GÜNEY KIBRIS
okuma süresi: 7 dak.

Poliviu, Anastasiadis’in Mont Peleran’dan ayrılmasının neden hata olduğunu yazdı

Poliviu, Anastasiadis’in Mont Peleran’dan ayrılmasının neden hata olduğunu yazdı

Güney Kıbrıs'ta kanaat önderlerinden ve Rum Müzakere heyeti üyesi Polis Poliviu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Mont Peleran’daki Kıbrıs konferansını yarıda keserek ayrılma hatasını analiz ettiği yazısında, harita konusunu öne çıkardı.

Yayın Tarihi: 07/08/22 13:50
okuma süresi: 7 dak.
Poliviu, Anastasiadis’in Mont Peleran’dan ayrılmasının neden hata olduğunu yazdı
A- A A+

Politis’te yayımlanan habere göre gazetecilerin, çeşitli konu uzmanlarının yer almadığı müzakerede, sadece Kıbrıs Türk ve Rum heyetlerinin yer alması nedeniyle şartlar elverişliydi ve izole bir toplantı olduğu için gizlilik sağlanabilmiş, bu da olumlu sonuç gündeme getirmişti.

Mont Peleran’ın başlıca olumlu sonucunun, net bir ilerleme kaydedilerek iki harita oluşturulmasını ve Ocak 2017’de Cenevre’de sunulmasını gündeme getiren ve toprak başlığının görüşülmesi olduğu görüşünü ortaya koyan Poliviu, o görüşmede toprak düzenlemesi çerçevesinde geri dönecek göçmen oranı ve Kıbrıs Türk tarafına bırakılacak toprağın büyüklüğü üzerinde durulduğunu hatırlattı.

Poliviu, 9 Kasım 2016’da Mont Peleran’da eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in, kriterler ile başladıkları görüşmelerinde süratle, toprak oranına ilerlediklerini belirtti, özetle şunları ekledi:

“O zaman önlerinde haritalar yoktu, ana görüşmeleri özellikle Kıbrıs Rum tarafının ve Kıbrıs Türk tarafının yönetimine kalacak toprak oranıyla ilgiliydi. Anastasiadis bir ara Kıbrıslı Türkler için yüzde 29’dan fazlasını kabul etmesinin mümkün olmadığını söyledi ve 90 binden fazla Rum göçmenin Kıbrıs Rum tarafının tasarrufuna geçecek bölgeye dönmesinde ısrar etti.  Onun tercihi, daha çok Rum göçmenin evine dönebilmesi için Kıbrıs Türk tarafına yaklaşık yüzde 28 oranında bir toprak verilmesiydi. Uzun tartışmalar ve istişareler sonrasında Anastasiadis, son tavizinin Türk bölgesi için yüzde 29,2-28,2 oranını kabul etmek olduğunu söyledi. Yani Rum tarafı Kıbrıs Türk tarafına kalacak toprak oranının yüzde 28,2 olmasından yana olduğu ancak 85 bin civarında Rum göçmenin geri dönmesini mümkün kılması şartıyla daha fazlasını (oran) kabul edecekti.

Akıncı, Anastasiadis’i ve (daha sonra Kıbrıs Rum heyetinin geriye kalanını) şaşırtarak yüzde farkları sadece yüzde 1 olan 28,2-29,2 formülünü kabul etti. Diğer bir deyişle Kıbrıs Türk bölgesinin alanı bu oranlar içerisinde olacaktı. Bu, iki sebepten dolayı çok önemlidir. 1-İki oran arasında küçük fark olması konferansın, haritaların hazırlanması aşamasına ilerleyebileceği anlamına geliyordu, 2-Garantiler ve askerler üzerine daha ileri çalışma yapmak üzere Türkiye, Yunanistan ve İngiltere yer alabilirdi.”

Poliviu Anastasiadis’in uzlaşılan bu oranları ilettiği heyetindeki tapu uzmanlarının tahmini olarak biri Kıbrıs Rum öteki Kıbrıs Türk bölgelerini gösteren iki harita hazırladığını belirterek, “Kıbrıs Türk liderliği harita sunduğunda, Rum tarafının uzmanları tarafından 11 Kasım 2016’da hazırlanan Kıbrıs Türk haritasıyla özde aynı olduğu ortaya çıktı. Farklı noktası, Omorfo’nun (Güzelyurt) veya büyük bölümünün iade edilmesiydi. Bazıları, Kıbrıs Türk tarafının başka karşılıklar beklentisiyle Omorfo’nun büyük bölümünü vermeye hazır olduğu görüşündeydi.”

