DÜNYA
okuma süresi: 7 dak.

Savaş içinde savaş: Kriz ve çatışma bölgelerinde Covid-19 ile mücadele

Savaş içinde savaş: Kriz ve çatışma bölgelerinde Covid-19 ile mücadele

Gazze, Suriye ve Yemen gibi bölgeler koronavirüsün neden olduğu beklenmedik ekonomik küçülme nedeniyle insani yardım ve sağlık hizmetleri konusunda yeni bir krizin eşiğinde...

Yayın Tarihi: 06/04/20 12:25
okuma süresi: 7 dak.
Savaş içinde savaş: Kriz ve çatışma bölgelerinde Covid-19 ile mücadele

Çin’in Vuhan kentinden hızla dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs (Covid-19), dünya genelinde 1 milyon kişiyi enfekte ederken yaklaşık 70 bin kişi hayatını kaybetti.

Çokuluslu şirketler ve hükümetler virüs salgını karşısında beklenmedik siyasi ve ekonomik bir kriz yaşıyor.

Gelişmiş ülkelerin yaşadığı virüs salgını tıbbi imkan ve kapasite yetersizliğini pek çok ülkede tartışma konusu haline getirirken Gazze, Suriye, Yemen ve Libya gibi kriz ve çatışma bölgelerindeki sağlık ve yaşam koşullarının ortaya çıkaracağı risk göz ardı ediliyor.

Suriye ve Libya gibi göç veren ve sosyal etkileşim alanları ile sağlık-yaşam koşulları savaşlar nedeniyle kısıtlanmış bölgelerde yaşanması muhtemel Covid-19 vakaları kaydedilmesine rağmen çatışmalar tam olarak sonlandırılmış değil.

Ekonomisi İsrail’e bağlı işgal altındaki Filistin ile abluka ve ambargo altındaki Gazze’de her geçen gün artan vakaların tedavi edilmesi için gereken sağlık altyapısı ise vakaların birkaç bine ulaşması halinde tahminen hastaların ancak yüzde 25’ine gerekli desteği sağlayabilecek durumda.

Tıbbi tesisler ve sağlık çalışanları Suriye’de savaştan en çok etkilenen meslek gruplarının başında geliyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, Suriye’deki sağlık çalışanlarının yüzde 70’i savaş nedeniyle ülkeyi terk etmiş durumda.

Suriye genelindeki 11 devlet hastanesinin sadece 58’i aktif durumda. Savaşın başından bu yana sağlık tesislerine 536’sı Şam rejimi ve Rusya tarafından gerçekleştirilen toplam 595 saldırı yapıldı. 350 sağlık tesis bombalandı, 923 sağlık çalışanı öldürüldü.

Savaşın ve insani yardımların BM’de Rusya ve Çin tarafından veto edilmesi nedeniyle Suriye’de sağlık kapasitesi her geçen gün kötüye gidiyor.

Çatışma bölgeleri arasında ise en büyük risk İran, Irak ve Lübnan’dan ülkeye giren terörist gruplar nedeniyle Suriye’de. 

SURİYE: SORUNLAR VE RİSKLER YUMAĞI

Suriye’nin kuzeybatısında Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde UNICEF verilerine göre 2,8 milyonu insani yardıma muhtaç toplam 4 milyon kişi yaşıyor. Bu nüfusun yaklaşık 800 bini ise çocuklardan oluşuyor.

OCHA verilerine göre Rusya ve Esed’in saldırı dalgasının ardından son üç ay 360 binin üzerinde kişi İdlib’in Türkiye sınırındaki bölgesine göç etti. Daha önceki göçlerle bu sayı 1 milyona ulaşıyor.

Suriye muhalefetini temsil eden geçici hükümetin Sağlık Bakanı Dr. Meram El Şeyh, bu yoğun göç dalgasını paylaşan İdlib, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyon bölgelerinin toplamında 65 hastanede, 3 bin 65 genel yatak ve 201 yoğun bakım ünitesi (YBÜ) kapasitesine sahip olduklarını ifade etti.

 

İdlib, FKH ve ZDH bölgelerinde yatak ve ekipman sayısının dışında temel sorunlardan biri bölgenin sürekli ve merkezi bir enerji kaynağının olmaması.

Yerel sağlık çalışanı Ebu Muhammed bu konuda muhtemel Covid -19 vakalarının yoğun bakım gözetimi altında iken yaşanacak elektrik sıkıntısından da etkilenebileceğini ifade ediyor.

Muhammed, “Hastanelerdeki pek çok eksiğin yanında en önemli sorun jeneratörler ile sağlanan elektrik. Bu çoğu kez unutuluyor” diyerek enerji kesintisi, jeneratör arızaları gibi nedenlerin de hasta kaybına neden olabileceğini vurguluyor.

REJİM BÖLGELERİNDEKİ RİSK: YABANCI MİLİTANLAR VE KUYRUKLAR

Nispeten daha iyi durumda olduğu düşünülen Esed kontrolündeki alanlarda da sorunlar ve riskler art arda sıralanıyor.

Şam yönetiminin istatistik bürosu da İdlib ve ÖSO kontrolündeki bölgeler haricinde ülke genelinde 465 yoğun bakım ünitesi bulunduğunu duyurdu.

Bu ünitelerin büyük çoğunluğu Şam’da (96) bulunurken Şam’ı Lazkiye (77), Tartus (30) ve Hama (29) takip ediyor.

Bu şehirlerdeki YBÜ ve yatak kapasiteleri ise Covid-19 salgını durumunda sadece yaklaşık 5 bin kişiye hizmet verecek kapasiteye sahip.

DSÖ’nün verilerine göre, bu bölgelerde Covid-19 tedavi sürecinde önemli bir ekipman olan ventilatör sayısı ise sadece 153. Tüm Suriye genelinde ise ventilatör sayısı 325.

Yoğun bakım ünite yatak sayılarına rağmen Covid-19 gözetim ve tedavi süreci düşünüldüğünde koronavirüse karşı sadece 325 (ventilatör sayısı kadar) yatağın gerçek kapasiteyi gösterdiği anlaşılıyor.

Suriye Nur Derneği Başkanı Doktor Mehdi Davut, Suriye’de rejim bölgelerindeki salgın ile ilgili riskleri değerlendirirken en büyük tehlikenin karneye bağlanmış ekmek ve yakıt olduğunu vurguluyor.

Davut, “Suriye’de rejim bölgelerinde ekmek ve yakıt karne ile dağıtılıyor ve insanlar kentlerde hiçbir önlem almadan binlerce kişilik kuyruklar oluşturuyor. Sosyal mesafe veya maske önlemi yok” sözleri ile tehlikeyi işaret ederken London School of Economics and Political Science’ın epidemi raporuna konuşan iki Suriyeli doktor rejim bölgelerindeki manzarayı daha da netleştiriyor.

Doktorlar ülke çapında farklı bölgelerde tanıklık edilen bir olgu olarak 60 yaşın üzerindeki hastalarda akciğer enfeksiyonları ve zatürreden kaynaklanan ölümlerde keskin bir artış olduğunu ifade ediyor.

Yeterli Covid-19 tespit cihazı ve portatif test kitlerinin bulunmaması nedeniyle bu vakaların koronavirüs olarak kayda geçmediğini vurgulan doktorlar, Esed bölgesinin da pek çok açıdan salgına hazırlıksız olduğunu ortaya koyuyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.