İÇ HABERLER
okuma süresi: 21 dak.

Restorasyon çalışmaları tamamlanan Barbarlık Müzesi törenle yeniden açıldı

Restorasyon çalışmaları tamamlanan Barbarlık Müzesi törenle yeniden açıldı

Kıbrıs'ta Aralık 1963'teki Kanlı Noel olaylarında tarihe Kumsal Katliamı olarak geçen saldırıda şehit düşenlerin anısına yapılan Barbarlık Müzesi, restore edilerek yeniden ziyarete açıldı.

Yayın Tarihi: 17/08/22 12:27
Güncelleme Tarihi: 17/08/22 14:48
okuma süresi: 21 dak.
Restorasyon çalışmaları tamamlanan Barbarlık Müzesi törenle yeniden açıldı

“Barbarlık Müzesi Restorasyonu, Çevre Düzenlemesi ve Teşhir Tanzim Projesi” törenle açıldı.

Müzenin restorasyon çalışmaları, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yapıldı.

Törene Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Başbakan Ünal Üstel, TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, KTBK Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, GKK Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra bazı bakanlar, askeri erkan ve İlhan ailesi katıldı.

21 Aralık 1963 tarihinde Akritas planını hayata geçirmeyi amaçlayan Rumların Türklere karşı başlattığı ve tarihe Kanlı Noel adıyla geçen saldırılarda adanın her tarafında çok sayıda şehit verilmiş, EOKA milisleri 23-24 Aralık’ta ise Kumsal Mahallesi’ni hedef almıştı. Eski adı İrfan Bey Sokak olan Mürüvvet İlhan Sokak’taki ‘2’ numaralı evde yaşananlar belki de en acımasız saldırı olarak akıllara kazındı.

Tarihe “Kumsal Katliamı” olarak geçen saldırıda, Binbaşı Dr. Nihat İlhan alayında görevdeyken, evde bulunan eşi Mürüvvet İlhan ile üç oğlu, 6 aylık Hakan, 4 yaşındaki Kutsi ve 6 yaşındaki Murat küvetin içinde şehit edilmişlerdi. Kurşun yağmuru sırasında evde bulunan Feride Hasan Gudum da şehit olmuştu. Ev, 1 Ocak 1966 tarihinde Barbarlık Müzesi olarak ziyarete açılmıştı.

TATAR

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk gitmek istediği yerin Elazığ olduğunu, çünkü kendisinin küçük yaşlardan itibaren İlhan ailesinin yaşadıklarının üzüntüsünü yüreğinde yaşadığını anlattı.

İlhan ailesinin yaşadığı zulmü, kendi adına, halkı adına hissettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Binbaşı İlhan’a olay anlatıldığında “Vatan Sağolsun” dediğini, eşini ve üç çocuğunu kaybetmiş bir kişinin bunu söylemesinin her şeye bedel olduğunu söyledi.  

Binbaşı İlhan’ı rahmetle andığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Elazığ’ı ziyareti esnasında KKTC’den toprak götürdüklerini, şehitlere dualarını ettiklerini kaydetti.

Binbaşı İlhan ve ailesinin her zaman yüreklerinde olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, tüm yaşanan olaylar, acılar ardından KKTC devletinin kurulduğunu söyledi.

“Şimdi Doğu Akdeniz’de değişen konjonktür ve gelişmelere bağlı olarak gerçekten önemli bir Türk devletine sahibiz. İşte bu şehitlerimizden dolayıdır” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, geçen hafta Abdülhamid Han gemisine refakat eden gemilere Murat İlhan, Kutsi İlhan ve  Hakan İlhan isimlerinin verilmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bundan daha büyük bir şeref, bundan daha büyük bir vefa olamaz. Türkiye Cumhuriyetini, başta TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Eroğan’ı ve emeği geçen herkesi bu örnek davranıştan dolayı tebrik ediyorum” dedi.   

