DÜNYA
okuma süresi: 7 dak.

DSÖ, Doğu Akdeniz’de vaka sayılarının yükselmesinden endişeli

DSÖ, Doğu Akdeniz’de vaka sayılarının yükselmesinden endişeli

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzari yaptığı açıklamalarda, bölgedeki yeni tip koronavirüse bağlı vaka ve ölü sayılarının endişe verici bir şekilde yükseldiğini söyledi...

Yayın Tarihi: 15/04/21 19:50
okuma süresi: 7 dak.
DSÖ, Doğu Akdeniz’de vaka sayılarının yükselmesinden endişeli

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Dr. Ahmed el-Manzari yaptığı açıklamalarda, bölgedeki yeni tip Koronavirüse bağlı vaka ve ölü sayılarının endişe verici bir şekilde yükseldiğini söyledi.

Küresel olarak son 7 haftada vaka sayıları, son 4 haftada ise ölü sayılarının arttığını belirten Manzari dün DSÖ liderlerinin katılımı ile düzenlenen sanal basın konferansında, 22 ülkeden oluşan Doğu Akdeniz bölgesindeki 12 ülkenin bir önceki haftaya göre vaka sayısında artış olduğunu, 11 ülkede de virüse bağlı ölüm oranlarında yükseliş kaydedildiğini açıkladı.

BÖLGEDE YENİ VAKALAR GEÇEN HAFTAYA GÖRE YÜZDE 22, ÖLÜM ORANI DA YÜZDE 17’YE YÜKSELDİ

Manzari duruma dair şunları söyledi:

“Genel olarak bölgede yeni vakalar geçen haftaya göre yüzde 22,  ölüm oranı da yüzde 17’ye yükseldi. Bu durum geçen hafta 364 bin 113 yeni vakanın tespit edildiği ve 4 bin kişinin yşamını yitirdiği anlamına geliyor.”

Manzari, verilerdeki bu artışı, virüsün daha hızlı yayılmaları ile karakterize olan mutasyonlarının yanı sıra bölgedeki insanların büyük bir çoğunluğunun durumun ciddiyetinin farkında olmamalarına ve enfeksiyonun bulaşmasını durdurmada etkinlikleri kanıtlanan koruyucu önlemlere riayet etmemelerine bağladı.

Bölge Direktörü insanların fiziksel mesafe bırakma, maske takma, el hijyeni ve iyi havalandırma gibi etkili oldukları kanıtlanan sosyal sağlık önlemlerini uymamaları halinde Ramazan Ayı içerisinde epidemiyolojik durumun daha da kötüye gidebileceğine yönelik endişelerini dile getirdi. Manzari, pandemiyi kontrol altına almaya yardımcı olmak için önlemlerin uygulanmasının önemini vurgulayarak bunun “zarar vermeyi ve zarar görmeyi” engellemesi nedeniyle İslam’ın kaidelerine uyduğunu vurguladı.

Önlemlere uyulması ile eş zamanlı olarak aşılar da dahil olmak üzere diğer koruyucu önlemlere uyulması gerektiğini belirten Manzari, şimdiye kadar bölgedeki 22 ülkeden 21’inin aşılamaya başladığını ve bölge genelinde toplam 30 milyondan fazla aşı uygulandığını kaydetti.

Basın konferansına katılan DSÖ Yemen Temsilcisi Ethem İsmail de Yemen’deki epidemiyolojik duruma ilişkin bir sunum yaptı. Bildirilen vaka sayısının (5 bin 450 vaka) gerçeği yansıtmadığını söyledi. İsmail ayrıca WHO’nun aralık ayında bir milyondan fazla nüfuslu Aden şehrinde antikorları tespit etmek için rastgele olarak testler yapıldığını belirtti. Testler sonucunda örneklerin yüzde 27’sinde antikor tespit edildi. Bu durum, önceden geçirilen bir enfeksiyon olduğunu gösteriyor ve sadece Aden’deki 250 binden fazla kişinin enfekte olduğuna işaret ediyor. Dolayısı ile bu, gerçek vaka sayılarının bildirilenden daha fazla olduğu anlamına geliyor.

Yemen’deki durumun daha da kötüye gidebileceğine yönelik uyarıda bulunan İsmail sözlerini şöyle sürdürdü:

“Pandemi, harap haldeki sağlık sistemi üzerinde baskı oluşturdu. Bağışçılar ve destekte bulunan kişiler Yemen’deki duruma yardım etmek üzere daha fazla yardım sağlanması için harekete geçmedikçe, durum kötüye gitmeye devam edecek.”

