Erhürman aday gibi

Kıbrıs Postası - Levent KUTAY

CTP Parti Meclisi'nin Cumhurbaşkanlığı Seçiminde kendi adayını çıkarma kararını teyit etmesinin hemen ardından Kıbrıs Postası’nın sorularını yanıtlayan Genel Başkan Tufan Erhürman, CTP'nin iki istisna hariç her seçimde Genel Başkanı'nı aday gösterdiğine dikkat çekerek öncelikle parti tüzüğünün işletilmesine gösterilen hassasiyeti vurguladı.

Erhürman, adaylık konusunda “CTP aday gösterir, kural olarak da Genel Başkanı'nı aday gösterir” görüşünü net sözlerle ortaya koydu...

Federal çözümü destekleyen kesimlerin geçmişte de birden çok aday çıkardığını hatırlatan Erhürman, “ Toplumu çözüm isteyen istemeyen diye ayrıştırmak çok tehlikeli... Adayların vizyonları tartışılmalı” diye konuştu.

ADAYLIĞINIZ HAYIRLI OLSUN DİYELİM Mİ?

Tufan Erhürman, “ Daha erken... Tüzüğümüze göre bir prosedür var... Yeni PM var... İstişareler yaptık... PM'nın ortak görüşü ile eski kararı teyit ettik, net kararlılığımızı ortaya koyduk... Şimdi tırnak içinde söyleyeyim, “münhal” çıkmamız gerekiyor... Adaylık başvurusu kabul etmemiz gerekiyor...  Başvuru kabul edeceğiz ve onun arkasından adayımızı açıklayacağız...” dedi...

Aday ismi üzerinde, partinin tüzüğü, iç mevzuatı gereği bir açıklama yapmayı doğru bulmadığını belirten Erhürman, “ Sonuçta başvurular olursa, onunla ilgili PM kararı gerekecek... Biz bu süreci en sağlıklı şekilde bekleyceğiz, resmi açıklamadan önce...” yanıtı verdi...

İKİ İSTİSNA HARİÇ KURALLARIMIZA GÖRE GENEL BAŞKAN ADAY GÖSTERİLİYOR...

Adaylık süreci ile ilgili de Erhürman şöyle konuştu:

CTP 1990 DMP Dönemi hariç hep genel başkanlar aday göstermiştir...

2015'te de ilk kez Genel Başkan dışında bir aday gösterilmiştir... Bunlar yan yana konulduğu zaman iki istisna hariç, CTP geleneği bize CTP'nin Genel Başkanı'nın aday gösteriyor... Bu da CTP'nin kendi politikası içinde özellikle Kıbrıs Sorununun çözümüne ilişkin, güven yaratıcı önlemlerden tek yanlı hamlelere ilişkin öncü rolü gereğidir... Cumhurbaşkanlığı Makamı da bu işleri yerine getirecek olan makamdır... O yüzden CTP aday gösterir, kural olarak da Genel Başkanı'nı aday gösterir... Böyle olduğu için de bugüne kadar algı hep Genel Başkan kimse, yani ben genel başkanım, dolayısıyla CTP aday gösterecektir ve bu aday da Genel Başkan olacaktır şeklinde şekillendi algı ama ben hep şunu söyledim... Evet kural budur ama istisnalar oldu geçmişte. O yüzden yetkili organlardan elbette bu istisnalar doğrultusunda karar alma yetkisi de vardır... O yüzden sağlıklı bir şekilde bu süreci yaşayarak, yetkili organlarımız kararını versin ve parti bir büütn olarak verdiği kararın arkaasında dursun. Eğer siz partide bu tarıştımayı yeterince istişarelerle sonuçlandırmazsanız o zaman partinin bütünşlüğ açısından da sıkıntıyla karşılaşabilirsiniz... O nedenle biz istedik ki parti bu görevlendirmeyi yapsın... Çünkü CTP'de bu tip işler görevdir, sorumluluktur. Bu görev ve sorumluluğu parti verir... Yani birisinin talebi üzerinden şekillenmez... Parti gerekli tatışmayı yapsın, sonunda görevi versin o kişi de bu görevi üstlenmekle yükümlüdür...

SOMUT TARİH BELİRLEMEDİK...

Aday başvuru süresini yaşadıktan sonra genişletilmiş PM hedefimiz var... Son kararı, nihaı kararı PM verecektir... Genişletilmiş PM'de de bu karar verilebilir diye net bir tarih açıklamamız yok. Zaten o tarihe bağlı olarak başvuru süresini açacağız... Başvuru bittiği gün de o toplantıyı gerçekleştireceğiz... Dolayısıyla tarih net değil...

ÇOK ADAY OLURSA FEDERAL CEPHENİN DURUMU...   

Konunun uzun süredir tartışıldığını hatırlatan Erhürman, toplumda bölücülüğün yaratacağı tehlikelere vurgu yaptı...

