İÇ HABERLER
okuma süresi: 37 dak.

Kıbrıs Postası Panelinde ortak ses: “Sorunlar müşterek, ortak akıl şart”

Kıbrıs Postası Panelinde ortak ses: “Sorunlar müşterek, ortak akıl şart”

Kıbrıs Postası’nın düzenlediği “Covid-19 Sonrası Dünya ve Kuzey Kıbrıs” başlıklı panalde sorunların müşterek olduğu, ortak akılla çözümler üretilmesi gerektiği vurgulandı. İlgiyle izlenen panelde önümüzdeki süreç ve beklentiler de irdelendi.

Yayın Tarihi: 17/04/20 18:07
okuma süresi: 37 dak.
Kıbrıs Postası Panelinde ortak ses: “Sorunlar müşterek, ortak akıl şart”

İrfan Batu’nun moderatörlüğünde online ortamda gerçekleşen panele; DAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Amca, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Özlem Gürkut, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk ve İş İnsanı Doğan Yalkı katıldı.

Panelde vurgulanan ortak ses “sorunların müşterek” olduğu “ortak akılla çözümler aranması” gerektiği yönünde…

Panele katılan Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Avunduk, sanayinin şalter indirdiğini, tüm üretim çarklarının durduğunu, belirsizliği sevmeyen ekonomi çarkları içinde yeni iş kollarının ortaya çıkması gerektiğini ve kabuk değiştirmenin zaruri olduğunu kaydetti.

“İç tüketim arttırılmalı” diyen Avunduk, yapısal sorunlara işaret etti.

Panelde konuşan iş insanı Doğan Yalkı, bu süreçten en çok etkilenen sektörün turizm olduğunu ifade ederek, gelirlerin geçtiğimiz yıla nazaran yarı yarıya düşmesinin beklendiğini, turizmle birlikte doğal olarak pek çok sektörün olumsuz etkilendiğini söyledi.

DAÜ Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Amca, yükseköğretim faaliyetlerinin özellikle 2020 Mart ayında oldukça olumsuz etkilendiğine dikkat çekti.

Online eğitime kayışın yükselişine işaret eden Amca, “2000 yılından bu yana online eğitime geçmek adına birçok çalışma yaptık. Fakat online eğitim için ciddi bir adım atılamamıştı. Covid-19 salgını ile birlikte online eğitime hızlı bir geçiş oldu” dedi.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, “yeni bir modelle ayağa kalkmanın yolunu bulmamız lazım” diyerek dışa bağımlı bir ülke olduğumuza dikkat çekti. “İnşaat sektörü kesinlikle hareket ettirilmeli” diyen Gürcafer inşaat sektörünün makro düzeyde birçok sektörü besleyen bir sektör olduğuna dikkati çekti.

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı Gürkut ise, aşı bulunana kadar ya da sağlık sistemi, yoğun bir şekilde hasta kabul edebilecek bir düzeye gelene kadar sokağa çıkılmaması gerektiğini vurguladı.

Sağlık sisteminin daha çok insan tedavi etmeye hazır olması gerektiğini belirten Gürkut, toplumun bir bölümüne, rastgele tarama testi yapılması yönündeki tartışmalara da değindi.

YALKI: "BU SÜREÇTEN EN ÇOK ETKİLENEN TURİZM SEKTÖRÜ"

Kıbrıs Postası, “Covid-19 Sonrası Dünya ve Kuzey Kıbrıs” başlığıyla moderatörlüğünü İrfan Batu'nun üstlendiği panelde turizm sektöründen iş insanı Doğan Yalkı sürecin turizmi nasıl etkilediğini ve süreç sonrası için öngörülerini anlattı.

Panelin birinci oturumunda, turizm sektöründen iş insanı Doğan Yalkı dünyayı saran bu pandeminin en çok etkilediği sektörlerden birinin turizm olduğunu kaydetti.

TURİZM GELİRLERİNİN 2019 YILINA GÖRE YARI YARIYA DÜŞMESİ BEKLENİYOR

 Dünya ekonomi örgütlerinin analizlerinde ilk sırada turizm sektörünün, ardından havacılık ardından ise otomotive ve inşaat olarak bu süreçten etkilenen sektörleri sıraladığını ifade eden Yalkı, 9 Mart’ta ülkemize gelen bir Alman yolcu ile Koronavirüs ile yüzleşildiğini,  Sağlık bakanlığı ile devletin aldığı tedbirler sayesinde ilk aşamada bunun kendi içinde hapsedilip yerel halka bulaşmasının önlendiğini söyledi. Bu süreçte aşama aşama, karantina otellerin oluşturulmasının, uçuşların durdurulması ve turistlerin tahliyesinin yaşandığını söyleyen Yalkı, bunun doğru ve yerinde verilen kararlarla yerel halkla buluşmasının ilk anda önlendiğini ve zaman kazandırdığını kaydetti.