İsmail ayrıca Yemen’in şimdiye kadar COVAX mekanizması kapsamında 360 bin doz aşı aldığını, aşılama çalışmalarının önümüzdeki haftalarda başlayacağını bildirdi.

Aşılama kampanyalarının yürütülmesine ilişkin güvenlik sorunlarının etkisini inkar etmeyen İsmail şu ifadeleri kullandı:

“Elbette, nüfusun yüzde 100’üne ulaşamayacağız. Ancak daha önce uygulanan diğer aşılama kampanyaları sayesinde deneyime sahibiz. Hedef kitlenin yüzde 70 ila 80’ine ulaşabiliriz.”

Suriye’deki epidemiyolojik durum da iyi görünmüyor. DSÖ Suriye Temsilcisi Dr. Akjemal Magtymova konferansta, Koronavirüs ile mücadelede istikrarsız güvenlik durumu ve sağlık çalışanlarının yarısının ülkeden kaçması sebebiyle az sayıda sağlık çalışanın bulunması da dahil olmak üzere Suriye’nin karşı karşıya olduğu zorluklara dikkat çekti.

Magtymova, Suriye’nin birkaç gün içinde COVAX mekanizması kapsamında ilk aşı sevkiyatını alacağını söyledi. Ayrıca DSÖ’nün aşının Suriyelilere uygulanması için kullanılabilecek 11 sağlık merkezi ve 105 mobil kliniğinin bulunduğu bilgisini verdi.

AŞI HAKKINDA SORULAR

DSÖ Programlar Bölüm Direktörü Dr. Rana Hajjeh aşılara yönelik tartışmalara ilişkin birçok soru ile karşılaştı.

Soruların çoğunluğu AstraZeneca, Johnson&Johnson ve Sinopharm aşıları hakkındaydı. WHO’ya bağlı Küresel Aşı Güvenliği Danışma Komitesi, AstraZeneca aşısı hakkında mevcut bilgilerin ve kan pıhtılarının nedenini incelendiğini belirtti. Komite, aşının faydalarının, aşı ile ilişkisi henüz kanıtlanmamış ve son derece nadir yan etkilerin risklerinden daha ağır bastığını vurguladı.

Dr. Rana Hajjeh, DSÖ’nün ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) aşısının kullanımını geçici olarak askıya alma kararının ardından, Johnson&Johnson aşısı hakkında gelişmeleri takip ettiğini, yakında çok nadir görülen vakalara neyin yol açtığını inceleceğini belirtti.

Dr. Rana Hajjeh aşılarla ilgili açıklamasına şöyle devam etti:

 “Aşıların güvenliği, düzenleyici kurumlar ve kuruluşlar tarafından kapsamlı bir incelemeye tabi tutulmuştur. Bununla birlikte milyonlarca kişinin aşılanması ile Johnson&Johnson ve AstraZeneca aşılarında olduğu gibi yan etkiler ortaya çıkabilir. Aşı ile yan etki arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmalar sırasına önlem olarak aşının kullanımı askıya alınır.”

Hajjeh ayrıca Sinopharm aşısının şu ana kadar DSÖ’den kullanım izni almadığını, DSÖ’nün aşıya ilişkin tutumunu önümüzdeki iki hafta içinde duyurmasını beklediğini belirtti.

DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Ofisi Acil Durumlara Hazırlık ve Uluslararası Sağlık Mevzuatı Program Müdürü Dr. Dalia Samhouri’ye de aşılar ve oruç ile ilgili sorular yöneltildi. Birçok dini otoritenin aşının orucu bozmayacağına dair açıklamada bulunduğuna dikkat çeken Samhouri “Bizim (WHO olarak) bu tür konularda bir görüşümüz yok. Dini kurumlar tarafından verilenlere bağlı kalıyoruz” ifadelerini kullandı.

Samhouri, Ramazan Ayı süresince camilerin kapatılması ile ilgili kararların ülkelerin yerel yönetimlerine bağlı olduğunu belirttiği açıklamasında bununla birlikte, camilerin açılmasına karar verilmesi halinde sosyal mesafeyi koruma, maske takma ve camide havalandırma sistemi bulundurma gibi kurallara uyulması gerektiğini vurguladı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.