Özkardaş: "Siyasi kirlilik ahtapot gibi her yanımızı sardı"

Vekil transferleri, rüşvet, hukuksuzluk, yolsuzluk, suiistimal, hırsızlık, partizanlık, dalkavukluk, görevi kötüye kullanma, mafyalarla işbirliği yapanlar, tefecilik ve yağma düzeni günlük yaşamımız oldular.

Bu düzeni yaratanlar, her seçim dönemi yeniden aday olup halktan oy istemekten hiç çekinmiyorlar! Halkın, "sistemi değiştirin" uyarılarına bin bir bahane ile kulak tıkayanlar, seçim sürecinde; "28 Temmuzda hükümet olursak, tüm yolsuzlukların hesabını soracağız! Seçim ve Halk Oylaması Yasası'nı da, Siyasi Partiler Yasası'nı da değiştirip, vekil transferlerini önleyeceğiz! Ülkeyi tek seçim bölgesi yapacağız! Dokunulmazlıkları Meclis kürsüsüyle sınırlayacağız! İşsizliği ortadan kaldıracağız! Siyasi irademize müdahalelere son vereceğiz! Cağız, ceğiz, cek, cuk…." devam ediyorlar.

Ancak, neden hükümette olduklarında bunları yapmadıklarını bir türlü açıklayamıyorlar…

Aksa felaketinin zeminini hazırlayan tüm hükümet edenler, Batık Bankalar ve Kalkınma Bankası'nın yolsuzluk dosyalarını halktan saklayıp, adaletten kaçıranlar, elbetteki düzenin değişmesini ve meclisin mevcut yapısındaki vekil profilinin değişmesini de istemezler!

Halkımız, birçok yolsuzlukları, usulsüzlükleri ve hukuk dışı uygulamaları ancak seçim zamanlarında partilerin birbirini belden aşağı vurmak için gizli kalmış dosyalarındaki bilgileri basına sızdırılmasıyla öğrenebilmektedirler…

İşte son olarak kamuoyuna yansıyan Sn.İkinci Cumhurbaşkanı ve iki çalışma arkadaşının konuşmaları…

Elbette ki konuşmalarda geçen ifadeler oldukça düşündürücü ve "vay ki, vay…?" dedirttirecek ölçüde. Özellikle de siyasi irademize müdahale talepleri, KTHY'nin üzerinde oynan oyun ve sendikaları etkisizleştirmek için ortaya konulan formüller…

Bunlar elbette bu sözleri söyleyenlerin siyasi görüşlerinden hiç beklemediğimiz duruşlardır. Ancak, bir ülkede eğer Cumhurbaşkanı dahi dinlenebiliyorsa ve hiç kimsenin, hiçbir mekanda rahat konuşma olanağı yoksa, bu daha da vahim bir durumdur.

Başka bir vahim durum ise tüm bu yaşananlar karşısında suskun kalan basınımız, sivil toplumumuz, siyasilerimiz, hukukçularımız, ve de her fırsatta herkese demokrasi dersi vermeye kalkan çok bilmişlerimizin üç maymunları oynamasıdır.

Unutmayınız ki; bir gün sizlerinde herhangi bir ortamda yaptığınız konuşmalar ve/veya özel hayatınız, deşifre edilebilir…

İşte KKTC'nin kırk yılın sonunda geldiği durum…

Şimdi söyleyin bakalım; "Yola devam mı, yarım bıraktıklarımızı tamamlamak için iktidara talibiz" diyenlere mühür vurmaya devam mı?

Bu düzenin yaratıcıları olmasına rağmen, düzeni değiştirmek istemeyenleri seçmeye devam mı?

Partizanlığa, yağcılığa, küçük çıkarlar elde etme düşüncesiyle kantarın topuzu ne taraftaysa, o tarafa kaymaya devam mı?

Yok, eğer artık bunlardan ve bunları başımıza bela edenlerden usandıysanız; mühür değil, karma oy kullanarak; temiz, şaibesiz, bilgili, yenilikçi, partisinin değil, halkının vekili olacak kişilere oy vermenin zamanı gelmedi mi?

Meclisin en az yarısının yenilenmesi, değişimin, temiz toplumun, hesap sormanın ve umutların başlangıcı olacaktır. Karar sizin!

Mehmet Özkardaş

Genel Başkan