Dünya verilerine göre, havacılık sektöründe 2019 yılına göre dünyada 252 milyar dolar bir kayıp yaşanacağının belirtildiğini söyleyen Yalkı, Avrupa’da bu oranın yüzde 46 civarında olacağının öngörüldüğü ifade etti.

“Ada ülkesini olduğumuzu düşündüğümüzde bir sürü uçak şuanda yerde ve belirsizlikleri de göz önüne aldığımızda hangi şirketler devam eder ve ulaşımı sağlar noktasında çok ciddi kuşku ve korkular var” diyen Yalkı, Türk Hava Yolları’nın dahi tüm hava yollarının uçuşlarını ertelediğini bunun sebebinin de hala dünyada virüs ile ilgili belirsizlik olduğu için öngörü verilememesi olduğunu kaydetti.

"TURİZMLE BİRLİKTE BİRÇOK SEKTÖR OLUMSUZ ETKİLENECEK

“Normalleşme”  süreci için Haziran ayının söylendiğini ancak Temmuz 2020 hatta bazı kaynakların 2020de normalleşmenin mümkün olmadığını söylediğini belirten Yalkı, “ bu da çok ciddi iptaller getiriyor. Turizm sektöründe yüzde 60 oranında iptaller gerçekleşecek. Bu da sanayi ve tarımı ciddi şekilde etkilerken alım gücünü düşürecek. Turizmin diğer bacakları da olumsuz etkilenecek” şeklinde değerlendirmede bulundu.

Bazı verilerin iptaller konusunda yüzde 60, bazı verilerin yüze 80 oranını verdiğini söyleyen Yalkı, “bizim açımızdan baktığımızda 1 milyar Dolar turizm gelirinin yarı yarıya düşmesinin ciddi kayıplara yol açacak” dedi.

Süreç sonunda Amerika’da 4. 5 Milyon işsizin olacağının belirtildiğini söyleyen Yalkı, başka araştırmaların iç turizmin öne çıkacağını bunun da yurt dışı turlarını etkileyeceğini gösterdiğini kaydetti.  Yalkı, turizm sektörü ile birlikte direk olarak 20yi aşkın sektörün dolaylı olarak ise binlerce sektörün etkileneceğini ifade etti.

Ülkemizde turizme açılan 2 kapının olduğunu ifade eden Yalkı, bunların birinin Ercan, bir diğerinin ise Larnaka olduğuna vurgu yaptı. “Ulaşım ne zaman açılacak hiç belli değil” diyen Yalkı,  “Larnaka’dan Avrupa’dan ciddi bir turist alıyorduk ancak ne zaman nasıl açılır konusunda belirsizlikler sürüyor. Pazarlar için değişik komiteler kuruldu. Çalışıyoruz ancak ülkelerin tutumları ile ilgili de bilgi sahibi değiliz. Öngörülerde bulunmak için çok erken” şeklinde konuştu.

İlk etapta iç turizmin paralelinde Türkiye’den bir hareket beklenebileceğini söyleyen Yalkı, ardından belki toplantı gruplarının adaya çekilebileceğini kaydetti.

“Dövizin durumu karşısında da en çok etkilenen sektör turizmdir” diyen Yalkı, ekonomide yüzde 20 oranda küçülme öngörüleri var bu da kriz masası oluşturulup ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

KORONAVİRÜS SÜRECİ SONRASI TURİZMİ İYİLEŞTİRME ÖNERİLERİ

Panelin ikinci oturumunda ise Doğan Yalkı, süreç sonrası için yapılması gerekenleri ve öngörülerini paylaştı. Koronavirüs sürecinden sonra sosyal ve ekonomik hayatta ciddi değişikler olacağını ifade eden iş insanı Doğan Yalkı, “turizm alanında bu kadar belirsizlikte ilk öngörü iç pazarın sektöre biraz nefes vermesidir” dedi. Yalkı süreç sonunda acentelerin rakip olarak değil, otellerle birlikte hareket etmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Süreç sonunda ulaşımın en büyük sorun olduğunu kaydeden Yalkı,  havacılık sektöründe de uçakların tam kapasite değil 3 te 2 kapasite ile uçması gibi bir yaklaşım olduğunu, bunun da fiyatları artıracağını kaydetti.

