Sahi biz neden belediyeleri kurmuştuk

Yayın Tarihi: 08/02/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Belediyecilik zor zanaat. Hele de bizim gibi ülkelerde yapmak zorunluluğun bulunuyorsa. Zorunluluk dediğime bakmayın. Başta gönüllü olarak başlanan belediyecilik faaliyetleri, kamu yönetimi sisteminin aksaklıklarından nasibini almakta ve ucunda ışığı görülmeyen bir tünelin içerisinde seyreder bir noktaya gelmektedir. Belediyecilik tarihi oldukça eskidir. Hani öyle çoğunlukla sanıldığı gibi çöp toplamaktan ibaret bir kamu hizmet sektörü değildir. Burada belediyecilikle uğraşanların çoğunlukla kullandıkları çok klişe bir sözü söylemeden duramayacağım. Belediyeler, yerel yönetimler demokrasilerin yapı taşıdır. Halka en yakın yönetim biçimidir. Ama bu cümlenin tam olarak hakkını vermek için de öncelikle sağlam bir demokratik yapının, sürdürülebilir bir kamu yönetimi sisteminin ve yasalarla güvence altına alınmış bir yerel yönetim sisteminin kurulmuş olması beklenmektedir. Bizim memlekette de bunlar beklenmektedir… Beklenmektedir zincirine yeni bir halka da böylece eklemiş bulunuyoruz. Bizim de ne çok beklentimiz varmış bu memlekette?

Sahi biz neden belediyeleri kurmuştuk? Tarih tarih söyle bana… Neden kurduk biz bu belediyeleri? Yerel yönetim tarihi ilginçtir… Antik Yunan'da "cite", Roma İmparatorluğu'nda "municipe", Ortaçağ'da "komünler" derken bugünün "belediyeleri"…Anlayacağınız bizim belediyeler belediye olabilmek için pek zorlu yollardan geçmişler. Kent, kendi içinde oluşan dinamikleri denetleyebildiği, kontrol altına alabildiği ölçüde bir bütünü oluşturur. Bu bağlamda tarihin her devresinde kentin denetlenmesi ve kontrol altına alınabilmesi büyük bir önem taşır. Ortaçağın "komünleri" toplumdaki en küçük yapı formunu tıpkı bir aile gibi temsil eder. Ortaçağın komünleri ile bugünün belediyeleri, yerel yönetimleri arasında her yönden büyük farklar bulunmaktadır. Gerek mali olarak, gerekse yürütme ve yargı konularında her türlü güce ve özgürlüğe sahip olan komünler, krallıkların kurulması ile yetkilerini yavaşça merkeze devrederler. Bu süreç tarihte oldukça sancılıdır. Biryandan, burjuvaların derebeyleri ile yapmış olduğu anlaşmalar bir yandan da krallıkların önlenemez gücü… Ortaçağ komünleri, belediyeciliğin temellerini oluşturmakla kalmamış, yerellikte adeta "altın çağı" yaşamıştır. Fakat daha önce de belirttiğimiz üzere,her zaman güçlü komünler,krallıklar için bir tehdit olarak görülmüş, komünlerin özerklikleri ve güçleri zayıflatılmak istenmiştir...Güç merkezde toplansın anlayışı…Dönemin döneminde, kent yönetimlerinin sınıfsal bir mücadele ile ortaya çıkmış olduğu gerçeğinden yola çıkarak, kent yönetimlerinin birmücadele sonucunda var olduğu, bu mücadelede de burjuva sınıfının büyük bir rol oynadığı kent tarihinin en temel noktalarındandır. Bu nedenledir ki,Batı, yerel yönetim kurumlarına daha bir sıkı sarılmaktadır. Verilen mücadelenin izleri Batı sisteminde hala var olmaktadır. Bu bir masal değil, bir belediyecilik tarihidir, var olma mücadelesidir komünlerle krallıklar…

Ah bu tüccarlar…Hep onlar neden oldular. Tüccar kesimin temsil ettiği "burjuvazi"sosyal bir sınıf olarak, bir güç olarak ortaya çıkmasaydı, feodal bir düzende yeni bir iktidar alanı oluşturmasaydı… Bugün ne dünyada, ne de KKTC de belediyecilik diye bir sorun olmayacaktı. Çünkü belediyeler kurulamayacaktı. Bana sorarsanız, aman yanlış anlaşılmasın KKTC'deki sorun tarihten gelen belediyeciliğin yapı taşlarından kaynaklanmamaktadır. Sorun tarihte de anlatıldığı gibi komünlerle krallar arasındaki güç savaşından kaynaklanmaktadır.İşte bizde de tüm mesele bu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları