CTP-BG Adayı Koral Aşam: "Hem nimette hem külfette sosyal adalet"

Kıbrıs Postası Özel

Koral Aşam 1973 yılında Lefkoşa'da doğdu.DAÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nü tamamladıktan sonra London Metropolitan Üniversitesi'nde Kültürler arası Dil Eğitimi sertifika programını tamamladı. 1993 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi özelinde örgütlenen Kıbrıslı Öğrenci Komitesi'nin (DAÜ KÖK) kurulmasında aktif rol aldı. Sonradan birliğe dönüşerek Kıbrıslı Öğrenciler Birliği adını alan (DAÜ KÖB) oluşumda yönetim kurulu üyeliği yaptı. Yine aynı yıllarda Politikacı dergisinde çeşitli makaleler yazdı.

Lefkoşa Gençlik Merkezinde 2 dönem yönetim kurulu üyeliği yanında çeşitli sivil toplum örgütlerinde aktif görev aldı.
Kıbrıs sorunu ve barış süreci ile ilgili Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde "Conflict Resolution" toplantılarına katılan Aşam, CTP Gençlik Örgütünün kuruluş döneminde aktif rol aldı. Gençlik Örgütü MYK üyeliği, Lefkoşa İlçe Başkanlığı görevlerinde bulundu. Halen CTP Parti Meclisi üyesidir.

2004 yılında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda çalışmaya başlayan Aşam, aynı dönemde DEV-İŞ'e bağlı Emek-İş Sendikası'nda Genel Sekreterlik görevi aldı. 2010 yılı itibarı ile Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu Dış ilişkiler sorumlusu olarak çalışmaya başlayan Aşam, halen Emek-İş Sendikası Genel Başkanlığı ve Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu Dış İlişkiler Sekreterliği görevini sürdürmektedir.

"SOSYAL ADALET SERMAYE LEHİNE BOZULMAKTADIR"

Bir ülkenin ekonomik kalkınmasında ve halkın refahının yükselmesinde üretimin önemine değinen Aşam, teknolojinin yükselmesiyle, emeğin sermayenin gözünde değerini yitirdiğini ifade etti.

Koral Aşam, emek ve emekçinin öneminin, sermaye ve teknolojinin önemi ile kıyaslandığını anlatarak, "Aslında bu tartışma, tavuk- yumurta ilişkisinden öteye geçmeyen bir tartışmadır. Gerçek olan ise üretimin bir ülke ekonomisine yaptığı katkı, olmazsa olmazıdır. Esas tartışmanın kaynağı ise üretimle ortaya çıkan artı değerin paylaşım kavgasıdır. Herşeye rağmen, emekle sermayenin buluştuğu tek nokta yine üretimdir.

Bu bağlamda, bilindiği üzere 2007 ortalarından itibaren dünyayı saran sözde ekonomik kriz, aslında sermayenin kar marjının beklenenin altında seyretmesinden öte birşey değildir. Kar marjlarının düşmesi sermaye kesimlerince kriz olarak adlandırılmakta ve dünyanın her yerinde bu fatura emek kesimlerine çıkarılmaktadır. Emeğin artı değer paylaşım kavgasındaki payı giderek düşürülmektedir. Böylece, sosyal adalet sermaye lehine bozulmaktadır. Emekçilerin artı değerin paylaşım kavgasındaki gücü ise yalnızca Sendikal örgütlülüğüdür. Tüm bu gelişmeler katmerli olarak Kıbrıslı Türkler için de geçerlidir. Tüm dünyada ve Avrupa'da, troikanın öngördüğü ekonomik tedbirler paketinin içeriği değişmemektedir. Maaşların düşürülmesi, emeklilik yaşının yükseltilmesi, kıdem tazminatlarının kaldırılması, daha fazla çalışma saatleri, sosyal hakların esnetilmesi, sendikal örgütlülüğün azaltılması vs. kısaca emeğin üretimden kaynaklanan artı değerdeki payının olabildiğince azaltılmasıdır. Yani krizi fırsata dönüştürme çabasıdır.

Bizim gerçeklerimize geldiğimiz zaman, çalışma hayatında yaşananlar, dünyada yaşananlardan çok da farklı değildir, üretimdeki sıkıntılar nedeniyle hatta çok daha kötüdür" şeklinde konuştu.

"SENDİKAL ÖRGÜTLÜLÜĞÜN VE HAKLARIN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN ÇALIŞACAĞIM"

Aday olmasındaki temel sebebinin çalışma hayatı ve sendikal yaşam konularındaki birikimlerini emek ve üretim lehine kullanmak olduğunu vurgulayan Aşam, üretimin artırılması dolayısıyla emekçinin üretimden aldığı gücün artırılması, sendikal örgütlülüğün artırılması, işçi sağlığı ve güvenliğinin uygulanabilir ve denetlenebilir koşullara kavuşturulması, sendikal hakların geliştirilmesi ve tüm bunların sonucunda hem nimette hem külfette sosyal adaletin sağlanması için çalışacağını söyledi.

Koral Aşam sözlerine şöyle devam etti:

"Tüm topluma, toplumun dörtte üçünü oluşturan çalışanlara yani emekçilere ve dolayısı ile seçmenlere vermek istediğim mesaj, 1974 sonrasında Kıbrıs'ın Kuzey'inde üretimden koparılmış, emeği ve emekçiyi yok sayan, vesayete bağlımlı, ganimeti paylaşma düzenine karşı, örgütlü yaşama, sendikal örgütlenmeye ve dolayısı ile kendi haklarının yükseltilmesine, tüm sorunların anası olan Kıbrıs Sorunu'nun çözümüne, hiçbir baskıdan ve manüpülasyondan etkilenmeden destek vermeleridir."