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Doğu Akdeniz’de, mavi vatanda, o denizin sularında o isimler bizleri temsil etmektedirler. O isimler Kıbrıs Türk halkının haklı davasını temsil emektedirler.  O isimler bizi dünya nezdinde yüceltmektedir. Çünkü bu büyük Türk devletinin davasıdır, ulusal bir davadır. 20 Temmuz 1974 sabahı Mehmetçiğin adaya ayak basmasıyla yeni bir dönemin başlamış, KKTC’nin sınırlarının belirlenmesiyle bambaşka bir döneme geçilmiştir”

24 Aralık 1963 gecesinden 1974’te Mehmetçik ve mücahitlerin buluşmasıyla artık Doğu Akdeniz’in yeniden şekillendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Akdeniz’de Türk Yunan dengesinin yeniden tesis edildiğini vurguladı.  

Kıbrıs Türk halkının bunları başarırken çok bedeller ödediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rumların ne bebek, ne çocuk, ne kadın, ne de yaşlı demeden katliam yaptığını, yaşananları hiçbir zaman unutmadıklarını, unutmayacaklarını söyledi.

Kendilerine gelen bilgilere göre, Binbaşı İlhan'ın eşi ve çocuklarının katledilmesinden Tasos Papadopulos ve onun emrindeki EOKA çetecilerin sorumlu olduğunun bilindiğini kaydeden TAtar, bu katliamların BM’nin ve dünya devletlerinin gözü önünde yapıldığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Tatar, bu cinayetleri işleyenlerin yargıya taşınmamasını eleştirerek, bunların “tarihe yargıya taşınmayan katliamlar” olarak geçtiğini söyledi.

Yüreklerinde bu acıyı her zaman taşıdıklarını ve taşımaya devam edeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İlhan ailesinin kendisinin kardeşi olduğunu ve kendilerini burada görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, “KKTC, en az bizim kadar sizin de vatanınızdır.  Binbaşı İlhan, eşi ve çocuklarını rahmetle anıyorum” dedi.    

TÖRE

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre de törende yaptığı konuşmada,  Kıbrıs Türk halkının 1878’den 1974’e kadar tam 96 yıl bu topraklarda öksüz, aç, yetim ve çaresiz kaldığını, şehitler verdiğini ve göçler yaşadığını ama yılmadığını vurguladı.

Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin bir gün gelecek umuduyla mücadelesini yılmadan sürdürdüğünü anlatan Töre, Kıbrıslı Türklerin 1955 yıllardan itibaren yaşadığı olaylara değindi.

Kıbrıslı Türklerin bu topraklarda 1571’den başlayarak şehitler verdiğine işaret eden Töre, adaya önce Osmanlı’nın Akıncı denilen askerlerinin geldiğini, daha sonra mukavemetçiler, volkancılar ve 9 Eylülcülerin geldiğini, Kıbrıslı Türklerin İngiliz sömürgesine karşı daha sonra da, EOKA’nın saldırılarına karşı direnmeye başladığını hatırlattı.  

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması sürecini de anımsatan Töre, Rumların Kıbrıs’ı Girit adası yapmak, Yunanistan’a bağlamak için mücadele ettiklerini, bu ideallerinden hiçbir zaman vazgeçmediklerini kaydetti.

Töre, Kıbrıslı Türklerin Türk milletine her zaman güvendiğini, inançlarını hiç kaybetmediklerini vurguladı.

Zorlu Töre, 24 Aralık gecesinde Binbaşı İlhan’ın eşi, çocukları ve ev sahiplerinin barbarca katledilmesi olayını anımsatarak, yaşananların bir soykırım olduğunu ve bunun unutulmaması gerektiğini belirtti. 

Bu barbarlığın esasının soykırıma dayandığını, Atlılar, Muratağa, Sandallar, Taşkent ve Aleminyo’da yaşananların da soykırım olduğunu, bunu dünyaya anlatmak, gelecek nesillere bunu öğretmek gerektiği ifade eden Töre, Rum -Yunan ikilisinin hedefinin değişmediğini, büyük Yunanistan hayalinin, Helenizm kavgalarının devam ettiğini söyledi.

