Avrupa Birliği ortak bir savunma politikası benimsemeyi hedefliyor

Avrupa Birliği (AB), kendi projesinin etkisiz kalacağını anlamak için ABD’nin Afganistan'dan çekilmesi sonucunda olduğu gibi gün yüzüne çıkan özel bir krize ihtiyaç duymuyor. Zira AB, büyük ekonomik yetenekleri düzeyinde bir dış politikayı etkinleştirmesine ve güvenliğini ve istikrarını etkileyen uluslararası krizlerde geniş Amerikan şemsiyesinin dışına çıkmasına izin verecek savunma özerkliğine sahip olmadığı sürece projesinde başarılı olamayacağını biliyor.

AB geçtiğimiz yıllarda, ortak bir dış politika ve savunma stratejisi oluşturmak için birçok girişimde bulundu. Ancak bu hiçbir zaman uzun vadeli özlemlerin ve devletlerin egemen güçlerini terk etmeme konusundaki hevesleriyle daima çatışan hedeflerin kapsamının ötesine geçmedi.

Ancak Afgan krizi, Avrupalılara birlik projesini tamamlama zamanının geldiğini hatırlatan yeni bir uyarı olarak kendini gösterdi. Avrupalılar daha önce pandeminin şokunu atlatmak için kayda değer bir siyasi irade ve yetenek ortaya koymuştu. Bu, Avrupa entegrasyonunun son seviyesine doğru ilerlemek için bir fırsattı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Strasbourg'daki Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı ‘Birliğin Durumu’ konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Bugün ihtiyacımız olan şey, ortak bir savunma politikası ve Avrupa'nın birlik projesi doğrultusunda kendi gücünden daha fazlasını yapabilmesi ve yapmaya istekli olmasıdır. Fransa, dönüşümlü oturum başkanlığı döneminde, gelecek yılın ilk yarısında olağanüstü bir savunma zirvesi düzenleyecek. Askeri misyonlar olacak. Ne NATO ne de Birleşmiş Milletler (BM) bu misyonlara katılmayacak. Ancak Avrupa Birliği bu misyonlara katılmaya hazır ve istekli olmalı.”

Komisyon Başkanı konuşmasında, arzu edilen savunma politikasının geniş çizgilerinden sapmadığının ve Atlantik İttifakı’nın önemini ve onunla tam koordinasyon ihtiyacının altını çizdi. “Kullanmaya hazır değilsek, en gelişmiş silahlı kuvvetlere sahip olmanın ne faydası var?" diye sordu.