Kamu maliyesinin temel görevleri

Yayın Tarihi: 23/12/13 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
Özellikle son yarım asırdan itibaren devletin halka sunduğu hizmet kapasitesinin ve kalitesinin artırılması gereğinin meydana gelmesi sonucu kamu harcamalarının ve vergi gelirlerinin artırılmasını da kaçınılmaz kılmıştır. Nitekim, vergi gelirlerinin artırılması amacıyla Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi uygulamalarına ilaveten 1990'lı yıllarda Banka ve Sigorta İşlemleri Vergisi (BSİV), Katma Değer Vergisi (KDV), Taşınmaz Mal Vergisi (TMV) gibi çok geniş tabanlı vergi türleri ile çeşitli isimler altında yürürlüğe konan ve bir vergi türü özelliği taşıyan çeşitli isimler altındaki fon uygulamaları da vergi hukukumuza dâhil edilmiştir.

Artan kamu giderlerini karşılama amacına yönelik olarak gerçekleştirilen bu yasal düzenlemelere rağmen maalesef gelmiş geçmiş hükümetler siyasi popülizm uğruna bu yasaları ve KKTC'nin ekonomik kaynaklarını gerektiği gibi uygulayamaması yanında elde edilen gelirler ile T.C yardımlarının halka hizmet olarak yansımasını da gerçekleştirememişlerdir. Bunun da nedeni yine siyasi rant, popülizm ve beceriksiz yönetim olmuştur.

Vergi yasalarının gerektiği gibi uygulanamamasının diğer bir nedeni ise, hükümetlerin ve özellikle son on yıllık dönemde gelmiş geçmiş Maliye Bakanlarının Vergi İdaresinin gerek personel kalitesinin ve mesleki eğitiminin gelişmesine, gerekse lojistik takviyesine herhangi bir katkı yapmamalarıdır. Özellikle de ülkemizdeki altyapı v.s. kamusal yatırımların T.C. ve bazı durumlarda AB tarafından karşılandığı gözönünde tutulursa halkımızın ödediği vergi, resim, harç ve fonların hangi amaçlarda kullanıldığı konusunda soru sorma hakları gayet doğaldır. Halk her aşamada ödediği vergilerin kendilerine yol, su, elektrik, eğitim, sağlık olarak geri dönmesini beklemektedir.

Hayatın her aşamasında devlete ödenen vergi, resim, harç ve fonların kendisine hizmet şeklinde geri dönmediğini, üstelik devleti yönetenlerin kusur, ihmal ve popülizm dolayısıyla neden oldukları kamu zararları nedeniyle herhangi bir cezaya çaptırılmamalarını gören halkın sadece hükümetlere olan görevini yitirmemekte ayni zamanda vergi, resim, harç ve fon ödemekten kaçınma psikolojisi içerisine yitilmektedirler ki bu da KKTC'de kayıtdışı ekonominin ivme kazanmasına neden oluşturmaktadır.

Hükümetler kamu harcama ve vergi politikalarının yeniden düzenlenmesi suretiyle ekonomide arzulanmayan dalgalanmaların önlenmesi veya asgariye indirilmesi ile hayatın ucuzlatılması, refahın artırılması için gerekli düzenlemeleri yapacakları yerde en basit ve kolay yöntem olan sürekli zam yapma yöntemini tercih etmektedir.

Resmi hizmet araçlarının kullanımına ve bazı harcamalara sınırlama getirmek suretiyle bütçede tasarruf yapmak ekonominin düzeltilmesi için hiçbir zaman yeterli değildir. Hatta, KKTC'de çalışan kesimin büyük bir kısmının kamuda olması nedeniyle piyasaya para akışını sağlamak için esnaf, zanaatkâr ile ticaret kesimi hükümetin maaş ödemelerinin yapılmasını beklemektedir.

Kamu maliyesinin temel ve değişmez amaç ile esasları şu şekilde özetlemek mümkündür.

  1. Kaynak kullanımında etkinlik sağlaması;

  2. Bölüşümde etkinlik sağlanması;

  3. Ekonomik istikrarın sağlanması.

Maliye politikası ile ilgili bu amaçlar incelenirken bunların özellikleri de şöyle açıklanabilir:

Kaynak kullanımında etkinliğin sağlanmasında ekonomideki kaynakların paylaştırılmasında kısıtlı miktardaki kamu kaynaklarının en elverişli dağılımını ve kullanımını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu durum sadece piyasa sistemi içerisinde ihtiyaçların en gerçekçi düzeyde karşılanmasına olanak verecek şekilde mal ve hizmet sağlanması ile ilgili olmayıp, yatırım ve tüketim malları arasında kaynakların tahsisi ile de ilgilidir.

Devlet, fiyat mekanizmasının işlevlerindeki eksiklikleri gidermek amacıyla, piyasa koşullarını sosyal ve özel maliyetler ile ekonomik olmayan durumları her zaman dikkate almalıdır. Daha etkin bir kaynak dağılımı bakımından, kamunun nasıl bir müdahalede veya düzenlemede bulunması gerektiği sorusu önem kazanmaktadır. Bu bakımdan çeşitli kurumsal nedenler yanında, üretim faktörleri ve maliyetleri mal ve hizmet üretenleri rekabet edebilir duruma getirebilmek için bunların bedelleri aşağıya çekilmeli finansal maliyetler ucuzlatılmalı ve kredilendirme işlemleri kolaylaştırılmalıdır.

