Gebelik döneminde diyabet teşhisine dikkat: Doğan çocuklar risk altında

İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Demet Menteş Adıyaman, diyabettin halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen kan şekerinin kandaki dozunun belirli düzeyin üzerinde seyrettiği bir hastalık olduğunu söyledi.

Diyabettin, vücutta bulunan pankreas organında salgılanan en önemli kan şekerini düzenleyici hormonlardan biri olan insülin hormununun tam ya da kısmi eksikliği, ya da yeteri kadar salgılanıyorken çevre dokularda yanıtsızlığı olma durumu olduğunu belirten Dr. Adıyaman, “Belirtileri hasta ağız kuruluğundan çok şikayet eder. Çok fazla su alma isteği olur. Çok idrara çıkma, aşırı yemek yeme isteği, bunun tam aksi aşırı kilo kaybı olabilir. Görmede bulanıklık, ciltte kuruluk, enfeksiyonlara meyil olabilir. El ve ayaklarda yanma, batma, ağrı gibi semptomlarla, şikayetlerle bize başvurabiliyorlar. Nedenleri, biraz hangi çeşidi olduğu önemli” dedi. 

Tip1 diyabet hastalığında genetik bir sorundan dolayı insülin hormonu tamamen olmadığı, salgılanmadığına aktaran Dr. Adıyaman, “Tip 2’de ise biraz daha obezitenin anne ve baba da veya ikisinde birden de olabilir diyabet hastalığının olması. Kadınlarda gebelikte tanı konmuş bir diyabet hastalığı, stres çok önemli. Stresli bir yaşam tarzı ve hareketsiz yaşam tarzı özelikle tip2 diyabete neden olabiliyor.

Gebelikten önce diyabet hastalığı olmayan gebelik sırasında diyabet tanısı almasına gestesyonel diyabet diyoruz. 24. haftadan sonra tanı koyuyoruz. Tanı alınan hastalar gebelik diyabeti tanısı alıyorlar. Doğan bebek diyabet hastası olmuyor, risk altındadır. Çocuğun doğumdan sonra hipoglisemi gebelik süreci boyunca aşırı kilo alımına bağlı bazen doğum komplikasyonları olabiliyor. Hastanın bilinçlenmesi, diyetine ve egzersize uyması en az medikal tedavi kadar, hatta bazen onun önüne geçer, kıymetlidir. Hastaların bilinçlendirilmesi çok önemli. Bizde hastane olarak belirli aralıklarla hastalarımız diyabet okulu altında eğitimler veriyoruz” ifadelerine yer verdi.