SAĞLIK
okuma süresi: 6 dak.

Temizlerken zehirleniyoruz!

Temizlerken zehirleniyoruz!

Kişisel bakım ve temizlik malzemeleri ile evlerde kullanılan temizlik malzemelerinin atıkları, içerdikleri kimyasallar nedeniyle çevre için, çevreye verdiği zarar sonucunda da canlılar için risk oluşturuyor. Bunun temel nedenlerinden biri ise kimyasalların ayrıştırılmaması ve tüm evsel atıklarla birlikte aynı sistem içerisinde yer alması. Avrupa ülkelerinde çeyrek asırdır kullanılan ayrıştırma sisteminin hayat geçirilmesi ve kimyasalların güvenli bir şekilde imha edilmesi ise sadece yasal düzenlemeler değil ciddi de bir finansman gerektiriyor.

Yayın Tarihi: 23/08/13 13:00
okuma süresi: 6 dak.
Temizlerken zehirleniyoruz!
A- A A+

Kıbrıs Postası – Meryem Ekinci

Her yıl ev temizliği ve kişisel bakım için kullanılan milyonlarca kimyasal temizleyici içeren ürün kalıntısı, evsel atıklarla birlikte imha ediliyor. İmha edilmeyen ya da doğru yöntemlerle imha edilmeyen kimyasal içerikli ürün kalıntıları ise doğaya karışarak suyu, toprağı, havayı kirletiyor.

Çevre felaketlerinin birbiri ardına yaşandığı ülkemizde tüketim yoluyla hayatı olumsuz yönde etkileyebilecek kimyasal nitelikli ürün artıklarının imha edilmesi ve ayrıştırılması ise yeni yasal düzenlemeler gerektiriyor.

Kıbrıs Postası'na konuşan Çevre Koruma Dairesi Müdürü Eşref Ünlüsoyer, tarım ve sanayi gibi sektörlerde kullanılan kimyasalların yanı sıra ev ve kişisel bakım için kullanılan kimyasal içerikli temizlik ürünlerinin ambalajlarında yer alan kimyasal içerikli kalıntıların, içeriklerine bağlı olarak sağlık için risk oluşturduğunun altını çizdi.

Kimyasal ürünlerin ithalatı, kullanımı ve bertaraf edilmesi konusunda bugüne kadar pek bir çalışma yapılmadığını vurgulayan ancak yaklaşık bir yıldır Çevre Koruma Dairesi, Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı ortaklığında AB normlarına uygun bir kimyasallar yasası hazırlanması için çalışma yürütüldüğünü söyleyen Eşref Ünlüsoyer, söz konusu çalışma ile kimyasal içerikli ürünlerin ülkeye girişi, üretimi ve imha edilmesi konularında yeni uygulamalar öngörüldüğünü belirtti.

Kimyasallar konusunda AB Koordinasyon Merkezi'nin Avrupa'dan getirttiği uzmanlarla yasal çalışmalar yapıldığını ifade eden Ünlüsoyer, 2 tüzüğün tamamlanmak üzere olduğunu, hükümetin kurulmasının ardından kısa bir süre sonra ilgili yasanın Meclis'e, tüzüklerin ise Bakanlar Kurulu'na götürüleceğini kaydetti.

GÜNGÖR ÇÖPLÜĞÜ'NDE GÜVENLİK TAMAM

Ünlüsoyer, Güngör Çöplüğü'nün girişinde kimyasal atıkların depolanması için ayrı bir sistemin olduğuna işaret ederek, çöplüğün alt yapısı nedeniyle mevcut evsel atıklarla birlikte aynı yere dökülen kimyasal artıkların toprağa, suya ve havaya karışmasının mümkün olmadığını kaydetti.

Riskin, ülkede yaklaşık 70 tane olan vahşi depolama alanlarından kaynaklandığını ifade eden Ünlüsoyer, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı ile ilgili beeldiyelerin bölgelerde izinlendirdikleri çöplüklere atılan kimyasal atıkların havaya, suya ve toprağa karıştıklarını ifade etti.

Ünlüsoyer, kimyasal atıkların toplanması konusunda bir diğer sıkıntının ise belediyelerin bu çöplerin ayrıştırılması konusunda yeterli ekipman ve personele sahip olmamasından kaynaklandığını belirtti.

YAĞLARIN EVLERDEN TOPLANMASI MÜMKÜN OLACAK

Ünlüsoyer, bir diğer sorun olan evsel yağların toplanması ve yakıt olarak kullanımı konusunda da açıklama yaparak, ülkede biodizel yakıt üretim tesisi kurmak için 3 girişimcinin başvuruda bulunduğunu, bunlardan birinin Güzelyurt'ta kısmen faaliyete geçtiğini ve otellerden bitkisel atık yağları toplayarak, biodizel yakıt üretiminde kullandığını kaydetti.

Söz konusu girişimcilerin tesislerinin faaliyete geçmesinin ardından tüm bitkisel atık yağlar ile makine yağlarının toplanarak, biodizel yakıt üretiminde kullanılabileceğini söyleyen Ünlüsoyer, "Bu girişimciler fabrikalarını devreye koyduktan sonra biz kampanyalarla yağların fabrika, otel ve evlerden toplanılması için farkındalık çalışması başlatacağız" dedi.

Ünlüsoyer, toprağa dökülen evsel yağ atıklarının yanı sıra lavabolara dökülen atık yağların da yeraltı sularına karışması nedeniyle çevre kirliliğine yol açtığının altını çizerek, bu uygulamanın değişmesi gerektiğini ifade etti.

ARIKBUKA: "NEDEN KANSER OLDUĞUMUZ KONUSUNDA HİÇBİR SORU İŞARETİM YOK"

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği (KTTB) Çevre Sorumlusu Dr. Nurçin Arıkbuka ise, usulen tüm çöplerin ayrıştırılması gerektiğini ifade ederek, bunun yapılabilmesinin önündeki yasal boşluklara ve varolan yasaların uygulanmasındaki sıkıntılara dikkati çekti.

Kimyasal atıkların ve tıbbi atıkların toplanması, depolanması ve imhası konularının tüzüklerle desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Arıkıbuka, "AB düzeyinde bir Çevre Yasası yapıldı ama tüzüklerle bunların güçlendirilmesi lazım" dedi.
Çöplerin ayrıştırılmasının, farklı şekillerde doplanmasının ve geri dönüştürülmesinin önemi üzerinde duran Arıkbuka, geri dönüştürülmüş çöplerin satışının dünyanın pek çok ülkesi için gelir getirici unsurlar olduğunu vurguladı.

Çöplerin ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesinin ciddi bir maliyet gerektirdiğinin altını çizen Arıkbuka, ancak getirisinin giderleri kat kat karşılayabileceğini söyledi.

Sadece kimyasalların değil yağların toprağa ve suya karışmasının yarattığı risklere de dikkati çeken Arıkbuka, "1 litre yağ 1 milyon metre küp suyu kirletir" dedi.

Arıkbuka, uygulamalar, denetim sorunları ve yasal boşluklar nedeniyle insan sağlığının risk altında olduğunu belirterek, "Benim bu ülkede neden kanser olduğumuz konusunda hiçbir soru işaretim yok" dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.