İÇ HABERLER
okuma süresi: 10 dak.

Kelle: "Yabancılara satılan araziler nedeniyle 10 yıl sonra ülkede ekilebilir tarla kalmayacak"

Kelle: "Yabancılara satılan araziler nedeniyle 10 yıl sonra ülkede ekilebilir tarla kalmayacak"

Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Hüseyin Çavuş Kelle, toprak koruma yasasının en erken bir zamanda çıkarılmasını istedi.

Yayın Tarihi: 16/07/18 07:30
okuma süresi: 10 dak.
Kelle: "Yabancılara satılan araziler nedeniyle 10 yıl sonra ülkede ekilebilir tarla kalmayacak"
A- A A+

Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Hüseyin Çavuş Kelle, toprak koruma yasasının en erken bir zamanda çıkarılmaması halinde, yabancılara satılan araziler nedeniyle 10 yıl sonra ülkede ekilebilir tarla kalmayacağını söyledi.

Kıbrıs Postası'nın sorularını yanıtlayan Kelle, ülkede yüzde yüz kuraklık yaşandığını, mevcut hükümetin de tarımı ve üretimi desteklemek yerine, ithalata önem veren bir tavırda olduğunu kaydetti.

Kelle, hükümete eleştiriler yöneltirken, "Tarımın içinden gelmeyen, tarımın sıkıntılarını yaşamayan bir yönetici, sadece masa başında iyi bir yönetici olduğunu iddia ederek sorunları çözemez" ifadesini de kullandı.

Kelle, şunları söyledi:

"Rum kesimine bakarsak, tarımın nasıl yapıldığını görebiliriz... Orada yapılanlara bakmak, bizim hükümet için ders olmalıdır... Renkli akaryakıtı gündemimizden ne yazık ki çıkardık... Hükümet bu konuyu gündeminden düşürdü... Ne yazık ki Rum kesiminin renkli akaryakıt deposu haline geldik. Güneydeki üretici kardeşlerimiz bizim tarafa geçip, buradan alış veriş yapmaktadır... Yapabilmektedir. Biz ise çaresiziz..."

Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası yönetim kurulu başkanlığından alınmasını da değerlendiren Kelle, "Bir yılı aşkın süre yönetim kurulunda bir yılı aşkın süre de yönetim kurulu başkanlığında bulundum. 1983 yılından sonra köylünün bankasına ilk kez bir köylü yönetici olmuştu. Maalesef bu hükümet, Kooperatifi yine köylünün elinden almıştır" dedi.

Ülkede yüzde yüz kuraklık var

Soru: Kuraklık bu yıl çiftçiyi ne kadar etkileyecek?

Cevap: Bu yıl ülke genelinde yüzde yüz kuraklık vardır. Arazi gezi çalışmaları bitmiştir... Bakanlıkla görüşmeler yaptık, harita üzerine dökeceğiz... Hükümetler kuraklığı sadece teoride, masa üstü çalışmayla geçiştirmemelidir... Üretimin nasıl sürdürülebilir olacağı yönünde çalışmaların sürdürülmesi, güçlendirilmesi gerekmektedir.

Üretimden değil ithalattan yana bir hükümet

Soru: Hükümet ne yapabilir?

Cevap: Hükümet iddia ediyor ki, halkın içinden çıkmıştır... Hükümetin büyük ortağı, işçinin, emekçinin, köylünün, çiftçinin partisi olduğunu iddia etmektedir... Ama çiftçinin partisinin büyük ortağı olan hükümetin görevi, sadece kuraklıkla ilgilenmek de değildir... Bizim özellikle 2014'ten beri vurguladığımız, üretim odaklı olarak kendi ayaklarımızın üzerinde durabilmektir... Maalesef bu hükümet, üretimden yana değil, ithalattan yana hükümettir.

Rum tarafından ders almamız lazım

Soru: Geçmiş hükümetler üretimden yana mıydı?