Avrupa’dan yoğun olarak Larnaka Havaalanı’nı kullanma hususunda sınır kapılarının açılması ile bir politika izleneceğini ifade eden Yalkı, “içteki maliyetler konusunda Sanayi Odası’na ciddi görevler düşer. Disipline edilip maliyetlerin aşağıya çekilmesi gerekiyor. Bu konuda da çalışmalar yapılıyor” dedi.

Pazar olarak Türkiye ele alındığında ülkeye gelen 3 tip turist olduğunu belirten Yalkı,  bunların genel olarak 5 yıldızlı otellere yönelen turizm modeli olduğunu, bununda küçük işletmeleri sıkıntıya soktuğunu ifade etti. Yalkı, bu pazarı herkesin pay alabilmesi adına tabana yayma yoluna gidilmesi gerektiğini ifade etti. 

Avrupa konusunda en ciddi turist potansiyeli olarak Almanya ve İngiltere pazarının olduğunu ifade eden Yalkı, “ bu iki ülkede normalleşme sürecinde ciddi reklam gerekli bu politikayı ciddi şekilde yönetmemiz gerekir. Sosyal medya ve online reklamcılığı ön plana çıkarmak gerekir bu devlet politikası haline getirilmeli” şeklinde konuştu.

Devletin süreç sonrasında ekonomik olarak ciddi yaralar alacağının da bilincinde olunduğunu belirten Yalkı, “tüm sektörler olarak bir araya gelip çözüm süreci yönetilmesi gerekir. Reklamsız bu iş yürütülemeyecek” dedi.

“KENDİ ULUSAL HAVA YOLUMUZU OLUŞTURMALIYIZ”

“Havacılık konusunda siyasetten uzak bir şekilde kendi ulusal hava yolumuzu oluşturmalıyız” diyen Yalkı,  “gerekli turisti belirleyeceğimiz maliyetlerimizle ülkeye getirmemiz gerekir. Rekabet edebilme şansımız olması lazım bu da fiyat endekslidir” şeklinde konuştu.

Süreç sonrasında seyahat alışkanlıklarının da değişeceğini ifade eden Yalkı, “tur paketleri değil, herkesin kendi paketini online oluşturacağı bir döneme girileceği öngörüsü yer alıyor. Artık seyahat acentelerinden turizm paketleri alınmayacak herkes kendi evinden kendi paketini oluşturacak” şeklindeki öngörüsünü paylaştı.

Tatilin lüks bir aktivite olduğunu da ifade eden Yalkı, global krizin sektörü çok ciddi şekilde etkileyeceğini, 1- 2 yıl içinde toparlanıp turizminde değişik modellerde yeniden hayata kazandırılacağını düşündüğünü kaydetti.

KIBRIS TÜRK SANAYİ ODASI BAŞKANI AVUNDUK: “KIBRIS TÜRK SANAYİSİ ŞALTER İNDİRDİ”

Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, koronavirüs krizi nedeniyle Kıbrıs Türk Sanayisinin şalter indirdiğini söyledi. Üretim çarklarının durduğuna vurgu yapan Avunduk, “Ekonominin en sevmediği ortam belirsizliktir. Ancak şu an değil önümüzü, burnumuzun ucunu görecek durumda değiliz” dedi.

Avunduk, Kıbrıs Türk Sanayisindeki çarkların Koronavirüs salgını nedeniyle durduğunu söyleyen Avunduk, halkın yaşamsal ihtiyaçlarının karşılandığı süt, un, ekmek gibi sektörlerin devam ettiğini dile getirdi.

Kıbrıs Türk Sanayisinin ağırlık olarak turizm, eğitim ve inşaatla ilgili sektörlere ihtiyaçlarına cevap veren bir üretim modeli olduğunu vurgulayan Avunduk, diğer ülkelerden gelenlere giriş çıkışların kapatıldığı için sanayi sektörü için hedef pazarının tamamen kapandığını ifade etti.

"TÜM ÜRETİM ÇARKLARI DURDU"

“Kıbrıs Türk Sanayisi şalter indirdi” diyen Avunduk, tüm üretim çarkları durduğuna vurgu yaparak, “Cari açığımızın eğitim ve turizm sektörlerinden kapandığını düşünecek olursak, bu sektörlerin ne kadar önemli olduğunu da görmüş oluyoruz” dedi.

