SAĞLIK
okuma süresi: 16 dak.

DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Müdürü: “Herhangi bir ilaç önermedik, 20 farklı aşı geliştiriliyor”

DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Müdürü: “Herhangi bir ilaç önermedik, 20 farklı aşı geliştiriliyor”

DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Müdürü Dr. Ahmed el-Manzuri, geliştirilme aşamasındaki 20 farklı aşı için başvuru yapıldığını, şuan test aşamasındaki birçok klinik tedavinin sürdüğünü söyledi.

Yayın Tarihi: 01/04/20 15:37
okuma süresi: 16 dak.
DSÖ Doğu Akdeniz Bölge Müdürü: “Herhangi bir ilaç önermedik, 20 farklı aşı geliştiriliyor”

Şarku'l Avsat'a konuşan Dr. Ahmed el-Manzuri, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Doğu Akdeniz Bölge Müdürü olarak göreve başlayalı henüz iki yıl dahi olmadı. Fakat resmi olarak Haziran 2018’de başladığı görevinde, 21 ülkeyi kapsayan bölgedeki bazı ülkelerde yaşanan çatışmalar nedeniyle sağlık sistemlerinin çökmesinden kaynaklı birçok krizle karşı karşıya kalsa da bu, görevindeki en kolay dönemdi.

DSÖ Bölge Müdürü olmadan önce Umman Sultanlığı'nda, sağlık sistemini geliştirmeye yönelik ‘büyük bir başarı’ elde eden Dr. Manzuri, bugün söz konusu krizlerden daha büyük bir zorlukla karşı karşıya. İster çatışmaların yaşandığı ister istikrar sahibi olsun ülkeler arasında hiçbir ayrım yapmayan, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla baş etmek zorunda. Çünkü virüs, tüm ülkeleri tehdit ediyor.

DSÖ yöneticileri ile birlikte kriz yönetim merkezinde yer alan Dr. Manzuri, sosyal medya sitelerinde sık sık yayılan söylentiler karşısında krizi ‘hafife almadan ya da göz korkutmadan’ bilim bayrağını kaldırıyor.

Dr. Manzuri, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda söz konusu söylentilerin çoğuna yanıt verirken DSÖ’nün krizle ilgili bir takım konulara yönelik yaklaşımına da açıklık getirdi. Bu konular arasında, salgının yaz aylarında azalma şansı, tedavisinde kullanılan ilaçlar ve üzerinde çalışılan aşılar yer alıyor. Dr. Manzuri ayrıca bazı Arap ülkelerinde salgına karşı alınan tedbirleri, Çin'in virüs salgını kontrol altına alma tecrübesini ve bunun tüm dünyada başarılabilmesi olasılığını değerlendirdi.

İşte röportajın tam metni;

Öncelikle DSÖ’nün koronavirüs salgını için bir tedavi olarak tanıtılan anti-sıtma tedavisinde kullanılan ‘klorokin’ adlı ilaca yönelik bilimsel tutumu nedir?

Covid-19 tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kötüye kullanımı konusunda endişelerimizin arttığını ifade ediyoruz. Öncelikli amaçları dışındaki bir takım amaçlar için kullanılan bu ilaçlar, hafif veya tam teşhis konulmamış vakalar için reçete edilir. Bunlar arasında bazı anti-enflamatuar ilaçlar da yer almaktadır. Covid-19 ile ilgili şu anda DSÖ onaylı terapötik bir ilaç bulunmadığından bu bizim için endişe verici bir durumdur. Endişemizin bir diğer kaynağı ise bu tür ilaçların kullanımının, başka ilaçlarla alındığında aralarındaki etkileşim nedeniyle ortaya çıkabilecek yan etkilerdir.

AŞILARIN YIL SONUNDAN ÖNCE KISA BİR SÜREDE ÜRETİLECEĞİ BELİRTİLİYOR. ANCAK AŞI ÜRETİMİYLE İLGİLİ PROSEDÜRLERİN YILLAR SÜRDÜĞÜ BİLİNİYOR. KISA SÜREDE AŞI ÜRETİLMESİNİN NEDENİ ACİL BİR DURUMDAN MI KAYNAKLANIYOR? BU ŞEKİLDE AŞIYA NE KADAR GÜVENİLEBİLİR?”

