Barış ve Özgürlük bayramı mesajları...

Dernek'ten Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle yayımlanan mesajda, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili olarak "Geçmişi sorgulamanın ve kişileri suçlamanın da hiç kimseye yararı olmayacaktır. Bu nedenle geleceğe bakarken ayakları yere basan sağlam önerilerle işe başlamamızın kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz" denildi.

Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili garantörlüğünün yalnızca "bozulan düzenin yeniden kurulması" ile sınırlı olmadığı ifade edilen çıklamada, "Adanın çevresinde bulunan yer altı zenginliklerinin paylaşılması noktasında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızın da savunulması ve ortaya konulması gerektiğine inanıyoruz" ifadesi kullanıldı.

Önce KKTC'deki Taşınmaz Mal Komisyonuna Kuzey'deki bir taşınmaz malın iadesi için başvuran ancak başvurusu kabul görmeyince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM)'e dava açan bir Kıbrıslı Rum şirket hakkında AİHM'in 2 Nisan'da verdiği kararla ilgili olarak, "Güney'deki yönetimin verdiği tapuların geçersiz olduğu kararını Kıbrıs Türklerinin haklılığının onaylanması olarak okumak durumundayız" denildi.

KKTC'nin tanınmaması çağrısında bulunulan BM kararına değinilen açıklamada "Alınan bu karar sonrasında Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargoların kaldırılması ve BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı 541 ve 550 sayılı kararlarının da yok sayılması olduğunu düşünüyoruz, Bu noktadan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasının ötesinde BM'de Filistin devletinin örneğinde olduğu gibi "gözlemci devlet statüsü" konumunda üyeliği gündeme taşınmalıdır" ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, KKTC'nin tanınmasının adanın taksimi anlamına gelmediği ifade edilerek, "Çünkü adanın güneyinde bulunan İngiliz üslerinin konumunun, taksim tezine uygun olup olmadığının da tartışılması kaçınılmazdır" denildi.

Kıbrıs Türk'ünün Ada'da kalıcılığı üzerinde çalışmaların yoğunlaştırılması gerektiği belirtilen açıklamada, ambargoların arkasına saklanılmasının da yanlış olduğu kaydetti.

Açıklamada, gazilere minnet; şehitlere rahmet dileklerinde bulunuldu.