Töre, “Aziz şehitlere rahmet dilerken, KKTC’ye, Anavatan Türkiye’ye dört elle sarılmaya devam edeceğiz. Bugünlere canı cana, kanı kana katarak geldik. Mehmetçikle mücahit birlikte can verdi. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar can verdi” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin KKTC’yi tanımadığını, Türk askerinin adadan çekilmesini istediğini anımsatan Töre, ulusal direniş ve varoluş kavgasının devam ettiğini söyledi, aziz şehitleri rahmetle anarak emeği hizmeti geçen herkese teşekkür etti.   

ÜSTEL

Başbakan Ünal Üstel de konuşmasında, bugünün önemine değinerek, bugün Kıbrıs Türk halkının nereden nereye geldiğinin önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.

KKTC’nin kurulmasının ve Kıbrıs Türk halkının bugünlerine gelebilmesinin Anavatan Türkiye’yle mümkün olduğuna işaret eden Başbakan Üstel, Kıbrıslı Türklerin her zaman yanında olan, yardımına koşan Anavatan Türkiye’ye teşekkür etti.

Kıbrıslı Türklerin 1955’lerden başlayan mücadelesine değinen Başbakan Üstel, Anavatan Türkiye’nin her zaman Kıbrıslı Türklerin mücadelesinde yanı başında olduğunu kaydetti.

Türk Alayında görev yapan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunun yaşadığı trajediye değinen Başbakan Üstel, KKTC kurulana kadar verilen şehitlerin, yaşanan acıların  unutulmayacağını, unutturulmayacağını vurguladı.

Kanlı Noel olaylarına da değinen Başbakan Üstel, Binbaşı Nihat İlhan’ın masum eşi ve üç çocuğunun barbar Rumlar tarafından katledilmesinin tüm dünyaya hatırlatılması, gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

Kıbrıslı Türklerin yaşadığı sancılı günlerin 1974 Mutlu Barış Harekatı’na kadar devam ettiğini belirten Başbakan Üstel, Anavatan Türkiye’nin gerçekleştirdiği 1974 Mutlu Barış Harekatı ile bugün Kıbrıslı Türklerin özgürce yaşayabildiğini ve Kıbrıs Türk halkının liderleri sayesinde KKTC’nin kurulduğunu söyledi.

Kıbrıslı Türklerin o günleri yeniden yaşamak istemediğini, aynı acıları yeniden çekmek istemediklerini vurgulayan Başbakan Ünal Üstel, iki egemen devleti bu sebeple savunduklarını ve savunmaya da devam edeceklerini vurguladı.

Bugünlere gelene kadar verilen tüm şehitleri, saygı ve minnetle anan Başbakan Üstel, Barbarlık Müzesi’nin restore edilerek hizmete açılması için katkı koyan herkese teşekkür etti.

ATAOĞLU

Başbakan Yardımcısı Ataoğlu törende yaptığı konuşmada, “Bugün hayatını Kıbrıs davasına adamış İlhan ailesinin hiç hak etmedikleri bir şekilde şehit düşürülmelerinin 59’uncu yılı” diyerek, Kıbrıs Türk halkının, geride kalan 59 yıl boyunca, yaşanan zulmü unutmadığını vurguladı.

Ataoğlu, 1963-1974 yılları arasında 11 yıl boyunca Rum ve Yunan zulmünün acı gerçeklerinden biri olan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve 3 masum çocuğunun şehit edilmesinin, Kıbrıs Türk halkının haklı davasının bir örneği olduğunu kaydetti.

“TARİHE SOYKIRIM BELGESİ OLARAK GEÇEN AKRİTAS PLANI’NIN BİR PARÇASI”

59 yıl önce 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan gece gerçekleşen Rum saldırılarında kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmadan silahsız insanların katledilmesinin kabul edilemez olduğunun altını çizen Fikri Ataoğlu, bu saldırının, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla hazırlanan ve tarihe bir soykırım belgesi olarak geçen Akritas Planı’nın bir parçası olduğunu ifade etti.

