KSP: "Temsili demokrasi artık halkımızın çıkarlarını temsil etmiyor"

Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP) Genel Sekreteri Mehmet Birinci imzasıyla yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Kuzey Kıbrıs'ta 28 Temmuz tarihinde yapılan erken genel secimler, bir kez daha Ankara'nın istediği gibi sonuçlandı.
Sömürge rejiminin anti -demokratik seçim yasaları (50 aday çıkarma mecburiyeti, baraj %5, parlamentodaki partilere finansal yardım vs) bu seçim yarışını kendine hizmet eden sadık burjuva partileri arasında geçmesini garantilemektedir.

Bu şartlar altında KSP'nin genel seçimlere girmesi mümkün olmadı. YKP, BKP ve çeşitli sivil toplum örgütlerine yaptığımız anti-emperyalist temelde güç birliği çağrısı da ne yazık ki bu partiler ve örgütler tarafından ilgi görmedi. Özellikle BKP Toplumsal varoluş güçleri ısrarla BM çerçevesindeki emperyalist çözüm planlarına sadik kalan, Kıbrıs sorununda emperyalist çemberi aşmayacak bir ortak vatan ve federal çözüm temelinde bir birlik oluşturarak, aslında burjuva politikaların şöyle veya böyle bir parçası haline geldiler.

Seçimler sömürge rejiminden beslenen ve bu rejime hizmet eden burjuvazinin partileri arasında bir yarış olarak gerçekleşti. Bu genel seçimde de işçi sınıfının temsilcileri yer alamadı. İşçi sınıfı siyasetini ve ideolojisini temel alan ve işçi sınıfının iktidarı için savaşan KSP bu seçimlerde yer alamadı.Bu bakımdan bu seçimlerde halkın önüne rejimin uşaklarına ve statükoculara alternatif, sömürgeden ve sömürüden kurtuluş perspektifi çizecek siyasi propaganda ve bilinçlenmeye sahip bir seçenek oluşturulamadı. Dolayısıyla, yeni seçilen mecliste bir kez daha statükonun devamından yana bir tablo ortaya çıktı. Halk kendini sömüren ve köleleştirenlerle baş başa bırakıldı.

İşgal konusunu AK Parti ve Erdoğan'ın son yıllarda uyguladığı politikalarla sınırlayıp, aslında ülkenin kolonize edilmesi meselesini de sulandıran, ve işgal olgusu ile emperyalist sistemin bağını gizleyecek politikalara imza atma durumuna düsen BKP Toplumsal Varoluş Güçlerinin, bu haliyle bile meclise girememesi ile, KKTC meclisinde sadece Ankara'nın işbirlikçisi olan partiler yer alabildi.

Ancak rejimin önümüze koyduğu bu engelleri yıkmamız gerekmektedir. KSP olarak, onların belirlediği bu anti-demokratik şartlarda dahi onları alt edebilecek siyasi donanıma sahip olduğumuza inancımız tamdır. Bu engelleri pratikte aşmak ve her türlü anti-demokratik engellemelerin üstesinden gelebilmek, işçi sınıfının iktidarı için mücadele verebilmek emekçi halkın KSP'ye desteğine bağlıdır.

Bu statünün ortadan kaldırılması için emekçi halkın ve işçi sınıfının kendi çıkarına olan politikaların farkına varıp KSP'ye destek çıkması gerekmektedir. İşçi sınıfı bir an önce kendi sınıf politikası ile donanmış olarak siyaset sahnesine çıkması gerekmektedir. Bu da bir yandan KSP'ye sahip çıkmakla, öte yandan da hayatin her alanında demokratik örgütlenmelerimizi genişleterek, emperyalist güçleri ve işbirlikçilerini demokrasi ile kuşatarak ve doğrudan demokrasinin ilkelerini hayata geçirerek başarılabilir.

Temsili demokrasi artik halkımızın çıkarlarını temsil etmiyor.

Temsili demokrasi emperyalist güçlerin ve Ankara'nın çıkarlarına hizmet eder hale gelmiştir.

Halkımızın her konuda kendi iradesini doğrudan ortaya koyabileceği doğrudan demokratik bir yönetim için mücadele etmeden Kıbrıs halkının özgür iradesine ve egemenliğine kavuşması mümkün olamaz.

Yaşasın Doğrudan demokrasi!

Yaşasın Anti-emperyalist birleşik Cephe Hükümeti"