EĞİTİM
okuma süresi: 6 dak.

“Koronavirüsle insanlığın ilk tanışması 1960 yılı”

“Koronavirüsle insanlığın ilk tanışması 1960 yılı”

LAÜ akademisyeni Prof Dr. Şelimen, “Koronavirusle insanlığın ilk tanışması 1960 yılında olmuştur” ifadelerini kullandı.

Yayın Tarihi: 26/04/20 17:42
Güncelleme Tarihi: 27/04/20 14:00
okuma süresi: 6 dak.
“Koronavirüsle insanlığın ilk tanışması 1960 yılı”

LAÜ Akdemisyenleri yeni tip koronavirüsün sağlık ve  psikolojik boyutlarını ele aldı.

Ülkemizde ve dünyada yaşamları tümüyle etkileyen yeni tip koronavirusle ilgili olarak Lefke Avrupa Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof Dr. Deniz Şelimen, “Koronavirusle insanlığın ilk tanışması 1960 yılında olmuştur” dedi.

Ancak bu virüsün insanlarda  kendini asıl 2002 yılında SARS-cov olarak hissettirdiğini ve o tarihte de yine ilk kez Çin’de ortaya çıktığını anımsatan Şilemen, “DSÖ SARS-cov’a bağlı ölüm oranını %10.9 olarak açıklamıştır” dedi. Prof. Dr. Şelimen, konuyla ilgili şunları kaydetti: “2012 yılında ise MERS-cov olarak tekrar insanlığı tehdit eden koronavirüs Suudi Arabistan’ın Cidde  kentinde başlamış, 1-99 yaş aralığında insanları etkilemiştir.

DSÖ ölüm oranını % 37 olarak vermiştir. Mikroroganizmalar sabırlı ve akıllıdırlar. Bekleyip şekil değiştirip tekrar saldırırlar.

İşte yeni tip koronaviruste 8 yıl sonra farklı bir yapıda karşımıza çıktı. Daha güçlü ve dirençli olarak.

Bu tür salgınlarda savaşı kazanmak için her zaman hazırlıklı olmak ve sabırla önlemleri uygulamak çok önemlidir diyen Şelimen “Yeni tip corona virüs Dünya genelinde  150.000 den fazla can aldı.

Bu ciddi bir rakam. Belli yaşın üzerinde olanları, kronik hastalıkları olanları ve bağışıklık sistemi güçsüz olanları tehdit ediyor. Yani güçsüzleri hedef alıyor. Zayıf noktamız neresi ise oradan vuruyor. Beslenmemize dikkat etmek ve bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak gerekir”

“BU SAVAŞTA HİJYEN ÇOK ÖNEMLİ”

Şelimen, “Bu savaşta hijyen çok önemli, tabii  başta ellerin temizliği. Sadece tuvaletten sonra ve yemekten sonra değil önce de el yıkamak gerekir. Bu dönemde umumi tuvaletlerdeki elektrikli kurutucular yerine kağıt havluyu tercih etmeliyiz.

Evlerde ise aile bireylerinin havluları ayrı olmalı ve günlük değiştirilmelidir. Ağız hijyeninin de korunmada öneminin büyük olduğu unutulmamalıdır.  Bunu da ihmal etmemiz gerekir”dedi. Diğer bir konu temas, birbirimizle temasın kesilmesi virüsün hareketini durdurmaktadır diyen  Şelimen “Bir yerden bir yere taşınmasını önlememiz gerekir. Bu bizim elimizde. Bunu başarabiliriz. Ayrıca yine virüslere hareket olanağı sağlayan  sürekli elimizde dolaşan telefonlar ve anahtarlıklar. Bunların temizliği de çok önemlidir.

El yıkama ürünlerini kullanırken de dikkatli olmalıyız. Sık kullanılması halinde alerjik reaksiyonlara ve elde kontak dermatitlere neden olabiliyorlar. Bu nedenle eğer tam gün evde kaldıysak,  kimse ile temas etmediysek normal sabun ve su ile ellerin yıkanması yeterlidir.

Unutmayalım herşeyin başı sabırla tüm bu önlemleri uygulamaktan geçiyor” diyerek gündemi değerlendirdi.

Sağlık Yüksekokulu öğretim elemanı Yrd. Doç. Dr. Pınar TEKTAŞ da olayın psikolojik boyutunu şöyle anlattı: Korona virüs rutinimizi bozdu. Yaşamımızdaki dengeler bozuldu. Hayatımızı tehdit eden bir hastalık olduğunu düşününce stres ve kaygı yaşıyoruz, özellikle yaşanan bu kaygı ölüm kaygısı olarak karşımıza çıkıyor.

Bu süreçte ruh sağlığımızı korumak için neler yapalım? Televizyonu açtığımızda ya da sosyal medyayı açtığımızda bu konuyla ilgili haberlerle karşılaşıyoruz. Bu haberlere çok zaman ayırmamak gerekiyor, içinde çok boğulmamak gerekiyor.

Günlük alışkanlıklarımıza zaman ayırıp evde rutinler oluşturmalıyız. Spor yapmak, kitap okumak, film izlemek gibi sevdiğimiz etkinliklere zaman ayırabiliriz diyen Tektaş “ Aslında baktığımızda bu süreç bize küçük şeylerle nasıl mutlu olabileceğimizi öğretti.” dedi.

“BU SÜREÇTE POZİTİF DÜŞÜNMEK ÖNEMLİ”

Geçirdiğimiz süreç, evde de kendimize farklı güzellikler farklı yaşantılar yaratabileceğimizi öğretti. Hep söylüyoruz, biz hayatı nasıl algılıyorsak aslında öyle yaşıyoruz. Bizde kaygı, stres oluşturan bu süreci de kendimizi tanımamız, hayatımıza anlam katmamız, elimizde olanların değerini anlamamız, birbirimize sarılmanın ne kadar değerli olduğunu gösteren bir fırsat olarak görmeliyiz.

Bu süreçte pozitif düşünmek önemli. Biz yaşadığımız olumsuz bir olayı tehdit olarak algılarsak beynimiz bu tehdit sinyallerini algılamaya göre programlanıyor. Sabırla kabullenelim ve bu güzel bahar günlerini evimizde geçirelim ki yaz günlerini dışarıda daha keyifle ve sağlıkla geçirebilelim”dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.