SAĞLIK
okuma süresi: 7 dak.

Sıcaklar virüsün gücünü azaltmadı

Sıcaklar virüsün gücünü azaltmadı

Genetik araştırmalar mutasyonların virüsün gücünde azalmaya değil, tam tersine artışa yol açabileceğini ima eden sonuçlara ulaşıyorlar.

Yayın Tarihi: 27/06/20 13:50
Güncelleme Tarihi: 27/06/20 14:18
okuma süresi: 7 dak.
Sıcaklar virüsün gücünü azaltmadı

Yaz sıcaklarının Covid-19'un virülansını (hastalık yapıcı ve öldürücü gücünü) azaltacağı, virüsü zayıflatacağı görüşü yaygın.

Beklenti sıcakta virüsün “pelteleşeceği” yönünde.

Bilim kurulunun bazı üyelerinin Mayıs ayındaki açıklamaları bu beklentiye katkı koydu ve halk arasında yaygınlaşmasını da sağladı.(1, 2, 3)

Birkaç gün önce bir İtalyan profesörün benzer nitelikli ama fazlasıyla medyatik ve tehlikeli sözleri ise tüm dünya basınında geniş yer buldu: “Virüs eskiden kaplandı, kediye dönüştü, aşı olmadan da yok olabilir”.(4)

Evet, ultraviyolenin bu yönde bir etkisi olabilir. Ancak hakkında henüz hiçbir kesin kanıt bulunmayan bu etkiden böyle söz etmenin, halkın önlemlere uyumunu azaltacağı da açık.

Nitekim Türkiye’de “normalleşme” karanının hemen sonrasında, Haziran ayının ikinci haftasından itibaren, günlük vaka, ölüm, yoğun bakım ve entübe hasta sayılarında önemli artışlar oldu. Bu trend devam da edecek.

VİRÜSÜN GÜCÜNDEKİ DEĞİŞİM NASIL ANLAŞILABİLİR, NEYE BAĞLI OLABİLİR?

Ölüm ve vaka sayıları gibi epidemiyolojik göstergelerdeki değişim bir yandan alınan önlemlere, bir yandan virüsün gücündeki değişime, bir yandan da nüfusun yaş yapısı, nüfus yoğunluğu, yoksulluk gibi değişkenlere bağlı olabilir.

Bu alanda iki epidemiyolojik gösterge kullanılabilir: 1-Test/vaka oranı. Yani bir vaka bulmak için yapılması gereken test sayısı. Bu ne kadar yüksekse salgın o kadar zayıf, virüs o kadar az bulaşıcı demektir. 2- Ölüm/vaka oranı. Vakaların içinde ölenler ne kadar fazlaysa virüs o kadar öldürücü demektir.

Virüsün gücü çevresel koşullar (sıcaklık) ve mutasyonlar nedeniyle zaman içinde değişebilir.

HİNDİSTAN KAVURUCU YAZ SICAĞINDA TUFAN

Bütün bu faktörlerin etkisini değerlendirmek için en uygun örneklerden birisi Hindistan.

Çünkü Hindistan şu anda dünyada ABD ve Brezilya ile birlikte salgında başı çekiyor. Üstelik ülkenin tamamı yazı yaşarken. 

Hindistan her gün bir önceki günden daha fazla vaka bildiriyor. Günlük vaka sayısı ise 24 Haziran’da 15.968’di. Vaka sayısı her gün bir önceki güne göre 1.000 kadar artıyor.

Hindistan’ın salgınla mücadelede risk oluşturan ayırt edici iki özelliği de var: Aşırı nüfus yoğunluğu ve yoksulluk. Ama bu iki faktör salgın boyunca sabit kabul edilebilir.

Dolayısıyla Hindistan 45 derece sıcakta bile virüsün ne yapabileceğini görmek bakımından laboratuvar gibi. Hindistan’da yaz dönemi Mart ayında başladı. Yani tam salgının başladığı günlerde. Ve Mart ayının sonunda ilan edilen 21 günlük sokağa çıkma yasağı bile salgının önünü kesmekte etkisiz kaldı.

Tablodan görüldüğü gibi Hindistan’da bir vaka bulmak için yapılması gereken test sayısı zaman içinde düzenli olarak azaldı. Sürecin başında 1 vaka bulabilmek için 53,2 kişiye test yapmak gerekirken, artık her 12,5 kişide bir vaka bulunabiliyor. Bunun anlamı salgının şiddetinin, virüsün bulaşıcılığının giderek arttığıdır.

Aynı durum virüsün öldürücülüğü açısından da geçerli. Salgın dönemi boyunca ölüm/vaka oranı da neredeyse düzenli olarak arttı ve bu eğilim henüz kırılabilmiş değil.

Hindistan’daki bu durum yukarıda değindiğimiz gibi iki şeye bağlı olabilir: Önlemlerin yetersizliğine ve SARS-CoV-2’nin virülansında sıcaklık artışına ve/veya mutasyona bağlı herhangi bir olumlu değişiklik olmadığına.

Sıcaklık artışı duruma olumlu bir katkı sunuyor olsaydı, önlemlerdeki bütün yetersizliğe rağmen bunun göstergelere yansıyan bir etkisini gözlemliyor olurduk.

Öte yandan genetik biliminden mutasyonların virülanstaki olası etkisiyle ilgili tam tersi bulgular gelmeye başladı.

Genetik araştırmalar mutasyonların virüsün hastalandırıcı ve öldürücü gücünde artışa neden olabileceğine dikkat çekiyor

Nisan ayından beri D614g mutasyonu genetik bilimcilerin gündeminde. Bu mutasyona Avrupa ve ABD’ye ait gen dizilerinde zaman içinde giderek daha fazla oranda rastlanır oldu.

Dolayısıyla D614g mutasyonunun SARS-CoV-2’nin virülansında bir değişikliğe yol açıp açmadığı da önemli bir tartışma konusu.

Başlangıçta bu mutasyonun, virüsün hastalandırıcı ve öldürücü gücünde herhangi bir değişikliğe yol açmadığı görüşü hakimken, Haziran ayındaki iki makalede aksi düşünceler dile getirildi.

Mayıs ayında yapılan ve Haziran ayında yayımlanan bir araştırmada, Avrupa’daki fatalite hızının diğer ülkelere göre yüksek olmasının bu mutasyonla ilişkili olabileceği yazıldı.(6)

Sonra, yine Haziran ayında yayımlanan bir başka araştırmada da ABD’den elde edilen genetik dizilerde bu mutasyonun virüsün spike sayısını 5 kat artırarak insan hücrelerine tutunma yeteneğini güçlendirdiği, bunun da hastalandırıcı ve öldürücü güçlerinde artışa yol açabileceği görüşü savunuldu.(7) ABD’nin kimi eyaletlerinde son zamanlarda görülen vaka artışlarının bu mutasyonla ilişkili olabileceği de dile getirildi.(8)

Kısaca genetik araştırmalar mutasyonların virüsün gücünde azalmaya değil, tam tersine artışa yol açabileceğini ima eden sonuçlara ulaşıyorlar.

Bu veriler de, epidemiyoloji biliminin sunduklarını tamamlayarak salgınla mücadelede yaz döneminde herhangi bir gevşemeye yer olmadığını gösteriyor.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.