İşte sözleri: 

Geçmişte de aynı formülü destekleyen birden çok adaylı seçimler yaşandı... Neden bu tartışma sadece federal çözüm için yaşanıyor algılamış değilim... Kaldı ki, Kıbrıs Sorunu'nda hem bir an önce kapsamlı çözümü savunup, ama gerçekleşmediği koşullarda da ne yapılması gerektiğini ortaya koymak gerekir... Biz bunu ortaya koyuyoruz... Bizden kaynaklanmayan sebeplerden çözüme ulaşılamadığı koşullarda yapmamız gerekenleri ortaya koyduk. Hatta bir adım daha atarak, Kıbrıs Türk Halkı'nın gerçek anlamda özne olması, kendi ayakları üzerinde durması için vizyonumuzu da paylaşıp, bunun üzerinden halktan oy talep etme noktasındaysanız, bütün bunlar, kapsamlı çözümü ile ilgili aynı formülü destekleyen birden çok fazla adayın çıkabileceğini gösterir. Bunu tartışırken, biraz bana göre uslüptur, toplumu cepheleştirmemektir... Kıbrıs'ta çözüm istemeyen bir KKTC Yurttaşı olduğunu düşünmüyorum... Ama bu çözümün nasıl gerçekleşmesini istedikleri noktasında farkılaşma var... Ya da en erken zamanda hangi formül üzerinden gerçekleşebileceği noktasında farklılaşma var... Bu farklılaşma Çözüm isteyip istememe üzerinden değildir... Dolayısıyla adaylar kendi görüşlerini bu noktadan anlatmakla yükümlüdür... Bu bir vizyon tartışmasıdır. Her aday bir vizyon koyar... Bu da toplumun ihtiyaçlarına cevap vermelidir... Yoksa üslüp olarak, “Çözüm isteyenler var, istemeyenler var gibi” cepheleştirici bir üslüp olursa bu Cumhurbaşkanlığı Seçimi aslında bize hiç de arzu etmediğimiz tartışmaları getirir... Benim arzum vizyonların yarışmasıdır... halk da ona oyunu verir. Ben cepheleşme yanlısı hiç olmamadım... Bu halk içinde asla  çözüm olmasın diyen yüzde 5'lik bir kitle bile yok. Ya da çözüm olmasın dış dünyaya açılmayalım. Proaktif olmayalım diyen de yok. Çözüm olmazsa kendi ayaklarımız üzerinde durmayalım diyen de yok. Bu anlamda toplumu bölmeye, cepheleştirmeye gerek yok...

BERLİN ZİRVESİ SONUCU VE CTP... TABANA BASKI GELİRSE?

Tufan Erhürman, soru üzerine Berlin Zirvesi'nin iç siyasi malzeme yapılması ve CTP'den aday çıkarmaması istenmesi ihtimalini değerlendirdi...

Berlin Zirvesinin, olumlu sonuçlar yanında bazı muğlaklıklar barındırdığı görüşünde olan Erhürman, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde kim kazanırsa Berlin Zirvesi'ndeki, saptamalar üzerinden bu süreci daha ileriye taşıyacak hamleler yapmalıdır” dedi...

İşte açıklamaları:

Biz Berlin'e gidilmesini hep savunduk... Kafaları bulandırmak için yaratılan anlamsız tartışma ortadan kalkmalı dedik... Siyasi eşitlikle ilgili tartışma bertaraf edilmeli dedik... Zirve öncesi bir çok görüşme yaptık... Müzakere sürecinin önünü açacak, 5'li zirvenin kapısını aralayacak bir sonuç arzu ettik... Bunun için uğraştık. Berlin'e gidildi... Siyasi eşitlikle ilgili sıkıntıların, tamamen değil ama önemli ölçüde bertaraf edilmiş olmasının önemli olduğunu söyledik... Metodolojiye ilişkin konularda da bir tek ucu açık olmama noktasında belirsizliğin devam ettiğini, sonuç odaklılıktan ne kast edildiğinin daha tam anlaşılamadığını, geçmiştekilere benzememekle birlikte nasıl benzemeyeceğini, yani bir takım belirsizliklerin devam ettiğini söyledik... Olumlu sonuçların yanında, bazı soru işaretleri devam ediyor dedik... Biz bunları, seçim var ona göre davranalım, pozisyon alalım, kimi kimden ayrıştaralım diye kaygılarla yapmadık. Ben hala bu kaygıları taşımıyorum. Evet Berlin'den çıkan sonucun olumlu yanları var, soru işarerleri var... Ha Cumhurbaşkanlığı seçiminde kim kazanırsa da, oradaki saptamalar üzerinden bu süreci daha ileriye taşıyacak hamleler yapmalıdır bizim görüşümüze göre... Daha ileriye taşıyacak hamleler de nedir? 5'Li toplantı için girişim yapılmalı... Guterres'in ucu açık olan belirsizlikleri kaldırması sağlanmalı... Geçmişteki süreçlere benzemeyecek, sonuç odaklı gibi kavramların altı doldurulmalı. Bir an önce süreç ileri taşınmalı... Biz bu çerçevede hangi adayla girersek, kendi yol haritamızı paylaşacağız... Biz Berlin öncesi ve sonrasında, kendi pozisyonumuzu, seçimde diğer adaylardan kendimizi nasıl ayrıştırırız üzerinden belirlemedik, bundan sonra da belirlemeyeceğiz... Net olmak lazım. Biz vizyonumuzla ilgili netiz... Halkımız bu vizyona iltifat eder etmez onu göreceğiz ama biz hangi adayla girersek girelim bu vizyonu anlatacağız...