“Evet, bir aşının geliştirilmesi birkaç yıl sürer. Ancak son yirmi yılda dünyanın şahit olduğu art arda gelen acil sağlık durumları, küresel çabaları artırmamızı, araştırmaları yoğunlaştırmamızı, araştırma merkezleriyle koordineli çalışmalar yapmamızı, ortaya çıkan hastalıklara ve bunların neden olduğu salgınlara karşı işbirliği yapmamızı sağladı. Bu sayede Ebola aşısını çok kısa bir sürede geliştirebildik. Şuan Covid-19 için de aynısını yapmak amacıyla ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz. DSÖ bugüne kadar 40 tanı testi inceleme ve onaylama talebi aldı. Bununla birlikte geliştirilme aşamasındaki 20 farklı aşı için de başvuru yapıldı. Şuan test aşamasındaki birçok klinik tedavinin sürdüğünü, aşıların ve tedavilerin güvenirliğini, güvenliğini ve etkinliğini sağlamak için tüm adımların ve önlemlerin takip edildiğini söyleyebiliriz.”

BİLİM VE TİCARETİN YARIŞTIRILMASI DURUMUNDA, BUNUN DAHA AZ PARASI OLAN ÜLKELERDE AŞIYA ERİŞİMİ ETKİLEYEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ? DSÖ DÜŞÜK GELİRLİ VE FAKİR ÜLKELERİN AŞIYA ULAŞMASINA YARDIMCI OLACAK MI?

“Biz herkesin sağlıklı olmasını amaçlayan bir vizyon çerçevesinde çalışıyoruz. DSÖ, genellikle en çok ihtiyacı olan ve ihtiyaçlarını en az karşılayabilen ülkeler için kotalar sağlamak amacıyla üreticilere müdahalelerde bulunuyor. Fakat olayları gerçekçi bir şekilde anlamalıyız. Üretilen aşıların başlangıçta herkesin ihtiyaçlarını karşılamayacağı kesin. Bu yüzden sağlık çalışanları, hasta sayısı ve hasta bakımı gibi virüsle mücadelede ön saflarda yer alan en yüksek öncelikli grupların dikkatli bir şekilde belirlenmesi süreci gerçekleştirilir.”

DSÖ YETKİLİLERİ, ÇİN'İN VİRÜSÜ KONTROL ALTINA ALMA KONUSUNDAKİ TECRÜBESİNİ SIK SIK DİLE GETİRDİLER. ÇİN’İN BU BAŞARISININ NEDENLERİ NELERDİR?

“Çin, hükümet ile toplum arasında bir bütün olarak ortak bir yaklaşımla ve önleyici tedbirlerle virüsü kontrol altına almayı ve yayılmasını azaltmayı başardı. Çin tecrübesi, pandeminin kapsadığı tüm ülkelere bir umut oldu. Bu, engelleyici tüm tedbirlerin kamu bilincine odaklanarak vakaları teşhis ve izole etmek, laboratuvar testlerini artırmak, tedavi protokollerini uygulamak, izolasyon ve karantina dahil olmak üzere sosyal mesafe tedbirleri için ciddi çabalar gerektirir. Burada Çin’in yeni bir koronavirüs salgını dalgasına maruz kalmaması için çabalarını sürdürmesinin önemli olduğunun altını çiziyoruz.”

DSÖ’NÜN ARAP ÜLKELERİNDE KORONAVİRÜS PANDEMİSİNE KARŞI ALDIĞI TEDBİRLERLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMESİ NEDİR?

“Bu ülkeleri yakından izliyoruz. Elde edilen veriler, Covid-19 salgınıyla mücadele prosedürlerinde değişiklik gösterdiklerine işaret ediyor. Hazır olma derecesi, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli hususlara göre değişiklik gösteriyor;

1 - Mevcut imkanlar,

2- Sağlık sisteminin gücü,

3 - Acil sağlık durumlarına ve salgın hastalıklara hazırlıklı olma ve müdahale için net planlar sunma.