Ülkedeki popülasyonun dışında, dışarıdan insanları için de üretim yapıldığını anımsatan Avunduk, “Sanayinin bir ucu inşaatlara yönelik ürün üretiyordu. Bununla beraber öğrencilere yönelik üretim yapan bir sanayi sektörü. Hedef pazarındaki kitleyi, öğrencilerin gitmesiyle kaybetmiş olduk. Turizm sektöründeki misafirlerin ülkeye gelmelerini durdurduk. Bu virüs ülkemize has bir virüs değil. İthal bir virüstür. Bu virüsün ithalatını durdurduğumuzda, gelen turistlerin de buradaki konaklama sayısını azalttığını söyleyebiliriz” diye konuştu.

Turizm için hazırlanan ürünlerin turizm işletmelerine verildiğini, yaşanan krizle turizm işletmelerinin aldığı ürünleri sanayilere iade etmek zorunda kaldığını kaydeden Avunduk, “Sanayicinin rutini vardır. Rutin çarklara göre ürünler üretiyordu. Fakat turizmin olduğu gibi kapanmasıyla üretim çarkları durdu. Nasıl turizm de önümüzü göremiyorsak, sanayi için de aynısını söyleyebiliriz” diye konuştu.

"EKONOMİ BELİRSİZLİĞİ SEVMEZ"

Sanayi çarklarının nasıl döneceğinin bir muamma olduğunu dile getiren Avunduk, “Büyük bir belirsizlikle karşı karşıyayız. Ekonomini en sevmediği ortam belirsizlik ortamıdır. Yatırımların devam etmesi için belirsizlik olmaması gerekir. Ancak şu durumda değil önümüzü görmek, burnumuzun ucunu göremiyoruz” ifadelerini kullandı.

Sanayicilerin finans sıkıntısı içine düştüğüne vurgu yapan Avunduk, “Sistem durduğu andan itibaren hayatı durdurduk. Donan hayat karşısında finanslar faaliyetler, devlete yükümlülüklerimiz devam ediyor. Bunlar bir yandan sırtımızda yük.” Dedi.

Bu krizden dolayı duran işletmelerin, kriz bittikten sonra hasar tespiti yapabileceğini söyleyen Avunduk, “Bir deprem oldu. Şu an depremin enkazı altındayız. Daha dışarı çıkmadık. Nefes alma mücadelesindeyiz. Bu virüsten kurtulduğumuzda hasar tespiti yapacağız” dedi. Avunduk, ekonomik zorluğa düşen işletmelerin diğer sektörleri de aşağı çektiğini dile getirdi.

ABD’de şu an 6 milyon işsiz insanın olduğuna dikkat çeken Avunduk, “Bu krizin akabinde 30 milyonun işsiz kalacağı öngörülüyor. Türkiye’de neredeyse nüfusun 3 de 1’i işsiz kalacak. Benzeri durumları Kıbrıs’ta yaşayabiliriz. Bunlara hazırlıklı olmamız gerekir” şeklinde konuştu.

Avunduk, sanayi sektörünün ağırlıklı olarak turizm, inşaat ve eğitim üretimi bandı oluşturduğuna dikkat çekerek, “KKTC’ye dışarıdan insanların gelmesi lazım” diye konuştu.

Koronavirüs pandemisinin diğer salgınlardan farklı olduğuna vurgu yapan Avunduk, “Daha önceki yıllarda bir salgın başlardı, çıktığı yeri yıkar geçerdi ve biterdi. Pandemi hareket eden insanlardan kaynaklandığı için tüm dünyayı etkisine aldı” dedi. Tedavinin bulunması gerektiğini dile getiren Avunduk, “Bu türlü bir hayat olmaz” dedi.

“YENİ İŞ KOLLARI ORTAYA ÇIKMALI, KABUK DEĞİŞTİRMELİYİZ”

Bu süreçte yeni iş kollarının ortaya çıkması gerektiğini söyleyen Avunduk, özellikle hijyen ürünleri üretiminin yapılabileceğini ifade etti. Tarıma dayalı bir sanayi politikası gerektiğini ifade eden Avunduk, “Makarna fabrikamız olmalı. Et, süt, buğday ürünleri üretmemiz gerek. Sektörler arasında iletişim kurmamız, kabuk değiştirmemiz lazım” diye konuştu.

Koronavirüs salgını nedeniyle yurt dışından turist gelemediğini anımsatan Avunduk, “Oteller boş mu kalsın? Diye sordu. İç turizmi canlandırmanın hayati önemi olduğuna vurgu yapan Avunduk, “Ülke içinde dolaşacağız, iç turizmi canlandıracağız” dedi.

