İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

Hasipoğlu: “Adada ne şekilde bir çözüm olacaksa olsun, BM'nin rolünün ve raporlarının önemini dikkate almamız gerek"

Hasipoğlu: “Adada ne şekilde bir çözüm olacaksa olsun, BM'nin rolünün ve raporlarının önemini dikkate almamız gerek"

Ulusal Birlik Partisi Gazimağusa Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, adada ne şekilde bir çözüm olacaksa olsun, BM”nin rolünün ve raporlarının önemini dikkate alma gerektiğini vurguladı.

Yayın Tarihi: 01/02/20 16:55
okuma süresi: 9 dak.
Hasipoğlu: “Adada ne şekilde bir çözüm olacaksa olsun, BM'nin rolünün ve raporlarının önemini dikkate almamız gerek"

Hasipoğlu, Barış Gücü’nün görev süresinin, 30 Ocak’ta Güvenlik Konseyi tarafından onaylanarak 6 ay daha uzatılması nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, onaylanan 30 Ocak tarihli raporda öne çıkan hususların yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tüm partilerin farklı yorumlarına tabi olacağına işaret etti.

Raporun, tarafları suçlamadan, dengeli bir dil ile yazılmış olsa da, içerisinden cımbızla çekilebilecek bazı mesajlar içeren ipuçlarını, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de dikkate alarak kamuoyunun bilgisine getirmek istediğini söyleyen Hasipoğlu, bu mesajların “Farklı Süreç”, “Doğal Kaynaklar”, “BM Yetkisi” ve “İşbirliği” olarak dört ana başlıkta özetlenebileceğine işaret etti. 

Raporun, Kıbrıs’ta bulunacak çözüm ile ilgili olarak  “Bu sefer farklı olmalı” dediğine işaret eden Hasipoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Diğer bir ifadeyle “Bu sefer Farklı olmalı” ifadesi bir Güvenlik Konseyi kararına, diğer bir ifadeyle Kıbrıs Müzakerelerinde bir parametreye dönüşmüştür ve Nisan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya konacak olan yol haritaları için önemli bir levha olacaktır.

Her parti, “bu sefer farklı olmalı” ifadesini kendine göre yorumlayabilir. Tek alternatif federasyondur diyenler federasyon parametreleri içerisinde bu ifadeyi yorumlamaya çalışacaklardır. Federasyon dışındaki alternatifleri savunanlar ise, bu sefer farklı yönetim modellerini halkımızın gündemine getireceklerdir.”

“KIBRIS TÜRK HALKININ GELECEĞİ İÇİN GERÇEKTEN FARKLI OLMALIDIR”

Kıbrıs Türk halkının geleceği için bu sefer gerçekten de farklı olunması gerektiğini söyleyen Hasipoğlu, her iki tarafın federasyondan farklı anladığı net bir şekilde ortada iken ve ortak bir vizyon yokken, aynı yöntemleri, aynı görüşleri tekrar ederek ulaşılacak sonucun yine hayal kırıklığı olacağını dile getirdi.

Hasipoğlu, bu anlamda Cenevre ve Crans Montana görüşmelerindeki başarısızlıklardan sonra, BM’nin de üçüncü kez başarısızlığı göze alabileceğini düşünmediğine işaret ederek, açıklamasında şöyle dedi:

“Bu yüzden elde edilmesi oldukça güç olan federasyon temelli müzakere zemininden, yeni dönemde BM’nin de uzaklaşacağını düşünüyorum. Yeter ki yeni seçilecek olan KKTC Cumhurbaşkanı, farklı alternatiflerin masaya gelmesi görüşünü ortaya koyabilsin. Tıpkı Kosova -Sırbistan görüşmelerinde federasyon görüşmelerinin çöktüğünü ilan etmesi sürecinde olduğu gibi. Bu çöküş ilanı ile Kosova-Sırbistan iki devletli çözüm modelinin önü de açılmış oluyordu.

Aslında “bu sefer farklı olmalı” ifadesiyle, BM”de aynı müzakere stratejisini, aynı yönetim modelini takip ederek farklı sonuç bekleme” diyor. Aynı anlayışla devam etmek aslında statükonun muhafazası demektir. Bu anlamda Kıbrıs Türk Halkı mevcut anlayışla müzakere masasına hapsetmeye kimsenin hakkı olmamalıdır.”

“MASAYA YENİ BİR VİZYONLA OTURMAK GERKEMEKTE”

Masaya artık yeni bir vizyonla oturmak gerektiğine dikkat çeken Hasipoğlu, Kıbrıs Türk halkının önünü açma isteniyorsa, bu sefer gerçekten farklı olması gerektiğini kaydetti.  