Cevap: Geçen yıl verim düşüklüğü yaşandı. Geçmiş hükümet tarımsal üreticiyi geliştirmek ve hayvan yetiştiricileri için politikalar geliştirmiştir... Özellikle hayvancıya iki etaplı 15 – 15 kilo olarak arpa hibesi vermiştir. Ama mevcut hükümetin kulakları tıkanmış durumdadır. Üreticinin, hayvancının sesini işitmiyorlar... Hepimiz bu küçük ülkede, aynı yerde yaşıyoruz... Rum kesimine bakarsak, tarımın nasıl yapıldığını görebiliriz... Orada yapılanlara bakmak, bizim hükümet için ders olmalıdır...

En büyük sıkıntı girdi maliyetlerimiz

Soru: En büyük sıkıntı girdilerdir demiştiniz bir defasında...

Cevap: Evet en önemli sıkıntımız girdi maliyetleridir ama maalesef mevcut hükümetin daha önce de söylediğim gibi kulakları tıkanmıştır... Dövizin bizi bu kadar yıprattığı ülkede alternatif politikalar üretilmesi gerektiğini söyledik... En büyük sıkıntıyı veya dövize bağlı en önemli girdi maliyeti yükselişini gübre ve akaryakıtta yaşıyoruz ve bu gidişle daha da yaşayacağız. Renkli akaryakıtı gündemimizden ne yazık ki çıkardık... Hükümet bu konuyu gündeminden düşürdü... Ne yazık ki Rum kesiminin renkli akaryakıt deposu haline geldik. Güneydeki üretici kardeşlerimiz bizim tarafa geçip, buradan alış veriş yapmaktadır... Yapabilmektedir. Biz ise çaresiziz... Hükümetin bize yıllık mazot desteği 13 milyon TL'dir... Bunu 17 milyon TL'ye çıkarılmasını istiyoruz. Bu talebimizi duymak bile istemiyorlar. Üstelik hala söz verdiklerini bile yerine getirmiş değillerdir... Şu anda hükümetin tarımı rahatlatacak her hangi bir politika ürettiğine tanık değiliz... Hükümetin sadece yaptığı söz verilen, bütçede olan destekleri ödemeye çalışmasıdır. Ama bunları da bizimle görüşmüş değildir. Geçmiş hükümet döneminden kalan desteklerdir... Biz geçmiş dönemdeki bakan Sayın Nazım Çavuşoğlu ile de ters düşmüş olabilir zaman zaman ama maalesef gelen gideni aratmaktadır. Tarımın içinden gelmeyen, tarımın sıkıntılarını yaşamayan bir yönetici, sadece masa başında iyi bir yönetici olduğunu iddia ederek sorunları çözemez.

Bitkisel hastalık türleri saptandı

Soru: Hastalıklar... Bu konuda çalışmanız vardı. Ne oldu?

Cevap: Tarım birbirine bağlı farklı sektörlerden oluşur... Bir çalışma yaptık ve hastalıkları saptadık. 4 yıl sürdü... Ülkedeki bitkisel hastalıklarla alakalı çalışmayı bitirdiler. Zorladık ve bitirdiler. 58 adet mantari hastalık ve 28 adet bizim "gurt" dediğimiz hastalık türü saptadık. Bunlarla ilgili mücadele şekillerini öğrendik, hükümete başvurduk, baskı kurduk, bu çalışma önemlidir ve tamamlanmıştır...

Ülkede üretilen arpaya değer verilmeli

Soru: İthalatçı hükümet derken...

Cevap: Hükümetin onay vermediğimiz kesinlikle de veremeyeceğimiz tavrı söz konusudur... Yurt dışından getirilen arpaya Mağusa liman teslim kilosuna 1.3 TL para veriyor. Bunu dönüp sübvansiye de ediyor... Ama ülkede üretilen arpayı, çok az olmasına rağmen, 95 kuruşa almaya çalışmaktadır... Ambarlar açılalı bir kaç hafta oldu... 6 bin ton tohumluk arpaya ihtiyacımız vardır ama bu miktara ulaşılamayacağı görülmektedir. Yurt dışından ithal politikası oraya çıkacaktır...

Soru: Bu çiftçi için ne demektir?

Cevap: Bu, çiftçinin girdi maliyetlerinin yükselmesi demektir... Halbuki hükümet yerli tohumluk arpanın kilosuna 95 kuruş yerine, 1.10 veya 1.15 TL verip bunu sübvansiye etseydi, daha iyi olurdu... Bunun hükümete toplam maliyeti 900 bin TL olacaktı... Bu çok büyük bir rakam değildi...

Hükümetin çiftçisine verecek 900 bin TL'si yok mu?

Soru: Bu hükümetin 900 bin TL'si yoktur mu diyorsunuz?

Cevap: Maalesef bu hükümet, bunu kendi üreticisine layık görmemiştir... Ama baktığımız zaman sadece tohum sallama ve ilaçlama maliyeti bizlere 20 kuruş olarak açıklamıştır.

Soru: Nasıl hesaplanıyor bu rakam? Mesela 20 kuruşluk sallama – ilaçlama maliyeti?

Cevap: Bunun maliyetinin böyle olduğu söyleniyor... Selektörden geçirmenin fiyatı budur deniyor. Eleyerek ilaçlamayı öngörüyorlar...

Maalesef bu hükümet, Kooperatifi yine köylünün elinden almıştır

Soru: Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan ayrıldınız...

Cevap: Bir yılı aşkın süre yönetim kurulunda bir yılı aşkın süre de yönetim kurulu başkanlığında bulundum. 1983 yılından sonra köylünün bankasına ilk kez bir köylü yönetici olmuştu. Maalesef bu hükümet, Kooperatifi yine köylünün elinden almıştır... Kooperatif tarihinde ilk defa tıpkı Türkiye'deki Ziraat Bankası gibi görev üstlenmişti. Bu hükümet tarihinde ilk defa özel bir bankayla anlaştı ve ürün ödemelerini özel bir bankayla gerçekleştirecektir... Bu durum da tarihe geçecektir. Biz oradan ayrıldıktan sonra kırsal kesimle ilgili krediler yeniden zorlandırılmıştır... Bizim dönemimizde 21 hayvan üreticisini özel bankalardan Kooperatife, kendi bankasına çekmeyi başarmıştık. Başvurulan kredilerin hızlandırılmasını sağlamıştık... Üretici şu anda kredi alamaz durumdadır. Kredi alımları zorlandırılmıştır. Kooperatif gerçek köylünün elinden alınmıştır. Maalesef Sayın Başbakana bunu defalarca anlattım. Seçim manifestolarında kooperatifleşmeden, kooperatifçilikten bahsediyorlardı, icraatlarda böyle bir şey yok... Esefle kınıyorum... Bunu kabul etmemiz mümkün değildir... Kooperatif yönetimine girdikten sonra ilk kez faizi yüzde 5 üzerinden uyguladık, bunu da değiştirdiler... Sayın Tarım Bakanı kooperatifçiliği hala öne çıkaracaklarını söylüyor... Ama bunu sadece ürün pazarlama adına söylüyor ve uyguluyorlar... Kooperatifçilik bu değildir... Bizim kooperatifçiliğimiz en iyi kooperatifçilik modelidir. İngiliz kooperatifçiliğidir... Türkiye bizi örnek almak isterken, şu anda yapılanlar kooperatifçiliği bitirecektir. Hükümet geri kalmıştır... Halkın Partisi'ne de görüş iletmeye çalıştım, telefonlarıma yanıt bile vermediler... Çiftçi artık kredi alacağında, yine siyasetin kurbanı olabilecektir...

Artık iyi niyet sergilemeyeceğiz

Soru: Çiftçiler Birliği ne yapacak? Bir mücadele, kavga var mı?

Cevap: Mevcut hükümet kurulduğunda iyi niyet gösterdik... Bu günden sonra niyetimiz değişmiştir... Tavrımızı değişeceğiz... İyi niyet sergilemeyeceğiz... Toprak koruma yasasının çalışmasını, çıkarılmasını istemiştik... Yasanın mecliste olduğunu söylediler... Ama böyle bir şey olmadığını öğrendik... Biz yasa tasarısını çalıştık, hükümete sunacağız... Çünkü bu hızla giden bir toprak satışı sürerse, on yıl sonra tarım yapabilecek arazimiz kalmayacaktır. Topraklarımız üçüncü ülke vatandaşlarına satılmıştır. Çiftçi tarım yapamaz hale gelecektir, hatta gelmiştir... Tohumculuk yasa tasarısı hazırladılar. Güldük... Gördüğümüzde güldük... Bu yasa da orada kaldı...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.