“İÇ TÜKETİM ARTTIRILMALI”

İç tüketimi arttırmaya yönelmek gerektiğini dile getiren Avunduk, “İç tüketime yönelerek, ithale yönelmememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Büyük bir ekonomik yıkıntı olacağını belirten Avunduk,  ekonomik yıkıntının normal düzeyde kalabilmesi için iç tüketimi mutlak suretle arttırmak gerektiğine işaret etti. Üretim maliyetlerinin artacağını söyleyen Avunduk, “Ne dersek diyelim gelirlerimiz düşecek, tüketim azalacak. Bu gibi sorunlar içinde belki de iç üretimi sağlayıp, ihracat ayağını gerçekleştirmemiz lazım” dedi.

“YAPISAL SORUNLARA ÇÖZÜM GEREK, KAMU MALİYESİNDE KARA DELİK VAR”

Yapısal sorunların da çözülmesi gerektiğini bildiren Avunduk, kamu maliyesinde büyük bir kara delik olduğunu kaydetti. Ne kadar finans kaynağı gelirse gelsin, kara delik içinde kaybolup gittiğini dile getiren Avunduk, kara deliğin reformlarla kapanacağını söyledi.

 Giderlerin minimalize edilerek, ülke ekonomisini bütün olarak düşünüp, geleceğe adımları atmak gerektiğini belirten Avunduk sözlerine şöyle devam etti:

“Bütün sektörler birbirini tetikleyen yapı içindedir. Artık dünyadaki insan dolaşımının minimum bir yıldan önce başlamayacağını bildiğimize göre, ekonomiler küçülecek. Bu ekonomik daralmalardan en az hasarla kurtulmamız gerekir.”

“TÜRKİYE’DEN GELEN KAYNAKLARLA YENİDEN AYAĞA KALKILABİLİR”

Türkiye’den gelen kaynaklarla ülkenin yeniden ağaya kalkmasının sağlanabileceğini belirten Avunduk, “Sektörler şu anda ülke ekonomisin bir bütün olarak bu krizden nasıl çıkacağı konusunda kafa patlatıyor. Üniversitelerden konuyla ilgili destek almak gerekir. İnsan dolaşımına mutlak süratle ihtiyaç var. İlaçlar bulunacak, hayat normalleşecek ancak ekonomi eski düzene girmeyecek” diye konuştu.

GÜRCAFER: “YENİ BİR MODELLE AYAĞA KALKMANIN YOLUNU BULMAMIZ LAZIM”

Panelin birinci oturumunda konuşan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, tüm sektörlerin ortak sorunlarının olduğunu söyledi.

Diğer kişilerle ortak tespitlerinin olduğuna dikkat çeken Gürcafer, 2016 yılının sonunda inşaat sektörü olarak strateji planı hazırladıklarını kaydetti.

Hazırladıkları strateji planında toplumdaki farkında olunmayan bir eksikliğin fark edildiğini söyleyen Gürcafer, “Bu sektörlerin bir senkronizasyon içerisinde birbiriyle uyumlu çalışması olayıydı. Bizim ülkemizde sektörler birbirinden haberdar olmadan uzun yıllar çalıştı” dedi.

“HEPİMİZİN SORUNLARI ORTAK”

Bütün bunlarda birbirini destekleyen bir yapıya dönüşmesi eksikliğini fark ettiklerini ifade eden Gürcafer, “Nitekim bugün yaşadığımız krizde ortaya konulan tespitler aslında hepimizin ortak sorunlarıdır” dedi.

Gürcafer şu şekilde devam etti: “Dolayısıyla bu süreç geçtikten sonra yeniden yapılanma döneminde hep birlikte hareket etmemiz gerekir. Bir bütünlük çerçevesinde bakmalıyız olaylara. Ekonomi yerle bir oldu. Bu bir gerçektir. Bunu belki çok fazla telaffuz etmiyoruz ama yaprak kıpırdamıyor. Peki hazıra dağ dayanır mı? Şu an ekonomi dibe vurmuş durumdadır. Bütün dünyada böyledir. Bu devam ediyor. Ne zaman bitecek? Virüs ile bağlantısı ne kadar süratli bir şekilde önüne geçilir ve kontrol altına alınırsa o zaman normalleşme yönünde adımlar atabiliriz.

Toplumumuzun çok güzel bir dayanışma örneği sergilediğini söyleyen Gürcafer, “Bilimin önderliğinde, ortaya koyduğu görüşler doğrultusunda çok ciddi bir çaba koyuldu toplumdan. Bunun önüne geçemezsek zor günler bizi bekliyor. Çok büyük bir ekonomik kriz bizi bekler. Canımızı çok yakacak. Bizi çok incitecek bir ekonomi krizle karşı karşıyayız” dedi.