Kuşkusuz, hazırlık ve müdahale planlarına erken yatırım yapan ve virüsü tanıtmak için daha önce çaba harcayan ülkelerin, virüs ortaya çıktıktan hemen sonra ona daha güçlü bir yanıt verebildiler.

Öte yandan, sağlık sistemleri zayıf ve imkanları yetersiz olan, böyle bir salgına karşı herhangi bir plan hazırlamayan ülkeler şimdi daha büyük bir zorlukla karşı karşıyalar. Özellikle sağlık sistemlerine baskı yapan ve bu sistemlerin pandemi ile etkin bir şekilde başa çıkma yeteneklerini etkileyen savaş ve çatışmaların yaşandığı ülkelerin, bu virüsle mücadele yeteneklerini ve hazırlıklarını tamamlamaları gerekmektedir.

DSÖ’nun bölgedeki bazı ülkelere gönderdiği multidisipliner çalışmalar, virüsün kontrol altına alınmasına yönelik övgüye değer çabaların net bir görüntüsünü ortaya koydu.

Tüm ülkelere, koronavirüs vakalarını test, tespit, tedavi, izole ve takip etme çabalarını artırmaları ve pandemiyle mücadele için insan kaynaklarını seferber etmelerini tavsiye ediyoruz. Bu yaklaşım, bireysel vakaların toplu vakalara dönüşmesini ve daha sonra tüm toplumlara yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Salgının toplum düzeyinde yayıldığı veya kitlesel vakaların meydana geldiği ülkeler bile bu durumu tersine çevirebilir.”

DSÖ’NÜN SAVAŞLAR YÜZÜNDEN SAĞLIK SİSTEMLERİ ÇÖKEN YEMEN’DE HİÇ VAKA KAYDETMEMESİ, LİBYA'DA BİR, SURİYE'DE İSE SADECE BEŞ VAKA KAYDETMESİNİN AÇIKLAMASI NEDİR?

“Libya’da 24 Mart’ta sadece bir vaka bildirildi. Belirttiğiniz gibi Suriye'de de daha önce beş vaka kaydedildi. Yemen'deki durum ise her an değişebilir. Koronavirüs salgınının hızla yayılabileceğini daha önce söylemiştik. Günden güne salgının tüm coğrafyalara yayılması, söylediklerimizi doğruluyor.

Bazı ülkelerde, sınırlı sayıda vaka kaydedilmesinin ya da hiçbir vakanın kaydedilmemesinin iki nedeni var. Bunlardan biri henüz vakaları tespit edecek merkezlere sahip olmamaları, ikincisi ise vakaların yüzde 80'inde virüsün semptomları olarak gözlemlenmeyen hafif bir hastalık şeklinde atlatılması. Bazı vakalar, Covid-19 olduğunu fark edemeden bunu atlatırlar.

Gördüğümüz üzere salgının hızla yayılması nedeniyle koronavirüs rastlanmayan veya sınırlı sayıda rastlanan ülkelerin sayısı hızla azalıyor. DSÖ, bu ülkeleri, Covid-19'u test ve teşhis etme kapasitelerini geliştirme konusunda destekliyor. Bu ülkeler özellikle DSÖ’nun risk altında gördüğü ve öncelikli ülkeleri arasında yer alıyorlar.

Covid-19 ile ilgili söylemler arasında, bilimsel çalışmalara atfedilerek virüsten en çok etkilenen belirli kan grupları olduğu şeklinde bazı haberler de yer alıyor. Hatta erkeklerin kadınlara kıyasla virüsten etkilenme olasılığının daha yüksek olduğuna dair haberler de bulunuyor. Bu haberler ne kadar doğru?

Bu hipotezleri destekleyecek hiçbir bilimsel kanıt yok.

Yine sık sık virüsün Çin ile ABD arasında biyolojik bir savaş bağlamında üretildiği şeklinde bir söylem dile getiriliyor. Bu iddia bilimsel çalışmalarla reddedildi mi?

