle uğraşıyorum” diye konuştu.

“BAŞLANGIÇTA DESTEK ÇOK ÖNEMLİ

Kıbrıslı gençlerin genel olarak bakıldığında ‘üretmediğini’ söyleyen Çoban, “Neden üretmediklerini de ben size söyleyebilirim. Benim çok şükür kendi evim vardı, orada büyüdüm. Rahattaydım. Ev kirası vermek zorunda değildim. Bu dükkanı da vakıflardan kiraladık. Dükkan kirası da çok fazla bir şey değildi diye biz bu kadar zamandır ayakta kalabildik. Çünkü herhangi bir işe başladığınız zaman öncelikle biraz desteğiniz olması lazım. Tabii biraz zaman da alır bu süreç. Biz direnebildik. Çok büyük dükkan kiraları vermedik. Böylelikle de direnebildik” diye konuştu.

“GENÇLER ÜRETMEYİ SEÇEMİYOR, PASTA KÜÇÜK”

Bu işin yanında ekstra müzik işi de yaptığını kaydeden Çoban, gelirinin olduğu için ayakta kalmayı başardığını ifade etti. Fakat bugün yeni başlayacak insanlar için aynı şeyin söylenmesinin çok da mümkün olmadığını dile getiren Çoban, çarşıda ‘yüzüne bakmayacağınız dükkanlar’ için yüksek hava parası istendiğini belirtti. Gençlerin de haklı olarak üretmeyi seçemediğini ifade eden Çoban, “Çünkü pasta küçük. Nüfus azdır diye üretemiyor insanlar. Çünkü o süreçte destekçileri de yok. Hepsinin önünde diplomatik, politik bir sürü engel de var. Memurluk zihniyeti de var. Onu da göz ardı etmemek lazım. Genel olarak üretmekten biraz yoksunuz. Şartlar bizi üretmemeye itti diyebiliriz. Zamanında sağ olsun anavatan, ‘Hepiniz memur olun, biz size bakarız’ dedi. Millet de buna göre yürüdü” dedi.

“ŞARTLAR GENÇLERİ ÜRETİMDEN UZAK TUTUYOR”

Bazı geceler dükkanını 19.00’da, 21.00’de kapattığını söyleyen Çoban, “Millet zanneder dükkan bizimdir diye aklımıza estiği saat kapatıp gideriz ama öyle bir şey yok. Ben Ağustos sıcağında gecelere kadar ‘canım çıkarken’ memur arkadaşlar saat 14.30’da dışarıda takılır. Bunu gören gençlik de der ki ‘Ben niye işleyim? Ben de memur olayım´ hem üretimin zorlukları hem de diğer hayat şartlarının kolaylığı gençleri üretimden ne yazık uzak tutuyor” dedi.

“KÖTÜMSER DEĞİLİM”

Her şeye rağmen kötümser olmadığını ifade eden Çoban, kendisi gibi birçok üretici arkadaşının olduğunu söyledi. Ümitli olduğunu ifade eden Çoban, “Artık devlette para da kalmadı. Kimse girmek de istemez devlete. Sağ olsun partiler de artık almıyor memur. Yükselecek diye ümit ediyorum üretimin. Ben gayet memnunum yani” dedi.

“İŞLEMENİN AYIBI YOKTUR”

Gençlere de çağrıda bulunan Çoban, “Kimse oturup saatlerle ‘o işi mi yapayım, bu işi mi yapayım’ diye düşünmesin. Çünkü herhangi bir işi layığıyla sabah 8’den akşam 5’e yapmaya çalış, zaten başarılı olursun. Bu fikirdeyim. Bu örneğin sandviççi de olur. Kültürel hiçbir şey yoktur sokaklarda. ‘Patates köftesi’ kavursunlar evde, çıksınlar tezgahtarlık yapsınlar. Yani ayıbı yoktur bu işin. Gençlere verebileceğim tek tavsiye işlemeleridir” dedi.

“ÇOCUKLARINIZA AYAKLARININ ÜZERİNDE DURMASINI ÖĞRETİN”

35 yaşında insanların hala annesinden, babasından para aldığını ve anne babasıyla kaldığını belirten Çoban, gençlerin de sürekli arkasında olmamak gerektiğini vurguladı. “Gençlerden çok ailelere söyleyeceklerim vardır benim” diyen Çoban, ailelerin çocuklarını daha rahat bırakması gerektiğini kaydetti. Ailelerin çocuklarına ayaklarının üzerinde durmayı öğretmesi gerektiğini ifade eden Çoban, “Peşlerinde gezmeyin çocukların çok. Ayaklarının üzerinde durabilmeleri için fırsat yaratın. Parasız bırakın, arabası bozulduğunda başının çaresine bakmasını öğretin. Evet, biraz vicdansızca duyulur ilk başta ama uzun vadede daha başarılı çocuklar yetiştirebileceklerini düşünüyorum” diye ekledi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.