“DIŞA BAĞIMLI BİR ÜLKEYİZ”

Zaten ağırlıklı olarak dışa bağımlı bir ülke olduğumuza dikkat çeken Gürcafer, “Türkiye de sıkıntı yaşıyor, yaşayacak. Büyük bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya kalacağız. Aynı toplumsal dayanışma örneği sergileyerek tüm sektörler bütünlük içerisinde. Sosyal ekonomik yaşantımızı tekrardan dizayn edip ayağa kalkmamız lazım. Bu tür krizlerde inşaat sektörlerde inşaat sektörü toparlanmak için kullanılan sektördür” dedi.

Gürcafer şu şekilde devam etti: “Yeni bir modelle ayağa kalkmanın yolunu bulmamız lazım. Krizden dolayı konut fazlası elimizde birikmiş durumdadır. Bütün bunları değerlendirerek krizden çıkmanın yolunu bulmamız lazım. Biz çalışmayı başlattık nerede neyimiz var. Bunların çalışmasını yapmamız ve toplumun geleceğine dönük bunları kullanmamız lazım. Dünyanın normalleşmesiyle birlikte normalleşmeye başlayacağımız bir gerçektir.”

Panelin ikinci oturumunda konuşan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, dünyanın normalleşmediği sürece bizim de normalleşmeyeceğimizi söyledi.

Bilim insanlarının dünyanın 1-1 buçuk yıllık zamandan sonra normalleşeceğini söyleyen Gürcafer, “Biz de sosyo-ekonomik politikalarımızı dünyadaki normalleşme süreciyle birlikte talepler doğrultusunda planlayacağız” dedi.

Bu bir yıllık süre içerisinde yaşayabilmek için geçinebilmek için ülkemizi zor bir dönemin beklediğini kaydeden Gürcafer, bizi bir yıllık süre içerisinde bekleyen ciddi bir sürecin olduğunu ifade etti.

Bunu planlamamız gerektiğine dikkat çeken Gürcafer, yapısal bozukluklardan da kurtulacak şekilde yapılandırma gerektiğini söyledi.

“İNŞAAT SEKTÖRÜ KESİNLİKLE HAREKET ETTİRİLMELİ”

Arz talep dengesine dikkat edilmediğine vurgu yapan Gürcafer, bütün bunları bu bir yıllık süreyi planlarken doğru şekilde yapısal bozukluklardan da kurtularak planlanması gerektiğini dile getirdi.

İnşaat sektörünün de kesinlikle hareket ettirilmesi gereken sektörlerden olduğunu ifade eden Gürcafer, “Çünkü makro düzeyde değerlendirdiğimizde birçok sektörü besleyen bir sektördür. Dolayısıyla bu sektörü hareket ettirdiğinizde aşağıdaki sektörleri de hareket ettireceği için kısa süreli bir ekonomi oluşturabiliriz. Avrupalıların hem turizm hem emeklilik için tatil evi düşüncesiyle yine ülkemizin cazibe olacağını düşünüyoruz” dedi.

“Elimizde ilk verilere göre hesapladığımız yaklaşık 3- 3 buçuk milyar dolar bir stok vardır. Beklentim önümüzdeki dönemde özellikle İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin ülkeye dönüş fikrinin dönüştüğünü düşünüyorum. İlk defa orada yabancılık hissettiler. Birçoğu 10-20 yıl ömrüm kaldı gideyim kendi vatanımda yaşayım demeye başlamıştır. Yüzleşmemiz için ve yapısal bozukluklardan kurtulmamız için iyi bir fırsattır diye düşünüyorum” diyen Gürcafer, bu fırsatın da değerlendirilmesi gerektiğini ekledi.

GÜRKUT: "SAĞLIK SİSTEMİ HAZIR OLANA KADAR SOKAĞA ÇIKMIYORUZ"

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı , aşı bulunana kadar ya da sağlık sistemi, yoğun bir şekilde hasta kabul edebilecek bir düzeye gelene kadar sokağa çıkılmaması gerektiğini vurguladı.

Panelin birinci oturumunda, sağlık alanıyla ilgili bilgiler veren Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Başkanı Özlem Gürkut, önce süreci anlattı.

"Tam da 2019'un son günlerinde, Çin'de bir meslektaşımız, Dünya Sağlık Örgütü'ne bir pinomoni vakası bildirdi" diyerek sözlerine başlayan Gürkut, 7 Ocak günü bu virüsün, Koronavirüs ailesinden olduğunun tanımlandığını ve isminin Yeni Koronavirüs olarak belirlendiğini kaydetti.