Ataoğlu, 1959 Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla bir ortaklık devleti olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasından çok kısa bir süre sonra Rum - Yunan saldırılarının baş gösterdiğini ve 21 Aralık 1963’te saldırıların başladığını anlattı.

Türk Alayı'nda görev yapan Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın yaptığı bir konuşmaya işaret eden Başbakan Yardımcısı Ataoğlu, İlhan’ın, “Biz aile olarak 4 şehit verdik, ama Kıbrıs Türk halkı yüzlerce şehit verdi. Vatan sağ olsun” dediğini ve bir kez daha vatanseverliğini ortaya koyan bir duruş sergilediğini vurguladı. Nihat İlhan’ın mekânının cennet olmasını dileyen Ataoğlu, bugün onun adına oğlu Profesör Dr. Mustafa Necmi İlhan’ın aralarında olduğunu belirtti.

Ataoğlu, o günlerin bir daha yaşanmaması, geçmişin unutulmaması ve gelecek nesillere aktarılması için bugün Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı TİKA’nın restorasyonunu tamamladığı Barbarlık Müzesi’nin açılışını geçekleştirdiklerini ifade etti.

"MÜZE SON TEKNOLOJİ ALTYAPIYLA DONATILDI"

Başbakan Yardımcısı Ataoğlu, Barbarlık Müzesi’nin çağa uygun son teknoloji alt yapısıyla donatıldığını, yapılan teknik donanımla o günlerde yaşanan olayların bire bir anlatıldığını kaydetti.

Ülkede bulunan değerlere kendileriyle birlikte sahip çıkan TC Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’a ve Kıbrıs Türk halkının her zaman yanında olan TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a şükranlarını sunan Ataoğlu, Kıbrıs Türk halkı için canını feda eden şehitleri saygıyla anarak, gazilere sağlık diledi.

ERSOY

Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da, insanlık tarihinin en acımasız katliamlarından biri olan “Kanlı Noel Katliamı” şehitlerini ve tüm şehitleri anarak, konuşmasına başladı.

Bu olay üzerine konuşmanın hiç kolay olmadığını ifade eden Ersoy, “Üzerinden 59 yıl geçmiş olmasına rağmen bu katliamın acısını yüreğimizde hissediyoruz. Ve bu öyle büyük bir acı ki yaşamımız boyunca bir an dahi unutabileceğimize ihtimal vermiyorum” diye konuştu.

Ersoy, Rum çetelerin, bir sağlık görevlisi olarak tek derdi insanları yaşatmak olan Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda görev yapan doktor Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve üç çocuğunu gözlerini kırpmadan, vahşice katletmelerini unutmayacaklarını kaydetti.

1963 yılında gerçekleşen bu acımasız olayı her zaman, her şartta ve her platformda tüm dünyaya anlatmaya devam edeceklerini belirten Ersoy, “Kadınların, çocukların, yaşlıların, Rum terör örgütleri tarafından nasıl elleri bağlanarak, katledilip, toplu mezarlara gömüldüğünü, çocukların vurulduğunu, en barbar saldırılara maruz kaldığını herkese anlatacağız” dedi.

“KIBRIS DAVASI MİLLİ BİR DAVADIR”

Bunun şehitlere, tarihe karşı en büyük sorumluluklardan biri olduğunu dile getiren Mehmet Nuri Ersoy, şöyle devam etti:

“Kıbrıs davası bizim kalbimizde, vicdanımızda, tarihimizde çok büyük bir yeri olan milli bir davadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, bu dava; tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, mücadelesiyle büyük, 1974’te yazdığı kahramanlık destanıyla büyük bir milletin davasıdır.”

