ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Körfez İşleri eski Direktörü Fontenrose: Kaşıkçı raporu istihbaratın kötüye kullanılmasıdır

Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı cinayetinin işlendiği dönemde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Körfez İşleri Direktörü olan Kirsten Fontenrose, geçtiğimiz günlerde olayla ilgili açıklanan CIA raporunu ‘istihbaratın kötüye kullanılması’ olarak nitelendirerek, raporun somut kanıtlardan yoksun olduğunu vurguladı.

Bloomberg yazarı Eli Lake, eski başkanlar George Bush ve Barack Obama yönetimlerinde Beyaz Saray’da görevli olan Fontenrose ile konuya ilişkin röportaj yaptı ve eski yetkilinin söz konusu istihbarat raporu konusunda endişeli olduğunu bildirdi.

ABD yönetimi tarafından Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yayınlanan tek sayfalık değerlendirme, herhangi bir kaynağa veya belgelenmiş fiziksel kanıta değil, bazı yanlış varsayımlara dayanıyordu.

Fontenrose, 2018’de Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki görevinden, Trump yönetiminden üst düzey yetkililerle yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle ayrıldı. Ayrılmadan önce, ABD’nin Kaşıkçı cinayetine yönelik siyasi tepkisi üzerinde çalışıyordu.

Fontenrose, geçen ay yayınlanan gizliliği kaldırılmış belgede, 2018’de ofisi aracılığıyla hazırlanan gizli rapora çok benzer bir dil kullanıldığını açıklayarak şu ifadeleri kullandı;

“Raporun güven düzeyi yüksek olan tek kısmı son paragrafıydı. Burada olaya karışanların ismi yer alırken, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın ismi bulunmuyordu.”

Fontenrose’a göre CIA, raporun daha az gizli bir versiyonunu ‘kasıtlı olarak’ hazırlayıp, dağıttı.

Bu adımın, Kongre’deki her kıdemli ulusal güvenlik danışmanının rapora erişebileceği anlamına geldiğini dile getiren Fontenrose, “Kongre’nin oturumlara başlayacağı gün, tüm üyelerin tatilden dönmesiyle birlikte raporun bir patlamaya neden olacağını bilerek yayınladılar” dedi.

Lake ise, CIA’nın Kaşıkçı cinayetini ele alışını ‘istihbaratın siyasallaştırılmasına ilişkin ahlaki bir oyun’ olarak nitelendirerek, “İstihbarat liderleri, kendilerini eski Başkan Donald Trump ile iyi ve kötü arasındaki küresel bir mücadelede gören medyanın etkisiyle, varsayımı gerçekmiş gibi göstermeye çalıştı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan Başsavcılığı, geçtiğimiz Eylül ayında cinayet ile ilgili yargılanan 8 sanık hakkında toplam 124 yıl hapis cezası ile nihai karar verdiğini ve davanın kapatıldığını açıklamıştı.

Başsavcılık, Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal bin Ahmed bin Hamza Kaşıkçı’yı öldürmekle suçlananlar hakkında kesin karar verildiğini ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 210. maddesine göre kararın nihai statü kazandığını vurgulamıştı.