İÇ HABERLER
okuma süresi: 10 dak.

Gül: "Veda ediyorum ama destek devam edecek"

Gül: "Veda ediyorum ama destek devam edecek"

Türkiye Cumhurbaşanı Abdullah Gül ve KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, görüşmelerinin ardından basına açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Yayın Tarihi: 19/07/14 19:30
okuma süresi: 10 dak.
Gül: "Veda ediyorum ama destek devam edecek"
A- A A+

Kıbrıs Postası - CANLI

Eroğlu, yaptığı konuşmasında, Gül'ün ilk ve son ziyaretini KKTC'ye yaptığına işaret ederek, Gül'ün görev süresi boyunca Kıbrıslı Türkler'e çok yakınlık gösterdiğini ve Çankaya'nın kapısını kendilerine her zaman açık tuttuğunu belirterek, Gül'ün kendilerine her zaman gönül bağı kurduğunu belirtti.

"Gül, çabalarına devam ediyor"

Eroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"KKTC halkı olarak, aynı duygu ve düşüncelerimizi Gül'e karşı taşımaktayız. Kıbrıs Ortadoğu'da enerji potansiyeli yüksel olan bir noktada bulunuyor. Hidro karbon yatakları ve yaşanan gelişmeler, bir kavşak noktası haline gelmesi, adanın önemini yükseltmiştir. Asırlardır Kıbrıs adasının değişmeyen özelliğidir. Doğal olarak fırsat ve tehditleri de beraberinde getirmektedir. Kıbrıs konusu Türkiye ve bizim için milli bir davadır. Yaşamsal hak ve çıkarlarını çok yakından ilgilendirdiği anlamına gelir. Kıbrıs'ın medeniyetlerinin kesiştiği, istikrarlı bir barış adası olması için çaba gösterdi ve göstermeye devam ediyor."

"20 Temmuz, Kıbrıslı Türklerin güvenliği için yapıldı"

Eroğlu, Kıbrıslı Türklerin 1963'te ENOSİS'e karşı direndiklerini belirterek, barışçı anlayıştan hiçbir zaman kaçmadıklarını ve hep barıştan yana tavır koyduklarını belirtti. 15 Temmuz 1974, ENOSIS amaçlı bir olgu olduğunu da belirten Eroğlu, 20 Temmuz 1974'ün kanı durdurduğunu ve Kıbrıs'ta kalıcı barışın yolunu açıldığını kaydetti

Eroğlu, "bugün kalıcı, yaşayabilir bir görüşme yapılabiliyorsa bunun zemini Barış Harekatı'nda oluşturuldu. 20 Temmuz Kıbrıslı Türklerinin güvenliği için yapılmıştır. 50 yıl geçti ve anlaşma olamıyorsa bunun tek nedeni Rum komşularımızın, kendilerine verilen destek doğrultusunda kabullenmemesidir. Kıbrıslı Türkler, daha fazla belirsizlik içinde kalamaz. Yarınımızın ne olacağını bilmek hakkımızdır. Bizim halkımızın her kesimin ambargolar altında bulunması bir insanlık ayıbıdır. Bunun tek nedeni de uzlaşıcı olmamızdır" dedi.

Kısa süre içinde istediği sonuca ulaşacağını da kaydeden Eroğlu, güzel bir toplantı geçirdiklerini belirterek, Gül'e teşekkür etti ve sözlerine son verdi.

"Son ziyaretimi KKTC'ye yapmaktan memnuniyet duyuyorum"

7 senelik görev süresi biterken, son ziyaretini de KKTC'ye yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Gül, ziyaretin aynı zamanda Barış Harekatı'nın 40. Yıldönümüne denk gelmiş olmasını da ayrıca memnuniyet verici buldu.

"İşbirlğini gözden geçirdik"

Gül sözlerine şöyle devam etti:

"Eroğlu ile, müzakere sürecinin içinde bulunduğu aşama ve KKTC ile TC arasındaki dayanışma ve işbirliğini gözden geçirdik. Gayet verimli oldu. Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir kapsamlı çözüme ulaşılması için, Türk tarafının üzerine düşeni yerine getirdiği bilinmektedir. 2013 sonu itibarı ile, 50'ncı yılını durduran meselenin daha fazla geciktirilmeden çözüme ulaştırılması üTrkiye'nin öncelikli hedefidir. Yarım aısrdır dünyada konuşulan fazla mesele kalmadı. Halen bu meselenin, çözülmemiş olması, üstelik Akdeniz'in ortasında bir adada bir neticeye ulaşmamması üzüntü vericidir. Hedefimiz, kalıcı bir çözümden yana olmuştur. Kıbrıs Türk tarafının çabalarına tam destek vermekteyiz. 11 Şubat'ta başlayan sürecin bu kez başarı ile sonuçlanması için pek çok olumlu faktör de vardır. Eroğlu'nun da ifade ettiği üzere, eş zamanlı referandumlarla ortak bir devletin hayata geçirilmemesidir. Bu fırsatlar daha önce kaçırılmıştır. Gayet kararlı bir şekilde, müzakerelerin bir takvime bağlanıp bitirilmesi, esaslı düşüncemizdir. Kapsamlı siyasi çözümün, hem iki taraf hem de bölge açısından büyük getirileri olacaktır. Doğu Akdeniz'de olan trajik gelişmeler de bunu dayatmaktadır. Barış istikrar ve işbirliği adası haline gelmesine yardımcı olacaktır. Çok büyük bir sinerji oluşturacak, ekonomik faaliyetlerden tutun da, sadece adanın değil, tüm bölgenin faydalandığı bir nokta olacaktır.