Kıbrıs Türkü’nün huzuru, güvenliği ve dünyadaki konumu için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceklerinin altını çizen Ersoy, şunları kaydetti:

“Rumlar, büyük bir hukuksuzluğa imza atarak evlatlarımızı hedef aldılar. Ancak devletimizin çok büyük olduğunu ve bu yaşananları hem unutmayıp hem de unutturmayacağını düşünemediler. Şükürler olsun ki, milletimiz öyle bir millettir ki ne tek bir şehidini unutur ne de tek bir karış toprağına göz diktirir.”

“Bu millet ne Fatih'i unutur, ne Mustafa Kemal’i unutur ne de Murat İlhan, Kutsi İlhan, Hakan İlhan’ı unutur” diyen TC Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, bu isimlerin unutulmadığını, tüm dünyanın gördüğünü ve herkesin bu isimleri öğrendiğini belirtti.

Ersoy, Abdülhamid Han sondaj gemisine eşlik eden üç gemiye "Murat, Kutsi ve Hakan" adlarının verilmesine atıfta bulunarak Murat İlhan, Kutsi İlhan ve Hakan İlhan’ın adlarının sadece Kıbrıs’ta değil, Türk milletinin yüreğinde, Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan sınırlarında dolaştığını ifade etti.

90’lı yıllarda Saraybosna’da on binlerce Boşnak’ın soykırıma uğradığına değinen Ersoy, yaşananların ardından Aliya İzzetbegoviç’in, “Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır” şeklindeki uyarısına dikkat çekti.

Mehmet Nuri Ersoy, bu açıdan Barbarlık Müzesi’nin kurulmasının, yaşananların unutulmaması ve dünya kamuoyuna anlatılması açısından önemli bir adım olduğunu söyledi.

“MODERN VE GELENEKSEL MÜZECİLİK BİRLEŞTİRİLDİ”

TİKA aracılığıyla geçen yıl başlatılan müzenin restorasyonunun, elektrik, mekanik, teşhir tanzim ve çevre düzenlemesi işleri yapılarak, modern ve geleneksel müzecilik birleştirilerek, aslına uygun bir şekilde tamamlandığını belirten Ersoy, çağdaş müzecilik anlayışı çerçevesinde, yaşananların eksiksiz bir şekilde anlaşılması adına dijital imkanların geliştirildiğini ifade etti.

Ersoy, hafıza havuzunda, arşivlerden Kıbrıs’ta şehit olan ve kayıp listesinde bulunan vatandaşlara ilişkin bilgi ve görsel dokümanların temin edildiğini, yaşam öyküleri, fotoğraf ya da resmi belgeler, nerede şehit edildikleri ve tarihi gibi bilgilerin sağlandığını ve işlendiğini anlattı.

“TÜRK TARİHİ AYNI ZAMANDA BİR BAĞIMSIZLIK TARİHİDİR”

“Türk tarihi aynı zamanda bir bağımsızlık tarihidir” vurgusu yapan TC Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Anadolu topraklarında büyük bedeller ödediklerini, çok zor bir dönemde yeni bir cumhuriyet inşa ettiklerini ifade ederek, “Bağımsızlığı karakterimiz bildik” dedi.

Kıbrıs Türkü’nün yanında olarak, KKTC ile olan dayanışmayı en üst seviyede sürdüreceklerini vurgulayan Mehmet Nuri Ersoy, “Bu konudaki azmimizi bir an olsun kaybetmeden devam ettirmek milletçe boynumuzun borcudur” diye konuştu.

TİKA Lefkoşa Program Koordinasyon Ofisi’nin açılmasının çalışmalarına büyük katkı sağladığını kaydeden Ersoy, turizmin geliştirilmesi, istihdamın arttırılması, ekonominin güçlendirilmesi ile kültürel ve sanatsal iş birliğine dönük birçok çalışmayı da birlikte hayata geçirmeye devam edeceklerini söyledi.

KAYALAR

TİKA Başkanı Serkan Kayalar da konuşmasında, yakın tarihin en acı hadiselerinden olan Kanlı Noel Katliamında ve Kıbrıs Türk halkının haklı davasında yaşamını yitiren şehitleri andı.