Birleşmiş Milletlerin hidrokarbonlar konusuna ve her iki tarafça yapılan ayrı önerilere de değindiğine işaret eden Haipoğlu, “Kıbrıs Rum tarafının yapmış olduğumuz paylaşıma dayalı Komite kurulması önerilerini her defasında reddettiğinden bahsetmese de, ada etrafındaki doğal kaynaklardan her iki tarafın da hakkının olduğunu ifade  etmesi ve bu durumun çözüm için bir fırsata dönüşmesi isteğini belirtmesi önemlidir” dedi.Bu anlamda doğal kaynakların çözüm için son bir fırsat olarak görülebileceğine değinen Hasipoğlu, açıklamasında “Uluslararası aktörler,  özellikle AB bu konunun çözümünde samimiyse, Türkiye aleyhine açıklamalar yapmak yerine,  bir an önce Kıbrıs Rum tarafını masaya oturmaya, yani diplomasi ve işbirliğine teşvik etmelidir” ifadelerine yer verdi.

“ADANIN KUZEYİNDE BM BARIŞ GÜCÜ YETKİSİ SORGULANMALIDIR”

1964 yılından itibaren aradan 56 yıl geçtiğini, 1964’ten bu yana Adada görev yapan Birleşmiş Milletler’in adadaki barışı ne derecede sağlayabildiğinin de artık sorgulanması gerektiğini savunan Oğuzhan Hasipoğlu, şöyle devam etti:

“1974 mutlu Barış Harekatıyla zaten adamıza barış ve huzur gelmiştir.  1974 öncesinde çok sayıda ateş kes hattı bulunmasına karşın 1974 sonrasında ortaya çıkan coğrafi zemin ve gerçekler çerçevesinde bu hat ikiye inmiştir. Bu yüzden örneğin Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin hemen sınırında bir BM kampı bulunması gereksiz ve  çağdışıdır. Diğer yandan BMBG’nin adada konuşlanmasına cevaz veren 4 Mart 1964 tarihli 186 (1964) sayılı Güvenlik Konseyi kararında sözde “Kıbrıs Hükümeti”ne atıf yapılmıştır. Halbuki,1963 Rum saldırı ve katliamları ile Kıbrıs Türkü ile Kıbrıs Rum tarafının birlikte kurdukları ortaklık Cumhuriyeti ve hükümeti yıkılmıştı. Dolayısıyla bu karar gerçekleri yansıtmamaktadır.  

Ayrıca, BMBG Ada’daki faaliyetlerinin çerçevesi olan statü anlaşmasını Kıbrıs Rum tarafı ile imzalamış, Kıbrıs Türk tarafının tüm girişimlerine rağmen benzeri bir anlaşmayı bizimle imzalamaktan hep kaçınmıştır. Böyle bir anlaşma imzalanmadan, BM’nin adanın kuzeyindeki faaliyetlerinin meşruiyet sorunu olduğunu gündeme getirmeliyiz.”

İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI - İZOLASYONLAR

BM Genel Sekreteri’nin raporu ve BM Güvenlik Konseyi’nin kararında, adanın tümünü ilgilendiren; sivil, askeri, suça ilişkin ve çevrenin korunması konularında oluşturulacak mekanizmalarla işbirliği çağrısı da yapıldığına işaret eden Hasipoğlu, Kıbrıs Türk tarafına uygulanan izolasyonların kalkması için iki taraf arasındaki ticari, sosyal, kültürel ve sportif ilişkilerin geliştirilmesinin önemine dikkat çekilirken, bunun KKTC’nin  tanınması anlamına gelmeyeceği, ancak iki taraf arasındaki işbirliğinin ve güven yaratılmasının öneminin de vurgulandığını kaydetti.

Kıbrıs Türküne uygulanan izolasyonların kalkması adına yaratıcı öneriler ve yollar geliştirilmesinin önemli olduğuna dikkat çekildiğini söyleyen Hasipoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:  

“Bu bağlamda, BM Güvenlik Konseyi kararıyla da onaylanan BM Genel Sekreteri’nin raporunda, bu işbirliklerinin hayata geçirilmesinde tanınma/tanınmama gibi siyasi pozisyonların engel teşkil etmemesi gerektiği bir kez daha kayda geçirilmiştir.

50 yılı aşkın süredir devam eden kabul edilemez statükonun ancak iki tarafın doğrudan, etkin iletişim ve işbirliği yapmalarıyla değiştirilebileceğinin de altını çizmektedir. Burada Kıbrıs Rum tarafına çok önemli bir mesaj verilmektedir.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.