Keşfedilen muhtemel yaşam belirtisi, Venüs yarışını kızıştırdı

Uluslararası bir gökbilimci ekibi, Venüs'ün atmosferinde muhtemelen canlı organizmalar tarafından üretilmiş potansiyel bir kimyasalın "biyoimzası" olan fosfin varlığını uzaktan tespit ettiklerini bildirmişti.

Washington Post bundan sonra atılacak somut adımın, bu bulgulara daha yakından bakmak için insansız uzay roketi göndermek olduğunu, NASA ve onun Rus rakibinin bu konuyla ilgilendiğini aktardı.

ABD uzay ajansı halihazırda iki farklı Venüs göreviyle ilerlemeyi düşünüyordu. Bunlardan birinin veya her ikisinin de fosfin aramak ya da yabancı organizmaları daha doğrudan tespit etmeye çalışmak için muhtemelen değiştirilebileceği belirtildi.

Rusya Federal Uzay Ajansı'nın (Roscosmos) Başkanı Dmitriy Rogozin ise geçen hafta yaptığı açıklamada Venüs'ü "Rus gezegeni" olarak tanımlamıştı.

Ancak rekabet halindeki bu iki ajans dışında konuyla ilgilenen bir rakip daha bulunuyor.

Gelişmenin duyulmasından sonra Rus yatırımcı Yuri Milner'ın desteklediği Breakthrough Initiatives adlı özel fonlu bir kuruluş, kısa vadeli bir Venüs keşif görevini gerçekleştirmenin yollarını araştırmak için en iyi bilim adamlarından oluşan bir ekip oluşturduklarını açıkladı.

Nature Astronomy dergisinde fosfin keşfini duyuran makalenin ortak yazarlarından olan ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) Breakthrough Initiatives çalışmasına öncülük eden astrofizikçi Sara Seager "Bizler sadece küçük, hızlı ve odaklanmış bir iş çıkarmak istiyoruz" dedi.

Seager, "Bir mikroskop gönderip doğrudan bakabilir miyiz? Açıkçası etrafta yüzen küçük mikropları görmeyi çok isteriz" diye ekledi.

Birleşik Krallık'taki Cardiff Üniversitesi ve ABD'deki MIT'den bilim insanları geçen hafta yaptıkları açıklamada, Venüs gezegeninin asidik bulutlarında fosfin gazı tespit ettiklerini ve bunun potansiyel yaşam belirtisi olduğunu duyurmuştu.

Araştırmacılar, Venüs atmosferinde bulunan fosfinin kaynağının ancak "canlı bir şey" olabileceğini öne sürerken, bazı bilim insanlarıysa bu hipotezi sorgulayarak söz konusu gazın henüz açıklanamayan atmosferik ve jeolojik süreçlerden kaynaklanabileceğini ifade etmişti.