Bu iddialar hakkında elimizde herhangi bir veri yok. Bu iddiaları ortaya atan tarafların iddialarını bilimsel kanıtlarla desteklemeleri gerekir.”

VİRÜSÜN YAZ AYLARINDA GERİ ÇEKİLECEĞİNE DAİR YAYGIN BİR GÖRÜŞ VAR. BU, NE KADAR DOĞRU?

“Henüz birkaç ay önce ortaya çıkan yeni bir virüsle uğraşıyoruz. Bu nedenle hava sıcaklıklarının artmasının virüsün seyrini değiştirip değiştirmeyeceğini öngörmek zor.  Bununla birlikte, elde edilen veriler, virüsün soğuk ve kuru iklimlerde olduğu gibi sıcak ve nemli iklimlerde de yaşadığını, hem soğuk iklimli ülkelerde hem de sıcak iklimli ülkelerde yayıldığını göstermiştir.

Benzer virüslerle ilgili deneyimlerimiz sayesinde, yaz aylarında değişebilecek faktörün mesafe koyma ve bulundukları yerleri havalandırma eğilimi gibi insanların davranışı olduğunu gördük.  Ayrıca daha az öksürme ve hapşırma olayları vardır. Ancak yaz aylarında insanların davranışları değişmezse, yüksek sıcaklığa bağlı olarak virüsün etkisinde bir değişiklik beklemek oldukça zor.”

DSÖ’NÜN, GAZETE DAĞITIMLARININ DURDURULMASI GİBİ BAZI ÜLKELERDE ALINAN TEDBİRLERLE İLGİLİ DÜŞÜNCESİ NEDİR?

“Her ülke salgının ulusal düzeyde kontrol altına alınması için alınacak önlemlere kendisi karar verir. Ancak biz burada dikkatli bir risk değerlendirmesi yapılmasının önemini vurguluyoruz. Böylece alınan tedbirler, diğer sosyal ve ekonomik yönlere zarar verebilecek kısıtlamaları abartmadan ve pandemiden kaynaklanan yükleri iki katına çıkarmadan istenen sonuca ulaşacaktır.”

YETKİLİLER YAPTIKLARI AÇIKLAMALARDA VATANDAŞLARINA ÖNÜMÜZDEKİ İKİ HAFTA BOYUNCA EVLERİNDE KALMASINI SÖYLÜYOR. NEDEN İKİ HAFTA?

“İnsanların evde kalmaları ve aralarına sosyal mesafe koymaları, virüs salgınını yavaşlatmak ve zaman kazanmak için önemli bir yoldur. Böylece yetkililer, salgını önleyici tedbirleri uygulayabilir ve ülkelerinin salgını yenme yeteneklerini artırabilirler. Yani bunlar, sağlık sistemi üzerindeki yükü azaltmaya ve salgını yavaşlatmaya yardımcı olabilecek savunma önlemleridir. Ancak virüsü sadece iki hafta içinde kontrol altına almak ya da sosyal mesafe uygulamasının tek başına bunu başaracağına inanmak oldukça zor.

Ülkeler, salgını kontrol altına almak için vakaları karantinaya almayı, bunları laboratuar incelemelerini, tedavilerini ve temasları en aza indirecek çalışmalarını iki katına çıkarmalılar.”

DSÖ, ORTADOĞU’DAKİ İNSANLARA BU KRİZİ AŞMALARI İÇİN NE GİBİ TAVSİYELERDE BULUNUYOR?

“Bölgedeki herkese, bu salgınla mücadelede, kendilerini, sevdiklerini ve ülkelerini korumak için üstlendikleri role güvendiğimizi söylüyoruz. Bununla birlikte elleri su ve sabunla yıkamak, sosyal mesafe uygulamak, öksürme ve hapşırma gibi durumlarda görgü kurallarına uymak, sağlık bilgilerini güvenilir kaynaklardan almak ve hükümetlerinin salgınla mücadele için ortaya koydukları önlemlere uymak gibi salgınla mücadeleye yönelik tedbirlere bağlı kalmalarının önemini bir kez daha vurguluyorum.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.