İÇ HABERLER
okuma süresi: 7 dak.

Sibel Siber'in konuşması, Güneri Cıvaoğlu'nun köşesine taşındı

Sibel Siber'in konuşması, Güneri Cıvaoğlu'nun köşesine taşındı

Milliyet yazarı Güneri Cıvaoğlu, bugünkü yazısında katıldığı bir toplantıda Kıbrıslı Türklerle ilgili konuşan Milletvekili Sibel Siber'in konuşmasının tamamını yayınladı. Cıvaoğlu, söz konusu yazı ile konunun sıradan olmadığını belirtti.

Yayın Tarihi: 27/07/11 09:54
okuma süresi: 7 dak.
Sibel Siber'in konuşması, Güneri Cıvaoğlu'nun köşesine taşındı
A- A A+

Kıbrıs Türkü'nün Müslümanlığı, kimliği ve Türklüğü sorgulanıyor mu?

KKTC toplumunda böyle bir algılamayı yazmıştım.

Eko-politik tarafından düzenlenen toplantıda diğer katılımcıların yanı sıra KKTC Milletvekili Dr. Sibel Siber'in de konuşmasının bazı bölümlerine yer vermiştim.

Yanlış anlamalara neden olabileceğini düşünerek, konuşmasının bütününü göndermiş.

Yayımlıyorum.

Böylece konunun sıradan olmadığının ve öneminin de daha iyi anlaşılacağı görüşündeyim.

Sibel Siber'in kendi özel durumuyla ilgili satırların dışında, genel yaklaşımını ortaya koyan konuşmasının tamamı şöyle:

SİBEL SİBER: (1. OTURUM)

Kıbrıs'ta 500 yılda, çeşitli etkileşimlerin etkisiyle oluşmuş bir Kıbrıs Türk kimliği var. Genel anlamda karakterinde uysallık var, hoşgörü var, kavgacı değil, itaatkâr değil, adalı olmanın özellikleri var. Kendine özgü yemeği, oyunları, kısacası kendine özgü bir kültürü var.
Şu anda adada yaşayanlarda, "Kıbrıs Türk kültürü yok oluyor" düşüncesi var. Sanki, "Birileri Kıbrıs Türk kültürüyle oynamak ve onu homojenleştirmek istiyor" diye bir algılama oluştu. Şu anda sağcısında, solcusunda, herkeste acaba "Kültürümüz yok mu oluyor "düşüncesi var. Şu sıkıntı sık sık dile getiriliyor: "Biz yıllarca kendi kimliğimizle Rumlara karşı mücadele ettik, asimile olmadık ama acaba şimdi kaybolup gidiyor muyuz?" Toplum bu psikolojide.

Bu algının oluşmasında mikrofona yakın olanların, bazı siyasilerin zaman zaman verdiği demeçler önemli rol oynuyor.
Kıbrıslı Türkler kimliklerinin sorgulanmasından rahatsızlık duyuyorlar ve "Acaba ne kadar Türk, ne kadar Müslüman" anlamına gelen birtakım sorgulamalar, onlarda hassasiyet yaratıyor. Örneğin Annan Planı döneminde, kendilerinin "Türkoğlu Türk" olduğunu iddia edenler ve "Kıbrıslı Türklerle ilgili şüpheleri olduğunu" söyleyenler oldu. "Kıbrıs'ı satacak mısınız?" şeklinde sorulara muhatap oldu Kıbrıslı Türkler, çözüme evet dedikleri için. Kısacası kimliğinin ve güvenilirliğinin zaman zaman sorgulandığı algısı oluştu.

İMAN VE CAMİLER

ŞİMDİ de yeni bir algılama var. "Algılama" diyorum çünkü "böyle bir şey kesin vardır" diyecek durumda değilim, ama toplumun içindeyim ve oluşan algının bu yönde olduğunu görüyorum. Kıbrıslı Türkler şimdi de "Müslümanlıklarının sorgulandıkları" düşüncesindeler. Son zamanlarda "Maneviyatları eksiktir" yönünde verilen demeçler, "dini anketler, bu anketlerden çıkan sonuçların yayımlanması" ve "artan cami sayısı" bu algıyı güçlendiriyor.

