EĞİTİM
okuma süresi: 4 dak.

Doç. Dr. Sinal: “Hipnoz çoğu ülkede tıbbi bir girişim olarak kabul edilir”

Doç. Dr. Sinal: “Hipnoz çoğu ülkede tıbbi bir girişim olarak kabul edilir”

GAÜ akademisyeni Doç Dr. Sinal, hipnozun çoğu ülkede tıbbi bir girişim olarak kabul edildiğini belirtti.

Yayın Tarihi: 12/12/19 13:58
okuma süresi: 4 dak.
Doç. Dr. Sinal: “Hipnoz çoğu ülkede tıbbi bir girişim olarak kabul edilir”

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ)  Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Aysin Sinal, hipnozun kullanım alanları hakkında açıklamalarda bulundu.

Doç.Dr. Aysin Sinal, hipnoterapinin hipnoz sırasında uygulanan temel tedavilere verilen genel isim olduğunu belirterek, hipnozun migren ve gerilim tipi baş ağrıları, kronik fiziksel ağrılar, ağrısız doğum ve kanser ağrılarında hipnoanestezi ile cerrahi girişimlerde psikosomatik hastalıklarda kullanılan bir tedavi yöntemi olduğunu belirerek, Hipnozun kişinin gönüllü isteği ve katılımıyla gerçekleştirilen bir tedavi yöntemi olduğunu ifade etti.

Sinal açıklamalarının devamında; “Hipnoz kesinlikle bir uyku hali değildir. Dışarıdan bakıldığında hipnozdaki kişi sanki derin ve huzurlu görünür. Hipnoz sırasında kişinin bilinçli kontrolü ortadan kalkmaz. Bir uyku olmadığı için uyanmamak diye bir şey yoktur. Hipnoz yapan hekim, terapi sonunda çıkacağı telkini verdiği zaman kişi hipnozdan çıkarak gözlerini açar” dedi.

Hipnozun oluşmasında en temel unsurunun gönüllülük,konsatrasyon ve hayalgücü olduğunu belirten Doç. Dr. Aysin Sinal, “Hipnoza girebilme yetisine hipnotizabilite adı verilir. Herkesin hipnoza yatkınlığı farklıdır. Bu yüzden herkes hipnoza giremez. Araştırmalara göre, genel olarak toplumun %10-%15’inde hipnoza yatkınlık yoktur. Hipnoza yatkınlık yetkisi kişilik yapılarına ve içinde bulunulan ruhsal rahatsızlığa bağlı olarak değişmektedir. Kimseye güvenmeyen, her şeyi kontrol etmeye çalışan ya da kendisini herkesten üstün gören kişiler kolay kolay hipnoz tedavisine giremezler. Çoğu ülkede hipnoz ‘ tıbbi bir girişim ‘ olarak kabul edilir. Sadece tedavi amacıyla , hipnoz ve hipnoterapi eğitimi almış hekimler, diş hekimleri ve klinik psikologlar bu uygulamayı kullanabilirler” dedi.

Sinal, genel tıpta hipnozun migren ve gerilim tipi baş ağrıları, kronik fiziksel ağrılı hastalıklar, trigeminal nevralji, ağrısız doğum, kanser ağrılarında, ameliyatlar, diş çekimi ve diş eti rezeksiyonlarında, astım, esansiyel hipertansiyon, ülser, ülseratif kolit, irritabl kolon, siğil tedavisinde kullanıldığını belirten Sinal Psikiyatri alanında hipnozun tik, kekemelik, trikotilomani, yeme bozuklukları, obezite, psikojenik ağrı bozukluğu, konversiyon bozukluğu, cinsel işlev bozuklukları, sigara bağımlılığı, dissosiyatif bozukluklar, fobiler, panik bozukluğu, agorafobi, sosyal fobi, sınav kaygısı, travma sonrası stres bozukluğunda kullanılabileceğini ifade etti.

Sinal, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:

“Hekimler, hipnoterapiyi eğitimini aldıkları kendi uzmanlık alanlarında uygulamalıdırlar. Çünkü hem eğitimleri hem de yasal yetkileri kendi uzmanlık alanlarıyla sınırlıdır. Astım hastalığı konusunda göğüs hastalıkları uzmanı, ağrısız doğumda kadın-doğum uzmanı, cilt hastalıkları konusunda dermatolog, ruhsal hastalıklarda psikiyatri uzmanı, diş çekimi ve diş eti hastalıklarında dişhekimleri hem bilgi ve yeterlilik hem de yasal olarak yetkilidirler. Çünkü söz konusu hastalıkları hipnoterapi ile tedavi ederlerken kendi uzmanlık bilgilerini hipnoz içinde uygulayacaklardır.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.