"Türk tarafı, evet dediğini gösterdi"

Türk tarafının çözüm yönündeki yaklaşımından kimsenin şüphe duymaması gerektiğini belirten Gül, 2004'te tüm Dünya'nın bu durumu gördüğünü ve Türk tarafı bir propaganda içinde olmadığını, çözüme evet dediğini 2004'te gösterdiğini belirtt.

"Mevcut durumun devamına müsaade edilemez"

Gül, mevcut durumun, böyle devam etmesine müsaade edilmediğini kaydederek, bir an önce adanın ortak sahibi olan Kıbrıslı Türklerin eşit statüsünü garanti altına alacak bir anlaşma yapılmasını ve BM parametreleri çerçevesinde çözümün bulunmasını samimi olarak arzu ettiğini kaydetti.

"Farklı çözüm seçeneklerinin düşünüleceği bilinmelidir"

Gül sözlerine şöyle devam etti:

"Ortaklığa dayalı bir çözüm üzerinde anlaşma olmayacaksa, farklı çözüm seçeneklerinin de düşünüleceği bilinmelidir. Türkiye, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlar tarafından azınlık hale gelmesine izin vermeycektir. Türkiye her koşulda Kıbrlsı Türklerin yanında olacak. Adada ve bölgede huzur, istikrarın yerleşmesi yolundaki sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirecektir. Ekonomik vesiyasi istikrarı sürdürdüğü sürece, her geçen yıl daha büyük mesafeler katedecektir.

Kıbrıslı Türklerin geleceğe güvenle bakması önemlidir. Hayatım boyunca Kıbrıs sorunu ile yakından ilgilendim. Türkiye'nin de milli meselesi olan bu konuda, hak ve hukuku koruma konusunda her türlü çabayı gösterdim. TC Cumhurbaşkanı olarak da, bu birikimimi yine barış ve huzur için kalıcı bir çalışma ve aynı zamanda, KKTC'nin işleyen demokrasisisi, sağlam demokrasisi için de kullandım ve kullanmaya devam edeceğim."

"Enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden dağıtılması en fizıbıl proje"

Kıbrıs Postası köşe yazarı Vatan Mehmet'in Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili sorusuna ise Gül, İsrail'in, Kıbrıs meselesinin bir tarafı olmadığını belirterek, "Ortadoğu meselesinin bir tarafıdır. Bütün arzumuz, Ortadoğu'da kalıcı bir barışın tesisidir. Son günlerde yaşanan trajediyi, görmemezlikten gelemeyiz. Bir ateşkesin sağlanması konusunda elimizden geleni yapıyoruz" dedi.

Doğu Akdeniz'de barış ve huzurun sağlanması ve adada kalıcı bir uzlaşma sağlanması durumunda, tüm Doğu Akdeniz'in enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden Dünya'ya dağıtılmasının en fizibıl olan proje olduğunu belirterek, Adadaki kalıcı barışın, adada yaşayan Türk ve Rumlar için değil, tüm çevre için refah sağlayacağını belirtti.

Gül sözlerine şöyle devam etti:

"Müzakere sürecinin başarı ile bitmesini samimi olarak arzu ediyoruz. Sayın Eroğlu buna karşı gibi bir algı vardı. Eroğlu tüm kararlılığı ile, müzakereleri samimi bir şekilde kabul edilebilir bir çözüm tesis etmek için canlı tuttu ve tüm Dünya da bunu görüyor. Sayın Biden'ın ziyareti bu anlamda çok önemli bir gelişmedir. ABD'nin de Kıbrıs'taki müzakere sürecine katkı veriyor olmasını da takdirle karşılıyorum. Ümit ediyorum ki bu arkası açık bir süreç olmaz. Ümit ederiz ki, kimse kimseyi suçlamadan, ortak çıkarı gözetip, barışın kalıcı olması için BM parametreleti içinde bir sonuca varılır."

KP Daily News Editörü Beran Dağtaş'ın bir sorusu üzerine ise Gül, "2004'te Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türkler'İn barış planını nasıl desteklediğini gösterdik. 50 senelik bir ihtilafın devam etmesini kimse arzu edemez. Bu gerçekçi değil. Böyle bir çözümden yana değilsek, böyle bir yol taktik olarak devam ettiriliyorsa o zaman alternatifler müzakere edilerek, uluslarası hukuk içinde gerçekleşmesi de mümkündür. İsrail'in saldırılarını sadece Erdoğan değil, herkes kınıyoruz ve bir an önce durdurulmasını herkes istiyor. Barış vizyonumuz var, iki devletli bir çözümü orada da destekliyoruz. İsrail'in bu son saldırıları tüm Dünya önünde, acımasızca öldürmesi, bu vizyonu da tehlikeye atıyor. Tüm Dünya tarafından görülmesi de bizim en büyük arzumuzdur. Kıbrıs meselesi uluslararası toplumun tartışmaları konularından birisidir. BM'de de her sene görüşüldüğü gibi, zaman zaman çok sıcak konu da olmuştur. Übtün arzumuz, realist davranmaktır. 50 yıl bir problem bu şekilde devam edemez. Adada ateşkes hukukuna göre, bir sükunet vardır. Bir anlaşma yok. 40 yıldır sadece ateşkese dayanan bir beraber yaşama sözkonusu olur mu? Fiili olarak olan bu! Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan ülkeler de bu gerçekleri göreceklerdir. 2004 yılında BM planına hep beraber destek verdiler. Ümit ediyoruz ki, yine böyle bir konjektür oluşur, müzakerelerin neticesinde olumlu bir noktaya gelinir ve BM parametreleri içerisinde anlaşılır, uzlaşılan noktaları uzlaşırlar, uzlaşamadıkları noktada BM yapar ve referanduma gidilir. Bundan daha mantıklı bir öneri söz konusu olamaz."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.