Dinçyürek niçin susuyor?

Yayın Tarihi: 03/04/15 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bir iki yazı yazıp geri çekileceğimizi zannederlerse çok yanılırlar!

Çünkü biz de skandal olaylar bir iki günlük manşetten sonra unutulur gider…

Kanunsuzluk da devam eder!

Kimse bizi başkalarıyla karıştırmasın lütfen…

Haklı olduğumuz konularda siyasetin kirliliğini belgeleyen bütün olayların sonuna kadar takipçisi olacağız gerekirse hiç yılmadan yüzlerce kez yazacağız ve gözlerine sokacağız…

Ta ki siyasiler hadlerini bilene kadar…

Karşıyaka'da bir gece bekçisine verilen 48.5 dönümlük orman arazisinden bahsediyoruz!

Orman Müdürü İsa Direk yapılan yanlışlığın farkında ve sır emir kulu olduğu için konuşamıyor…

Ama bu sözleşmenin altında imzası var, sözleşme iptal edilmezse gün gelir bu kanunsuzluğun bedelini elbet ödetirler…

Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ile görüştüğümüzde de 'sözleşme iptal edilecek' demişti…

O da biliyordu ki bu işte bir terslik vardı e bazı partilileri bu işe fena halde bulaşmıştı…

Ama sözleşme halen iptal edilmedi!

Denktaş yapılan hatayı kabul ettiği halde sözleşmenin iptal edilmesi için bir girişim yapmadıysa o zaman bize düşen göre bu olayı gündemde sıcak tutmaktır…

Partili bir kişi devreye girip yasal olmayan böyle bir sözleşme imzalandıysa niçin geri adım atılmıyor!

Yoksa Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bir takım baskılar mı söz konusu oldu!

Serdar beyde mi bir iki gün sonra olayın unutulacağını düşünüyor acaba?

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu'nun bize gönderdiği mesajı sizlerle bu köşede paylaşmıştık!

Sayın Yorgancıoğlu böyle bir kiralamanın asla kabul edilemeyecek bir şey olduğunu ifade etmişti…

Hatta bu konuda Çevre Ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek'e bir mektup göndererek sıkıntısını dile getirmişti…

Ve tabi ki olayın takipçisi olacağını söylemişti…

Özkan bey takip etti mi bu konuyu?

Bakanlıktan kendisine bir cevap verildi mi?

Verilmediyse bunun nedenini sordular mı?

Yoksa telefonlar işleyip Özkan beyde mi bu işi takip etmekten vazgeçti!

Sayın bakan ise tamamen başını kuma gömmüş durumda…

Ortada bir partili önerdi diye kanunsuz olarak kiralanan 48.5 dönüm orman arazisi varken bakanlıktan bir açıklama yapılmaz mı?

Hele de bu konularda hassasiyetiyle bildiğimiz Dinçyürek'in bu kadar sessiz kalmasını acaba nasıl yorumlamamız gerekir?

O sözleşmenin altında imzası olan Bakan Dinçyürek yasa dışı bir sözleşmeye imza attığını yoksa bilmiyor mu?

Ya da seçimler öncesi onunda mı üzerinde bir takım baskılar var ve olayın kapanmasını mı bekliyor acaba?

Eğer öyleyse dik duruşuyla bildiğimiz bakan bizim için hayal kırıklığı olacaktır!

Ne gariptir ki aynı sessizlik Sunat Atun ve Ahmet Uzun cephesinde de görülmektedir…

Hele de Sunat Atun, bu ülkede bakanlık yapan, hali vakti de epey iyi olan birisi kaçak elektrik akımı ile haksız kazanç mı elde etmiştir?

Öyle değilse niçin iki gündür açıklama yapmamaktadır?

Doğruysa en azından kamuoyuna küçük bir açıklama yapıp özür dilemesi gerekirdi…

Ahmet Uzun olayı da farklı değil!

Bir avukatın bu konudaki yargılanması sonucunda mahkemenin beraat kararı vermesi insanların kafasını karıştırmıştır…

Beraat demek, Ahmet Uzun'un suçlu olduğunu mu gösterir?

Sayın Uzun'un bu konudaki görüşleri nelerdir?

Görüldüğü üzere kamuoyunda yankı yaratan olaylarda hep eski ya da yeni bakanların isimleri anılmaktadır…

Vekillerin şu anda iş takipçisi olarak görev yaptığı Meclis'te bakanlar da iş bitirenler olduğu için yapılan ciddi iddialar sonuçlandırılmazsa, devletin bağımsız organları bu olayların üzerine gitmezse vatandaş siyasetçi ve siyasete neden güvensin ki?

Okul kaptanlığını bile çekemediler!

Güney Kıbrıs'ta İngiliz Okulu'nda kaptanlık seçimini kazanan Onat Ataman hepimizin gururu oldu…

Çünkü bir ilk gerçekleşiyordu!

Ama Güney'deki zihniyet yıllar sonra da değişmemişti ve genç kardeşimiz bu başarıdan sonra tehditler almaya başladı…

Bu nedenle dün Rum polisi devreye girdi ve Onat Ataman 15 kişilik polis ekibi eşliğinde okuluna gitmek zorunda kaldı…

KOP üyeliği sürecinde umarız kulağımıza küpe olur!




Damatlar…

Bir kayın validenin üç damadı varmış. Bir gün bunlar tatile denize gitmişler. Kayınvalide "bakayım damatlarım beni ne kadar seviyor" deyip atlamış denize ve boğulma taklidi yapmaya başlamış.

"Büyük damadım boğuluyorum ne olur kurtar beni" demiş. Büyük damatta hemen kurtarmış. Ertesi sabah büyük damadın kapısında bir Reno Laguna üzerinde de bir not "sevgili damadım hayatımı kurtardın kayınvaliden".

Ertesi gün ortanca damadı denemiş aynı şekilde oda hayatını kurtarmış onunda kapısında bir Reno Safrane ve üzerinde bir not: "Sevgili damadım hayatımı kurtardın kayınvaliden".

Sıra küçük damadı denemeye gelmiş. Ertesi gün yine denize girmiş. "Damadım boğuluyorum ne olur kurtar beni" demiş.

Küçük damat " boğulursan boğul demiş. Kadında oracıkta boğulup ölmüş. Ertesi gün küçük damadın kapısının önünde bir Ferrari üzerinde de bir not;

"Sevgili damadım hayatımı kurtardın, kayınpederin."



#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları