Rüşvetin belgesi olmaz diyorlar…

Yayın Tarihi: 19/04/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Bir anket yayınlandı. Ankete katılanlar siyasilerin ve memurların hatta bürokratların işlemlerin halledilebilmesi için rüşvet talep ettiklerini söyledi. Hatta rüşvet verenler verdiklerini bile söylediler. Son derece önemli bir anket. Ben kendi başımdan geçen bir olayı anlatayım size. Akşamlardan bir akşam Girne’de bir restorantta oturuyorum. Restorantın sahibi geldi ve dedi ki Gökhan’cığım tanıdığım tüm gazetecilere ve önüme gelen herkese anlatıyorum sana da anlatayım diyerek söze başladı; “Kalkınma Bankası’ndan kredi başvurusu yaptım, istediğim krediyi vermek için benden şu kadar miktar komisyon istediler vermeyi reddedince de krediyi bana çıkarmadılar, ben de krediyi alamadım. İhtiyacım olan parayı başka bir şekilde temin ettim. Herkese anlatıyorum sana da anlatayım gazetecisin bil istedim” dedi.

Adam açık açık kendisinden rüşvet istendiğini ve vermeyi kabul etmediği için Kalkınma Bankası’ndan kredisinin çıkmadığını anlattı. Peki ne oldu? Koca bir hiç. Açılan bir soruşturma var mı? Yok. Tutuklanan biri var mı yok. Herhangi yasal bir işlem ya da red açıklaması yok. Bu sadece bir örnek. Ben sizlere benim tanık olduğum bir olayı anlattım. Allah bilir bunun gibi kaç olay vardır.

Rüşvetin üzerine gitmesi gereken kim peki? Siyasiler ya da polis. Tabii burada kendisinden rüşvet talep edilip de vermeyen kişinin de gidip polise şikayetçi olması gerekir ki polis harekete geçsin ve bir işlem yapsın. Rüşvet talep edilen de gidip polise şikayetçi olmadığı için rüşvet talep edenler korkusuzca rüşvet talep etmeye devam edebiliyorlar.

Rüşvetin belgesi olmaz derler. Aslında bir bakıma doğrudur da. Bu işi aracılar halleder makamda oturanlarda parasını alır ve işine bakar. Halk yani vatandaş aptal değil herkes ne olup bittiğinin farkında bu nedenle anket sonuçlarına da bu yansıyor. Bu da siyasete güvensizliği getiriyor. Peki bu güvensizlik seçim sonuçlarına yansıyor mu? Bu da başka önemli bir soru. Gelin görün ki seçim sonuçlarına yansımıyor.

Başbakan Ünal Üstel her konuda olduğu gibi bu konuda da hassas. Ben yakinen biliyorum Başbakan devlet işlerinin olması için vatandaştan yana ciddi bir tutum sergiliyor ve herhangi bir suistimale izin vermiyor. Başbakana da bu yakışır.

Zaten bu rüşvet meseleleri siyasilerden çok alt kadrolarda yani memur ve bürokrat sınıfında cereyan ediyor. En azından biz de öyle duyuyoruz. Çünkü işleri yürüten bürokratlarla memurlar.

Ne yazık ki devlet içinden çürümüş noktada, bunu kabul etmek lazım. Rüşvet vermek ve almak o kadar bir doğallaşmış ki talep eden korkusuzca talep ediyor vatandaş da ya da işadamı da işinin olması için istenilen rüşveti bir şekilde vermeyi Kabul ediyor. Adam devletin memuru bir bakıyorsunuz altında son model mercedesle geziyor. Memur maaşıyla o arabayı alma şansı yok. Bugün bir memur ya da bir bürokrat 80 bin euroluk arabayı alamaz ama alıyorlar. Nasıl alıyorlar nasıl yapıyorlar soran yok. Ya da altında son model range roverle geziyor adam ya da kadın. Memur olduğunu biliyorsunuz. Memur maaşıyla o arabayı alamaz o evi alamaz ama alıyor. Malum memlekette nerden buldun yasası yok. Kimse sormuyor ve bu devran bir şekilde dönüyor.

İşadamından rüşvet istiyor birileri. Adam rüşveti verirse işi olacak vermez de polise giderse işi hiç olmayacak. Ne yapıyor bu sefer vereyim de işim olsun film böyle çalışır diyor ve veriyor. Çoğu zaman bakanların bile haberi olmuyor bu dönen dolaplardan.

Demem o ki rüşvetin belgesi olur yeter ki vatandaş polsiin kapısını çalsın ve şikayet etsin. Bu yapılmadığı için de çark dönmeye devam ediyor.

******************

Günün Sözü

Elindeki bir kuş çatında gördüğün on kuştan iyidir.

Viking Atasözü

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları