Mağusa çöplüğünden yayılan hava kirliliği için eylem düzenleniyor
Mağusa çöplüğünde sık sık yaşanan çöplük yangınına karşı eylem düzenleniyor.
Mağusa çöplüğünün bilinçli şekilde sık sık yakılması ve bölgede yaşanan hava kirliliği bölge sakinlerini bezdirdi. Yakılan çöplükten yayılan kötü koku ve hava kirliliği nedeni ile Sivil Toplum Örgütleri yarın eylem düzenleniyor.
Eyleme, MAKAMER (Mağusa Kadın Merkezi Derneği), MKD (Mağusa Kültür Derneği), Hayata Dokun Hareketi, MASDER (Mağusa Suriçi Derneği), Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği, Mağusa İnsiyatifi destek veriyor.
Eylem, yarın saat 11:00’de Mağusa çöplük alanında gerçekleştirilecek. Eylem içinse Dreem Garden’da buluşulacağı duyuruldu.
“Temiz Hava En Temel Hakkımız” sloganı ile gerçekleştirilecek eylem için yapılan açıklama şu şekilde:
Temiz hava solumak en temel hakkımızdır. Çocuklarımızı kendi ellerimizle kirli hava ortamını soluyarak yaşamaya mahkum ettik. Bu günün sorumluları bu dünyayı terk ederken onlar birçok sağlık sorunuyla uğraşmak zorunda kalacaklar. Bunun hesabını kim verecek? Ayrıca çağımızın küresel çevre sorunları bu hakkı sadece insan açısından ele almamayı diğer canlılar açısından da düşünmeyi zorunlu kılmaktadır.
Yıllardır ciddi bir hava kirliliğine maruz kalıyoruz. Bu kirliliğin son durağı bedenlerimizdir. Çocuklarımızı kendi ellerimizle kirli hava ortamını soluyarak yaşamaya mahkum ettik. Bedenleri büyürken yıllar geçtikçe vücutları içinde kirlilik birikimi de büyümektedir. Bu günün sorumluları bu dünyayı terk ederken onlar birçok sağlık sorunuyla uğraşmak zorunda kalacaklar. Bunun hesabını kim verecek? Bu gün yetki sahibi olanların aynı zamanda sorumluluğu olduğunu hatırlatırız. Temiz hava solumak en temel hakkımızdır. Ayrıca çağımızın küresel çevre sorunları bu hakkı sadece insan açısından ele almamayı diğer canlılar açısından da düşünmeyi zorunlu kılmaktadır.
Bölgemizde hava kirliliği o kadar üst boyuttadır ki kronik akciğer hastaları, astım hastaları, gündüz yetmezmiş gibi gece de maske kullanmak zorunda kalmaktadır.
Mağusa Kadın Merkezi Derneği tam iki yıl önce “Temiz havamı Kirletme” temalı bir kampanya düzenleyerek Çevre Dairesi ve Gazimağusa Belediyesi’ni hava kirliliğinin önlenmesi konusunda uyarmıştı.
5 Kasım 2019 yılında MAKAMER (Mağusa Kadın Merkezi Derneği) olarak “Temiz Havamı Kirletme” temalı bir imza kampanyası başlatmış, gerek elden gerekse change.org aracılığıyla binlerce imza toplayarak sorunun oluşmasından ya da çözümünden sorumlu tüm tarafları bu kirliliğin etkilerine karşı ne kadar hassas olduğumuz noktasında uyarmıştı. Yaptığımız kampanyanın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen yönetenler “sağır sultanı “ oynamakta ve çöp sorunu gittikçe katlanarak büyümektedir.
Yasalar yönetenler tarafından hiçe sayılarak uygulanmıyor. Çevre Yasasının atık yönetimiyle ilgili ilke ve yükümlülükleri yerine getirilmediği için Mağusa bölgesinde bu açık /vahşi çöp depolama alanı nüfusla birlikte gittikçe büyüyor.
Mağusa bölgesindeki hava kirliliği sorunu, daha çok bölgenin çöp toplama alanındaki katı atıkların ilkel bir şekilde yakılmasına bağlıdır. Yıllardır kentin katı atıkları, çevre yasasının “katı atıkların ortadan kaldırılması” maddesinin esas ve usullerine aykırı biçimde imha edilmektedir. Diğer bölgelerde olduğu gibi ne yazık ki Mağusa bölgesinde de giderek artan nüfusla birlikte büyüyen bir atık sorunu vardır. Atık yönetimiyle ilgili ilke ve yükümlülükler esasına göre , Çevre Yasası’nın ”Çevrenin Korumasına ilişkin İlke ve Sorumluluklar” başlıklı ikinci kısmında da açıkça belirtildiği üzere atıkların taşınma koşulları, sınıflandırılması, depolanması, bertaraf edilmesi sırasında, insan canlı ve çevre sağlığının gözetilmesi zorunludur. Ancak yönetenler, yasaları hiçe sayarak, bu suçu işleyenlere göz yummaktadır. Devlet, Çevre ve insan sağlığını tehdit eden bu durumu düzeltme yönünde hiç bir uğraş sarf etmeyerek suça ortak olmaktadır.
Yıllarca yanan Dikmen çöplüğünün zehirli havasını soluyan Lefkoşa halkı, AB finansmanı ile 2012 yılında devreye giren Güngör düzenli katı atık depolama tesisi ile bir miktar rahatlamışsa da Mağusa halkı dur durak demeden yıllardır kirli hava solumaktadır. Son günlerde Güngör’den yükselen zehirli gazlar hükümetlerin sürdürülebilir olmayan, günü birlik politikalarının mevcut yatırımları bile işlevsiz duruma getirdiğini göstermektedir.
Hepimiz aynı evde yaşıyoruz ve evimiz giderek kirleniyor. Hava Kirliliği Toprak ve sularımızın kirlenmesine de yol açmaktadır. Bölgemizde özellikle önemli bir ihraç kalemimizi oluşturan ve talebi olan hurdalık ve metalleri açığa çıkarmak için çöpler bilinçli olarak yakılmaktadır. Bölgede plansız ve çarpık kentleşmenin emareleri mevcut. Tarım arazileri inşaata çevrilirken, çöplüğün bulunduğu bölgelerde tarım yapılmaktadır. Yönetenler sağlığımızla oynuyor.
Hepimiz aynı evde yaşıyoruz ve evimiz gün geçtikçe kirleniyor. Oluşan vahşi çöp alanları sadece havamızı değil, çöplerden kaynaklanan sızıntı suyu ne yazık ki toprak ve sularımızı da kirletmektedir. Bölgede yaptığımız incelemeler buradaki atıkların daha çok organik ve geri dönüşümü yapılabilen atıklar olduğunu göstermektedir. Ancak Yerel yönetimler, atık yönetimi yükümlülüklerini yerine getirmediği ve geri dönüştürülebilen atıkları azaltım yapacak, geri dönüştürülemeyenleri ise uygun şartlarda bertaraf ya da depolayacak donanım ve sistemlere gerekli yatırımları yapmadıkları için çöp sorunumuz giderek büyüyor. Önemli bir ihraç kalemimizi oluşturan hurdalık ve metalleri açığa çıkarmak için geçim kaynağı olan bu çöplük alanlar bilinçli olarak yakılmaktadır. Ayrıca çöplüğün dibine kurulmuş seraların, sürülmüş tarlaların mandıraların varlığı buralarda tarımsal üretim ve hayvancılığın yapıldığını göstermektedir. Tarım arazileri ve meralar inşaata dönüştürülürken çöplük arazilerinin tarım arazisine ve hayvancılığın alanlara dönüştürülmesi plansız ve çarpık kentleşmenin emareleri değil de nedir?
Pis koku ve siyah duman bizi evlerimize hapsediyor. Ama orada da rahat edemiyoruz. Daha çok karbon emisyonu yüksek lastikler ve naylonların yakılmasıyla açığa çıkan karbon kökenli gazlar sera etkisi yaratmaktadır.
