Rica düzeni böyle bir şey...

"Rica ile yaşamaya son..."

Bu söz kimin?

Çok genç yaşta kaybettiğimiz rahmetli Raif Denktaş'ın...

Yıllar geçti bu hayattan göçüp gideli!

Bu sözü ondan başka kim söyledi bilen var mı?

Biz duymadık!

Ya da belki birileri söylemiştir ama biz bilmiyoruz...

Peki rica ile yaşama düzeni bitti mi?

Ne mümkün!

Yıllar önce de vardı...

Şimdi daha çok var!

Aslında sistemsizliğin kaynağı da budur...

Çok küçük toplumlarda ricalar çok büyük oluyor!

Sistemin içine ediliyor...

Rica ile yaşamak bitmedikçe bu ülke hayır etmez!

...

Dokunulmazlığı kaldırılmak istenen Aytaç Çaluda özel kalem görevindeyken kendinden ricacı olan siyasileri açıkladı...

Belki bu onun için bir savunma mekanizmasının bir parçasıydı ama doğruları söyledi!

Çünkü kasaba politikasının hüküm sürdüğü ülkede işler ancak rica ile oluyor!

Vatandaşın zaten başka bir çaresi de yok...

Yeter ki bir iki politikacı tanıdık olsun yeter de artar bile!

Bir iki telefon ya da ziyaret yetip artıyor bile...

Dayısı olanın işi tamam!

Olmayan süründükçe sürünüyor...

Politikacıların esiri haline getirildi toplum!

Rica edeceksin ki işin olacak...

Sıradan vatandaş günlerce kuyruklarda beklerken senin işin kahveni içerken tamamlanacak!

Rica varsa icraat var...

Yoksa avucunu yalayacaksın!

Rica ile yaşama düzeni son bulmadıkça bu böyle sürüp gidecek...

...

Aytaç Çaluda'nın dokunulmazlığı kalkar ya da kalkmaz bilemeyiz...

Suçluysa da cezasını çeksin!

Ama söylediklerini de lütfen bir yere yazın...

Kendisi bile rica düzeninin bir parçası olduğunu kabul etmiştir!

Çaluda bu ülkede ne ilktir ne de son olacaktır...

Kasaba politikaları hüküm sürdükçe ricaların sonu gelmeyecek ülkede adalet ve hakkaniyet olmayacaktır!

Gelen de giden de hep söyledi,,,

Ama hiçbiri de kamu reformunu hayata geçiremedi!

Çünkü bizim siyasiler vatandaşın kamuda eşit haklara sahip olmasını istemiyorlar...

Vatandaş önce kendilerine gelecek, rica edecek ve sonra işleri olacak bunun da ardından oylar akacak!

Bu ülkenin acı gerçeklerinden sadece birisidir...

"Ben kim miyim?"

"Yemeyi,içmeyi,baloyu dansı sevmedim,yapmadım ve yapmam.