Hiçbir ideojiyle, inançla, akılla açıklanamayacak bu katliamı yapanların insanlık vicdanında mahkum olduğunu vurgulayan Kayalar, İlhan ailesinin yaşadığı evin Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinde sembol haline geldiğini söyledi. Kayalar, dinmeyen acının hafızalarda ve gönüllerde hala diri tutulduğunu ifade etti.

TİKA olarak 62’nci Program Koordinasyon Ofisi’ni 2019 yılında Lefkoşa’da açtıklarını hatırlatan Serkan Kayalar, o günden bugüne birçok alanda 100’e yakın proje gerçekleştirdiklerini belirtti.

Sürdürebilir kalkınma projelerinin yanı sıra kültürel projelere de ağırlık verdiklerini dile getiren Kayalar, ilk olarak TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayelerinde merhum Alparslan Türkeş’in doğduğu evin restorasyonunu tamamladıklarını ve müze haline getirdiklerini kaydetti.

Barbarlık Müzesi’nin KKTC’deki ikinci müze projeleri olduğunu dile getiren Kayalar, müzenin restorasyonunu TC Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’un talimatlarıyla hızlıca hayata geçirdiklerini belirtti.

Çağdaş ve dijital müzecilik anlayışıyla binanın geçmişine ait tüm izleri koruma altına aldıklarını ifade eden TİKA Başkanı Kayalar, onur duydukları projenin hayata geçirilmesinde katkı koyanlara teşekkür etti.

Kayalar son olarak, tarihi acıya tanıklık eden Barbarlık Müzesi’nin hayırlı olmasını ve Kıbrıs Türklerinin haklı davasını gelecek nesillere ve tüm insanlığa aktarmasını temenni etti.

İLHAN

Nihat İlhan’ın oğlu Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan ise “Bugün Kıbrıs Türklerinin varlık mücadelesinde sembol olmuş bir ailenin evindeyiz. 24 Aralık 1963 gecesinde Kanlı Noel’de sadece Türk oldukları için alçakça şehit edilen üç küçük evlat Murat, Kutsi, Hakan ve anneleri Mürüvvet Hanım’ın evindeyiz” diyerek, konuşmasına başladı.

59 yıl önce Kıbrıs’ta Türk varlığını yok etmek için EOKA’cı katiller tarafından yapılan saldırılarda 360’tan fazla Türk’ün şehit olduğunu, on binlerce Türk’ün yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldığını anlatan İlhan, şöyle devam etti:

“Bir asker, bir hekim, her şeyden öte bir insan olan babam Nihat İlhan’ın tüm ailesi, yaşama sevinci yok edilmiştir. Bütün acılara rağmen ‘vatan sağ olsun’ diyen bir babanın evlatları olmak ise bizler için en büyük şereftir.”

“Devletimizin büyüktür hem de çok büyük” vurgusu yapan Mustafa Necmi İlhan, geçen hafta TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından göreve uğurlanan Abdülhamid Han sondaj gemisine eşlik eden üç gemiye Murat, Kutsi ve Hakan İlhan’ın isimlerinin verildiğine dikkat çekti. İlhan, “Üç küçük şehidin Mavi Vatan’da bugün görevde olması çok anlamlıdır” dedi.

Özellikle genç nesillerin Barbarlık Müzesi’ni ziyaret etmesi temennisini dile getiren İlhan, böylelikle tarihin hatırlanacağını ve Kıbrıs Türkü’nün kahraman mücadelesine tanık olunacağını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın geçen sene Elazığ’a giderek, kendilerini ziyaret ettiğini dile getiren Mustafa Necmi İlhan, Tatar’ın, şehitler ve babasının kabirlerine Kıbrıs toprağı getirdiğini belirterek, minnettar olduğunu ifade etti.

Şehitleri rahmetle anan, gazilere uzun ömürler dileyen Mustafa Necmi İlhan, bir daha bu acıların yaşanmaması için TC ile KKTC’nin mücadelesinin başarılı olacağına inanç belirtti.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.