Gece boyunca üzerimize çöken pis koku ve siyah duman bizi evlerimize hapsediyor. İlk akşamdan kapılarımızı pencerelerimizi kapatmamıza rağmen orada bile rahat edemiyoruz. Özellikle karbon emisyonu çok yüksek olan lastikler ve naylonlar yakılmaktadır. Bilindiği gibi karbon kökenli gazlar sera etkisi yaratmaktadır. İklim değişikliği ile mücadele eden dünyada bu durum aynı zamanda bir insanlık ayıbıdır.
Havadaki yanma sonucu oluşan kirleticiler özellikle ışık ve sıcaklığın etkisiyle etkileşime girerek sağlık açısından daha tehlikeli ikincil kirleticilere dönüşmektedir.
Havadaki kirleticiler kendi aralarında etkileşime geçerek gündüz ışığın da etkisiyle kanserojen olan ikincil kirleticilere dönüşmektedir. Üzerimizi örten bu siyah dumanla birlikte şehre karbon bileşikleri yanında tonlarca zararlı bileşik yayılmaktadır. Bu bileşikler organikler çok halkalı hidrokarbonlar, kükürtoksitler, azotoksitler ve partiküler maddelerdir. Nano partiküler dediğimiz çok küçük partiküller özellikle akciğer yollarına derinleme nüfuz ederek akciğer kanserine neden olmaktadır. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından bu partiküllerin akciğer kanserine neden olduğu rapor edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hava kirliliğine bağlı yıllık ölüm oranlarını düşürmek için partiküler maddelerin (PM2.5 ug/mg ve PM 10 ug/mg) yıllık ortalama üst limit değerlerini aşağıya çekmiştir.
DSÖ verilerine göre ;
- Dış ortam ve ev ortamının birleşik etkileri büyük ölçüde inme, kalp hastalığı, kronik astım, akciğer kanseri, ve akut Solunum enfeksiyonları gibi hastalıklara yol açmaktadır.
- Hava kalitesinin düşük olduğu yerlerde, insanlarda öksürük, bronşit, astım, kronik kalp rahatsızlığı ve akciğer rahatsızlığı gibi hastalıkların görülme ihtimali oldukça yüksektir.
- Her yıl hava kirliliğinden kaynaklanan sağlık sorunları yüzünden, 7 milyon kişi hayatını kaybetmektedir.
- Dünyada hava kirliliği, akciğer kanserinden ölümlerin % 29’undan, akut alt Solunum yolları enfeksiyonundan kaynaklanan tüm ölüm ve hastalıkların, % 17’sinden, tüm ölümlerin ise %
24’ünden sorumludur.
“ Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en iyi miras temiz bir çevredir.”
Kaynakların aşırı kullanılması, kirliliğin aşırı artması, doğanın yeniden üretim süreçlerini engellemektedir. Dünyada artık doğanın yeniden yenilenmesi veya verilen zararın giderilmesi için “Kirleten Öder İlkesi” uygulanmaya başlanmıştır. Yönetenleri Atık yönetimi için bütçe ayırmaları politika üretmeleri ve planlama yapmaları, kirlilik yaratanlardan, doğaya bıraktıkları kirlilik nispetinde vergi almaları yönünde uyarıyoruz. Halkını seven, toprağını seven, sorumlu yöneticilere ihtiyacımız vardır.
Burada yaşadığımız sorunların ana sorumluları, Turizm ve Çevre Bakanlığı ve Yerel Yönetimlerdir.
Buradan tüm sorumlulara sesleniyoruz. Ne kendimizin ne de çocuklarımızın güvenli yaşam hakkından asla vazgeçmeyeceğiz.
Halkı zehirlenirken kayıtsız ve duyarsız kalanlardan hesap soracağız.
Sağlıklı bir çevrede yaşama koşulları oluşuncaya kadar.
Yılmayacağız,
Susmayacağız.
İmzacılar:
- MAKAMER ( Mağusa Kadın Merkezi Derneği)
- MKD ( Mağusa Kültür Derneği)
- Hayata Dokun Hareketi
- MASDER (Mağusa Suriçi Derneği)
- Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği
- Mağusa İnsiyatifi
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.