Sebebi yoktur:Sadece içim söylemez ve vaktim olmamıştır,hiç bir dönemimde.
Eğlence yoktur hayatımda.
Uğraş vardır.Müziğin köklüsünü ve anlamlısını sever dinlerim.Arkadaşlarımla buluşabildikçe çalarım.Bazen sabaha karşı klasik gitar notalarının arasında kafamı dinlerim.Bu zevkime de kimseyi karıştırmam.Müzik ruhun gıdasıdır.73'ten 79'a kadar günlük gazete çıkardım.Çıkaran bilir.Kıbrıs'ta gazete çıkarmak; yazısından başlar,katlanmasına kadar gider.İnsanın gecesini gündüzünü bir eder.
Matbaamı borçla kurdum;ödeyemedim sattım.
Satmayayım diye birine gebe kalmayı düşünmedim.
Vurguna,soyguna da yeltenmedim.
Bunları benliğim kabul etmez.Bu düzende madden mahkum olabilirim ama alnım açık gezerim.
Ben Hakim Raif Bey'in angonisiyim.
Bu bana yeter.
Okumayı severim.Sosyal birilerine tutkuluyum.
Bilime saygılıyım.Kendimi yenilemeyi,yanlış bildiklerimi doğrulamayı,doğru sandıklarımdan şüphe etmeyi bilirim.
Oxford'a kendim girdim,alnımın akıyla kendim geldim.İftihar ederim ve kendime güvenirim ama övünmem.
Param yoktur ama akademik niteliğim vardır.Bu da benim servetim!
Zavallı duruma düşürülmüş insan karşısında hisli,mazlumun hakkını yiyen karşısında öfkeliyim.
Beni kindar ve hınçlı sananlar yanılırlar.Bu ülkede insanca ve hakça bir düzende yaşamak isterim.
Bunun gereği olarak da ihale şampiyonlarının iktidardan gitmesini görürüm.
"Mahçup" olmamı kibirlik sananlar yanılır.Hak yiyicilere karşı öfkemi "Hırs" sananlar çok yanılır.
Hoş beşi,kişi kişiye sohbeti sevmem;zaman israfı sanırım.Ahkamla vakit harcamak zorunda bırakılmak beni bunaltır."
Ben kim miyim?
Ben Raif Denktaş.."

(Raif DENKTAŞ- 1951-1985)

Sadece Merak İşte?

2 Milyon rüşveti kim yedi?

Aytaç Çaluda'nın dokunulmazlığının kaldırılması Meclis'te tartışılırken haliyle kirli çamaşırlar da ortaya dökülmeye başlandı…

Çaluda, casino izinlerinden bir siyasinin zamanında 2 Milyon TL götürdüğünü iddia etti!

Belli ki bu konuda bildiği bir şey var…

Ama daha açık olmalı!

Hatta elinde belge varsa da bunları kamuoyuna açıklamalıdır…

Madem ki temiz toplum için yola çıkıldı ismine cismine bakmadan dökülsün bütün taşlar ortaya!

Bu gazetenin misyonu ne?

Bazı insanlar ellerinde bir gazete kapı kapı geziyorlar…

5 TL'ye gazete satıyorlar!

Söyledikleri de şu;

Gazetenin geliri ihtiyaçlı ailelere dağıtılıyor…

Var mı bunun garantisi?

Bağış için bu yolla para toplamak yasal mı?

Gerekli izinler alındı mı?

Yoksa duygu sömürüsü yapılıp bazıları köşe dönme derdinde mi?

Nüfus sayımı ne zaman?

Hükümet çok acil olarak karar vermeli ama…

Belli ki seçim derdine düştüler!

LTB Başkanı Lefkoşa'nın nüfusunun gündüzleri öğrenciler hariç 150 bin kişi olduğunu söyledi…

Ciddi bir rakamdır bu!

Ama yerel yönetimlere yapılan katkılara yansımıyor bu sayılar…

Bunun için de acil olarak bir nüfus sayımı şarttır!

Daha fazla gecikmeyin deriz…

Seçim bütçeleri açıklanacak mı?

7 Ocak'ta yapılan genel seçimler sonrası bazı partiler seçimlerde harcadıkları paraları açıkladı bazıları ise sessizliğe büründü…

Bunu sorgulayan da hiç olmadı!

Şimdi yeni bir seçim süreci yaşıyoruz…

Partilerde metelik olmadığı söyleniyor!

Ama harcanan para ise ters orantılı…

Bu kez iş dünyasının yine sahnede olduğu iddia ediliyor!

Bol keseden atmaya başlayan adaylar bakalım seçim bütçelerini ve kaynaklarını da açıklayacaklar mı?

Madalyanın başvurusu mu olur?

Adı üstünde Milli Mücadele Madalyası bunlar…

Belli ki elerinde patladı açıklama üstüne açıklama yapıyorlar!

Hak edenler müracaat yapsın diye…

Bu işi de yüzünüze gözünüze bulaştırdınız ya artık ne diyelim size!