Poliviu’ya göre 11 Kasım 2016 gece yarısı, görüşmenin devam etmesi gerekip gerekmediğine dair uzun bir tartışma oldu. Anastasiadis konferansı kesip, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias’ın tavrıyla ilgili bilgilerini de dikkate alarak özellikle Yunan hükümeti ile istişare etmek üzere Güney Kıbrıs’a dönmek istediğini söyledi. Poliviu, aralarında kendisinin de bulunduğu bazı Rum heyeti üyelerinin “yüzde 28,6-yüzde 27 oranına varmak, yani Güzelyurt’un daha büyük bölümü hedefiyle müzakerelere devam edilmesi gerektiği görüşüyle buna karşı çıktığını anlattı.

Akıncı’nın, momentumun yitirilmemesi için Anastasiadis’e en fazla üç gün verdiğini, bu sürede kendisinin Mont Pelerin’de bekleyeceğini açıkça ortaya koymasına rağmen Anastasiadis’in önce 10, daha sonra 5 gün ara verilmesinde ısrar ettiğini hatırlatan Poliviu, bu konuda uzlaşı formülü bulunamadığını, Rum heyetin ertesi gün (12 Kasım 2016) Mont Peleran’dan ayrıldığını hatırlatarak şunları ekledi:

"CİDDİ HATA"

Mont Peleran’dan ayrılmanın ve toprağa dair müzakere prosedürünün kesilmesinin ciddi bir hata olduğuna inanıyorum. Rum tarafı, Akıncı’nın aldığı, Erdoğan’ın bu konuya doğrudan müdahil olmadığı sonradan anlaşılan Mont Peleran’daki inisiyatifi nedeniyle Kıbrıs Türk tarafı içerisinde sergilenecek tepkileri küçümsedi.”

“FAKE GUTERRES ÇERÇEVESİ VE TARİHİN TAHRİFİ”

Aynı gazete diğer bir kanaat önderi olan Makarios Drusiotis’in Fileleftheros gazetesinin yayımladığı “kayıp tutanak” ile ilgili “Fake Guterres Çerçevesi ve Tarihin Tahrifi” başlığı altındaki değerlendirmesini aktardı.

“Ek 1” başlığını taşıyan ve Espen Barth Eide’in taraflara “non paper” olarak verdiği Guterres Çerçevesi’nin kupürünü de yayımlayan gazeteye göre Drusiotis, “Crans Montana suçu ne zaman teyit olsa Anastasiadis masum olduğunu savunmak için yeni bir gerekçe arıyor. Gerçekte, durumunu kötüleştiriyor. Son vaka, Fileleftheros’a bir belgenin daha sızdırılması, (belgenin) keyfi yorumu ve 4 Temmuz tarihli Guterres Çerçevesi’ne dair teorinin hortlatılmasıydı” dedi, özetle şunları ekledi:

“Guterres Çerçevesi tarihte kalacak bir metindir. Müzakere tarihindeki, Türk askerlerinin süratle ayrılması ve garantilerin kaldırılması yolunu açan ilk belgedir. Bu fırsatı kapitalize etmenin reddedilmesi taksimi geri dönülmez hale getirdi. Ne kadar belge sızdırılsa, tarih ne kadar tahrif edilse, sonunda gerçek var olacak. Kıbrıs için bu kadar emin değilim.

Guterres 30 Haziran 2017’de çerçevesini sundu. Anastasiadis’in yaptığı ilk değerlendirme olumluydu. Sabaha kadar görüşü değişti! Birisi alarm düğmesine basmış, yukarıdan güçler harekete geçip toparlamış görünüyor. Sonraki günlerde, Espen Barth Eide  taraflara Guterres Çerçevesi’ni non paper olarak verdiğinde, (Anastasiadis) ana karakteristiği olumsuz olan itiraz bombardımanına başladı. Guterres Çerçevesi çözüm planı değil, bir anlaşma olması için müzakerelerin ilerlemesi gereken yönleri gösteren bir belgeydi.”

Fileleftheros ise, geçen hafta yayımladığı Crans Montana 4 Temmuz 2017 “kayıp” tutanağı ortaya çıkarıp yayımlayan Mihalis  İgnatiu’nun, “tutanak, Türkiye’nin garantiler, müdahale hakkı ve asker konusundaki kırmızı çizgisinden geri adım atmadığını gösterdi” değerlendirmesini okurlarına aktardı.   

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.