Tüm dünyanın, bu 'hiç bilinmeyen' virüsü, aynı anda öğrenmeye başladığını ifade eden Gürkut, hastalığın, İtalya'yı hazırlıksız yakaladığını, bu nedenle ölüm oranlarının çok yükseğe çıktığını kaydetti.

KTTB olarak, topluma yönelik ilk 'Koronavirüs bilgilendirmesini' 24 Ocak'ta yaptıklarını, aynı süreçte, olası bir vakanın izolesi ve tedavisi için karantina merkezinin nasıl olması gerektiğini Sağlık Bakanlığı'na anlattıklarını belirten Gürkut, ülkedeki ilk vakanın Mağusa'daki Salamis otelde bir Alman vatandaşta tespit edildiğini anımsattı.

Bu süreçte bir bilim kurulu oluşturduklarını ve alınması gereken önlemlerle ilgili raporlar hazırladıklarını kaydeden Gürkut, bu raporu, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'na sunduklarını hatırlattı...

O gün, daha geniş tedbirler alınması adına baskı oluşturmak için toplantıyı kapının önünde beklediğini söyleyen Gürkut, "o toplantı sonrası, diğer ülkelere göre daha etkili önlemler almaya başladık" dedi.

Vaka sayısı arttıkça, önlemlerin çoğaldığını ifade eden Gürkut, sosyal mesafe ve sokağa çıkma yasaklarına dikkat çekerek, bu tediblere toplumun yüzde 90'ının uyması halinde, bir ülkenin temiz topluma 1 ayda dönebileceğini, yüzde 80'inin uyması halinde, temiz bir toplum için 3 ile 4 aya ihtiyaç duyulduğunu, bu rakamın yüzde 70'e inmesi halinde ise, sürenin belirsizleşeceğini ifade etti.

Gürkut, "bir miktar insanı sokakta görsek de toplum, büyük oranda bu önerilere uydu diye düşünüyorum" dedi.

Panelin sonuç odaklı ikinci oturumunda söz alan KTTB Başkanı Gürkut, "bu süreç ne zaman sona erecek" sorusuna "aslında ne olursa, ne zaman biteceğini biliyoruz" dedi.

Bütün dünyada olduğu gibi KKTC'de de hastalığı kontrol altında tutmaya çalıştıklarını ifade eden Gürkut, virüsün, sadece sağlık sistemini değil; tüm kesimleri ilgilendirdiğini ifade etti.

Sözlerine, "Bu olaya multi disipliner yaklaşmamız gerekiyor... Bu paneldeki gibi, ilgili tüm tarafların ele ele vereceği bir yönetim" diyerek devam eden Gürkut, bunun bir hastalık olduğunu ve Sağlık Bakanlığı'nın bir adım öne çıkarak tüm sektörlere rehberlik etmesi gerektiğini fakat bakanlığın çok da ön plana çıkmadığını kaydetti.

Salgına karşı alınan radikal önlemler sayesinde ülkenin Covid-19 ile mücadele konusunda bu noktaya geldiğini belirten Gürkut, sağlık sisteminin halen ayakta olduğuna dikkat çekti.

"Peki neden evde bekliyoruz" sorusunun yanıtını veren KTTB Başkanı, evden çıkmayarak, bulaşın artmasının engellendiğini ve sağlık sisteminin, daha fazla hastayı kaldırabilecek bir noktaya evrilmesinin çalışmalarının yapılabildiğini kaydetti.

Hastalığın halen net bir çözümünün bulunmadığını belirten Gürkut, "pandeminin ikinci evresindeyiz" diyerek, KKTC'deki toplumda bu salgının yaygın olmadığını, bu nedenle hastalığa karşı bağış kazanan kişi sayısının az olduğunu ifade etti.

Gürkut, "Yüzde 60 oranında bağışıklık kazandığımızda ya da aşı bulunduğunda sokağa çıkabiliriz" dedi.

Sağlık sisteminin daha çok insan tedavi etmeye hazır olması gerektiğini belirten Gürkut, toplumun bir bölümüne, rastgele tarama testi yapılması yönündeki tartışmalara da değinerek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Hastalık ülkemize geleli 1 ay oldu. Vaka sayımıza bakarak, 500 bin kişinin yüzde 60'ının, hiçbir şikayeti olmadan hastalığı geçirdiğini söyleyebilir miyiz? Bu rakamlara ulaştığını sanmıyorum. Sağlık sistemi hazır olana kadar sokağa çıkmıyoruz."