"Sayısal ve ekonomik üstünlüğü olanın, diğerini tamamen kendine benzetmeye çalışması, yani bir kültürün yok edilerek homojenleştirmesi" şeklinde bir algılama ve bunun yarattığı bir endişe hâkim.

SUÇLULARA GELGEÇ HANI

BİZİM 74 sonrası buraya yerleşen vatandaşlarımızla aramızda hiçbir sorun yoktur. "Tam bir entegrasyon oluştuğuna" inanıyorum, ama buraya entegre olmamış, tarihini, kültürünü bilmeyen, burayla ilgili aidiyet duygusu olmayan kimselere vatandaşlık verilmesi Kıbrıslı Türklerde rahatsızlık yaratmaktadır ve üzmektedir.

Son yıllarda artan şiddet olayları da toplumu çok rahatsız ediyor. Gümrük kapılarında buraya giriş yapacak kişilere, ziyaretlerinin amaçları, nerede konaklayacakları ve ne kadar paraları olduğuna dair hiçbir soru sorulmuyor. Dolayısıyla şiddete ve suça eğilimli insanlar adaya geliyor ve suç işliyorlar.

HAPİSHANE BİLE YOKTU

BURADA Türkiye'den gelenlere Türkiyeli dendiği için, bu suçları işleyenlere "Türkiyeliler" diye niteleme yapılıyor. Böyle olunca da hem Türkiye'de yaşayan insanlarımızla Kıbrıslı Türkler arasında hem de buraya yerleşmiş, yaşam kurmuş, buraya entegre olmuş Türkiye kökenli vatandaşlarımız arasında bir yanlış algılama ve hassas bir durum ortaya çıkıyor. Bu duruma en fazla hassasiyet gösterenler ve üzülenler ise 74 sonrası bu adaya yerleşmiş olan Türkiye kökenli vatandaşlarımızdır.

Bu şiddet (cinayet, hırsızlık, ırza geçme) olaylarının oluşmaması için gümrük kapılarında sıkı önlemler alınması gerekiyor. 1974 öncesi hapishanesi bile olmayan bir toplum, maalesef şimdi şiddetin üst düzeyde yaşandığı bir ülkeye dönüştü ve bu duruma bu adada yaşayanlar tepkili.

Ne Türkiye'ye ne de Kuzey Kıbrıs'a fayda sağlayan, aksine ilişkileri geren bu durum maalesef düzeltilmiyor ve düzeltilmesi için siyasi bir irade ortaya konmuyor. Bu sorunların üzerine gidilmezse, köküne inilmezse, sorun ciddi boyutlara ulaşabilir. Herkesin bu konuda duyarlı olması ve çözümler üretmesi gerekiyor.

Uzun zamandır sorguluyorum; iki ülke aleyhine olan bu duruma, yani ülkeye suç potansiyeli yüksek insanların girmesine çanak tutan veya önlem almayanlar kimlerdir diye sorguluyorum; ama maalesef henüz yanıtını bulamadım.

SİBEL SİBER: (2. OTURUM)

Siyasete yeni atılanlar için eğer bir geniş çevreniz yoksa ve bir siyasi partinin içinde değilseniz milletvekili seçilmeniz hiç kolay değil.

74 sonrası Kıbrıs'a yerleşmiş Kıbrıslı Türklerde şu an çok iyi eğitimli bir yeni nesil yetişiyor ve ben her kurumda yerlerini alacaklarına eminim. İşe alımlarda ayrımcılık var mı? Var; ama Türkiye'den gelen ya da Kıbrıslı ayrımcılığı değil bu. Siyasetin yarattığı ayrımcılık. Örneğin çok iyi bir akademik kariyerim olduğu halde ben de Devlet Hastanesi'ne alınmamıştım ve halen özel çalışıyorum. Ama buna çare olarak, etnik kökene dayalı bir siyasi parti oluşumuna gidilmesi yanlıştır. Entegrasyonu tartıştığımız ve gelecek güzelliklere ancak kaynaşarak ulaşabileceğimizi tartıştığımız bugünlerde böyle yapılanmalara gidilmesini olumlu karşılamıyorum.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.