Bölüşümde etkinlik esası iş olanakları, eğitim düzeyi, veraset sonucu intikallere yönelik politikalar, vergi ve kamu harcamaları gibi bazı faktörlere tabi olarak gelir ve servet dağılımında etkinlik sağlanmasını ifade etmektedir.

Gelir ve servet dağılımı bazı ülkelerde çarpık bir durum arzetmektedir. Bölüşüm, diğer bir ifade ile paylaşım, gelir ve servetteki farklılığın makul bir düzeyde dengelenmesi için sosyal kararların alınması ile yakından ilgilidir. Adaletli bölüşüm, ekonomik istikrarın sağlanması ile desteklenen fiyat dengesinin korunması, istihdam olanaklarının sağlanması ile kaynak dağılımına etkinlik kazandırılmak suretiyle gerçekleştirilmesi önem taşır.

Pazar ekonomisine yani liberal ekonomiye sahip ülkelerde gelir ve servetin dağılımı, miras hukuku, eğitim alternatiflerinin uygunluğu, sahip olunan yetenekler, doğal kaynaklar ve sosyal yapı gibi çeşitli unsurlara bağlıdır. Bu gibi unsurlardan yararlanma düzeyi, ülkenin sosyo-ekonomik duruma öngörülen önceliklere ve hükümetlerin siyasi kararlılığına bağlıdır. Bu konuda siyasi kararlılığın siyasilerin ülkeye olan bağlılık ve inanç dereceleri ile yakından ilgilidir. Adalet ilkesinin çağdaş anlamı dikkate alınarak makul, mantıklı ve kabul edilebilir bir bölüşümün sağlanması için kamu maliyesi içindeki çeşitli mekanizmalardan yararlanılmalıdır. Kamu maliyesi kaynaklarının çok büyük kısmının kamu görevlilerinin maaşlarına harcanması gibi bir duruma başka ülkede rastlamak mümkün değildir.

Ekonomik istikrarın sağlanması ise ekonomik dengeyi bozucu özellikteki gelişmelerle mücadele edilmesi, yani ekonomik dengenin sağlanması ve korunması yanında ekonomik kalkınma ve gelişmesi ile ilgilidir. Bu nedenle, ekonomik kalkınma ve gelişmenin tatmin edici bir seviyeye yükseltilmesi için gerekli uygulamalar ile düzenlemelerin yapılması, istihdam seviyesinin yükseltilmesi, ödemeler dengesinin tatmin edici durumda getirilmesinin sağlanması büyük önem taşımaktadır.

Bu konuda önemli olan husus, ekonomik istikrarın sağlanmasında gerekli ortam ve koşulların yaratılması ile sahip olunan mekanizmaların kullanılmasına yön verilmesidir. İstihdamın sağlanması yanında maliye, tüketilen mal ve hizmetlerin yeterli ölçüde, miktarda ve makul bedelde üretimini sağlamak önemli unsurlardan bazılarıdır.

Hiç şüphesiz ülke ekonomisi kamu maliyesinin faaliyetlerinden büyük ölçüde etkilenmektedir. Vergi resim, harç ve fonları artırmak suretiyle ekonomik aktörlerin, diğer bir anlatımla işletmelerin ve halkın gelirlerini azaltarak daha az harcama yapmalarına neden olmaktadır. Durum bu olunca da ekonomi daralmakta, ekonomi daraldıkça da mal ve hizmet üretimi azaldığı için devletin gelir ile harcamalar üzerinden aldığı vergiler azalmakta ayni zamanda işsizlik de artmaktadır.

Özetle, yukarıda ifade etmeye çalıştığım hususlar hiç de bilinmeyen hususlar değildir. Eksik olan KKTC kamu maliyesinin önemli esaslarını oluşturan kaynak kullanımı, kamu kaynaklarının adaletli bölüşümü ve istikrarın sağlanmasına yönelik uygulamalar maalesef yerine getirilememesidir.


Bir an önce bu esasların gerçekleştirilmesi için planlı ve programlı bir şekilde ve siyasi kararlılıkla gerekli sosyo-ekonomik önlemleri almak ve gerekli düzenlemeleri süratle yapmak suretiyle uygulamaya sokmaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesinde en önemli faktör kamu, vergi ve sosyal güvenlik reformlarının vakit geçirilmeden yürürlüğe konmasından geçmektedir. Yeni hükümet göreve geleli 100 gününü tamamlanmak üzeredir. Şimdiye kadar halkımız pahalılığa neden olan satışlardan ve siyasi atamalardan başka bir şey henüz görmemiştir.

Devleti yönetenlerin başarılı olabilmeleri için devleti bir işletme, halkımızı şirketin hissedarları kendilerini de şirketin yönetim kurulu üyesi görmeleri ve bu gerçekler ışığında kararlar almalıdırlar. Diğer bir anlatımla, yönetim kurulu üyesi (Direktör) pozisyonundaki Bakanlar, devletin sahibi olan halkın (hissedarlarının) refahını ve menfaatini en iyi şekilde düşünmek zorundadırlar.

Her konuda olduğu gibi kamu maliyesi uygulamalarında da denge dediğimiz bir "balans ayarı" vardır. Hükümet bu balansa gerekli önemi vermezse ve "nalıncı keseri" örneği uygulamalarına devam etmekte ısrar ederse ülkenin hergün büyüyen sosyo-ekonomik sorunlarını bırakın iyileştirilmesi durdurulması dahi mümkün olmaz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.