Doğrudan müzakerelerin Ekim'de başlaması kesinleşti
BM Barış Gücü'nün görev süresinin uzatılmasıyla ilgili, önümüzdeki Salı günü yayınlanması beklenen Güvenlik Konseyi raporunda, Kıbrıs doğrudan müzakerelerinin önümüzdeki ekim ayında başlayacağına ilişkin bir ifade yer aldığı, dolayısıyla ekim ayının, müzakerelerin yeniden başlayacağı tarih olarak kesinleştiği haber verildi.
Simerini "AB'nin
Müdahilliği Anahtar... Hedef, Avrupa Hukuk Sistemi İçerisinde
Çözüm Elde Etmek" başlıklı haberinde, Rum Dışişleri
Bakanlığı'ndan güvenilir bir kaynağa dayanarak Güvenlik
Konseyi raporunda ilgili ifadenin yer almasının hem prosedürün
yeniden başlamasını, hem de müzakere çabasının yeniden başlama
tarihi olarak ekim ayını tescil ettiğini yazdı.
BM'nin, ekim ayına
kadar olan sürenin; Mart ayındaki Euro Grubu kararlarının şokunu
üzerinden atması ve yeni çabaya en uygun şekilde hazırlanması
için Rum tarafına verilmiş bonkör bir süre olduğuna inandığını
kaydeden gazete, özetle şöyle devam etti: "Uluslararası camia
unsurları Kıbrıs hükümetinin 'süre' istemesini, Kıbrıs
Rum tarafının, prosedürün yeniden başlatılması çabalarını
ağırlaştırmayı hedefleyen oyalama tavrının ifadesi olarak
nitelemekte tereddüt etmediler. Bu nedenle Dışişleri
Bakanlığı'ndan iyi bilgili bir kaynak 'bizim için müzakereler
tipik olarak da önümüzdeki ekim ayında başlıyor' dedi ve
'Ancak bu, hemen öze ilişkin sonuç alacağımız anlamına
gelmiyor. Bu, öteki tarafın tavrına da bağlıdır' izahında
bulundu. Kaynak, hükümetin, Kıbrıs sorununda özlü gelişmelerin
Mart 2014 ve sonrasında saptanacağı konusundaki değerlendirmesini
doğrulamaktan kaçındı. "RUM TARAFININ MÜZAKERE
STRATEJİSİNİN, ÖNCEKİ YILLARDAKİYLE HİÇBİR ALAKASI
OLMAYACAK" Ancak, Kıbrıs Rum
tarafının müzakere stratejisinin önceki yıllardakiyle hiçbir
alakası olmayacağını, hedefin de elbette BM himayesinde,
Kıbrıs'la ilgili kararları ve Genel Sekreter'in iyi niyet
misyonu çerçevesinde Kıbrıs sorununun bütün parametrelerinin
müdahilliği ve işbirliği olacağını vurguladı. Aynı kaynak 'Bu
çerçevede AB'nin gerek siyasi, gerek hukuki düzeyde aktif
müdahil olması, Türkiye'ye potansiyel nüfuz kullanma unsuru
olarak da ABD'nin ve Türk tarafının müzakerelere uzlaşıcı ve
anlayışla gelmesi konusunda Türk tarafını şu veya bu şekilde
etkileyebilecek diğer bütün ilgililerin özlü müdahalesi
istenecek' dedi. Hükümet, özellikle
AB'nin müdahilliği konusuna büyük önem veriyor görünüyor ve
iyi bilgili kaynaklara göre 'müzakere projeleri temelinde, bunun
(AB'nin müdahilliği), Avrupa hukuk sistemi ve Avrupa müktesebatı
çerçevesinde çözüme ulaşılması için bir emniyet supabı
olmasına çalışılacak. "KIBRIS'IN BİR
AYAĞINI AB İÇİNDE, ÖTEKİ AYAĞINI DIŞINDA TUTACAK BİR ÇÖZÜM
OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR" Hükümetin kaygılarını
iyi bilen kaynağın söylediği üzere 'Şu anda ana muradımız,
Verheugen'in malum sözleri ile bize, Avrupa müktesebatından
muhtemel anlaşmalı sapmaların Avrupa kurumsal sistemine entegre
edilebileceğinin söylendiği; 2004'teki Annan Planı'yla
yaşadıklarımızın tekrarlanmasından kaçınmaktır. Bunun
tekrarlanması hiçbir şekilde söz konusu değildir. AB'nin
müzakerelerdeki rolü; Kıbrıs Cumhuriyeti'nin çözümden sonra
da, hiçbir istisna veya katılım statüsünde kurumsal değişiklik
olmadan, AB'ye tam üye ülke olacağını güvence altına almak
olacak.' Diğer bir deyişle, uygulanması Kıbrıs'ın bir
ayağını AB'nin içinde bir ayağını da dışında tutacak bir
çözüm olması söz konusu değildir. "MAVROYANNİS'İN
MÜZAKERECİDEN BAŞKA HİÇBİR KURUMSAL MEVKİİ OLMAYACAK" Bu arada Kıbrıs Türk
tarafının, Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü Andreas
Mavroyannis'in müzakereci atanmasını, 'Kıbrıs Türk
toplumunun müzakerelerdeki müzakerecisinin Mavroyannis'in
muadili, sahte devletin 'Dışişleri Bakanlığı' Genel Müdürü
olacağı' bahanesiyle 'iki eşit devletin tanınmasını
başarmak için kullanma çabası nafile görünüyor. Yetkili bir
hükümet kaynağının gazetemize söylediğine göre 'Müzakerecimiz
müzakerelerde, Kıbrıs Rum toplumunu temsil ediyor ve başka hiçbir
kurumsal mevkii olmayacak. Dolayısıyla hiçbir tanıma veya
eşitleme olamaz.'" TAK
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.