PROF. DR. AMCA: “EN BÜYÜK SORUN BELİRSİZLİK VE BİLGİ KARMAŞASI"

Panelin birinci oturumunda konuşmacılardan DAÜ Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Amca, yükseköğretim faaliyetlerinin özellikle 2020 Mart ayında oldukça olumsuz etkilendiğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Amca, Uluslararası üniversitelerin kalitesini değerlendiren QS tarafından Şubat 2020 ortasında başlayarak Nisan 2020 başına kadar 11 bin kişiden toplanan anketten söz ederek, öğrencilerin ilk etapta yüzde 30’u online eğitime sıcak bakarken nisan ayında yüzde 50 öğrencinin online eğitime sıcak baktığını söyledi.

ONLİNE EĞİTİME KAYMA YÜKSELİYOR

Amca, online eğitime kayma olduğunu belirterek, “2000 yılından bu yana online eğitime geçmek adına birçok çalışma yaptık. Fakat online eğitim için ciddi bir adım atılamamıştı. Covid-19 salgını ile birlikte online eğitime hızlı bir geçiş oldu” dedi.

Amca, “Kaliteli bir eğitim verme konusunda genel anlamda süreç başarılı gidiyor. Fakat kaliteli eğitim konusunda Covid-19 salgının ardından eğitim alanında işleri daha çok ciddiye almak gerekecektir. Şu an en önemli sorunlardan biri belirsizliğin doğurduğu endişedir. Veliler, öğrenciler ve toplum eğitim konusunda endişelidir. Bu süreçte en önemli şey iletişim kanallarını açık tutmak olacaktır. Eğitim ile bilgileri en hızlı ve doğru şekilde veliler ve öğrencilerle paylaşmak en doğru şey olacaktır” ifadelerine yer verdi.

Amca, “ikinci büyük sorun ise bilgi karmaşasıdır. Bilgi karmaşası de bu sürece zarar veriyor. En büyük sorun ortadaki bu belirsizliğin üniversitelerin geleceğine nasıl etki edeceğidir. Uluslararası öğrencilerin geri gelip gelmemesi konusunda soru işaretleri var. Salgın süresi arttıkça belirsizlikte artacak” İfadelerini kullandı.

Birçok anket ve araştırmayı yakından takip ettiklerine vurgu yapan Prof. Dr. Amca,  bazı öğrencilerin online eğitime sıcak baktığını, bir kısmının uygun bulmadığını, bir diğer kısmının ise eğitime ara vermeyi veya bir dönem ertelemeyi düşündüğünü söyledi.

EN GEÇ EKİMDE AÇILMA YAŞANMAZSA BİZİ BÜYÜK ZORLUKLAR BEKLEYECEKTİR

Panelin ikinci oturumunda konuşan DAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Amca, bu süreçte telekonferansın artan öneminden bahsederek birçok kanalın bu dönemte tıkandığını ve elimizde bulunan tek kanalın çevrimiçi alan olduğunu kaydetti.

"Bu süreç elbet bir gün sona erecektir. Sürecin sonunda belki de yeni bir sisteme uyanacağız" sözlerine yer veren Amca, "Bu süreç elbet bir gün sona erecektir. Sürecin sonunda belki de yeni bir sisteme uyanacağız. Dünya genelinde hangi ülkeye bakarsanız bakın mutlaka Çinli öğrenci vardır. Çin kendisi de birçok öğrenci çeken sisteme sahip, fakat bu salgın Çin’den öğrenci gelmesine de Çin’e öğrenci gönderilmesine de ülkelerin bakış açısını değiştirmeye başladı" şeklinde konuştu.

Amca konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çin’de olan sorun ise tüm dünyayı etkiledi. Şimdi Çin’de gerileme yaşanacak. Çin’e öğrenci gönderen birçok büyük acente endişeli olduğunu belirtti. 5 milyon şirketle doğrudan tedarikçisi olan Çin büyük bir sorun yaşıyor. Bu sorun tüm dünyayı etkileyecektik.

Dünyadaki ve ülkemizdeki tüm gelişmeleri en ince ayrıntısına kadar inceleyip takip ediyoruz.

Eğer eylül ekim gibi açılma yapılabilirse yükseköğrenimde çok büyük yaralar almadan yolumuza devam etme fırsatı bulabiliriz. Ama en geç ekimde açılma yaşanmazsa bizi büyük zorluklar bekleyecektir.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.