Toros: "HP, tek kelimeyle popülizm yapıyor"

Fikri Toros, Halkın Partisi milletvekillerinin almış olduğu hayat pahalılığı bağışı kararını eleştirerek "tek kelimeyle popülizm" dedi. Toros, ekonomi Kıbrıs sorunu ve CAS çalışanlarının eylemleri gibi konuları değerlendirerek gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Toros'un açıklamaları şöyle:

"Bundan 7 ay öncesine kadar kendimi bildim bileli yöneticiydim, patrondum, şu an patron değilim. Çünkü ortada bir sistem var, bir çark var. Zaman zaman da siyasete kurban gidiyor. Verimsiz bir durum var sistemde. Bürokrasi çok hantal, en büyük sıkıntım bu. Ama onun dışında çok kıymetli insanlar var. Eskiye kıyasla çok daha iyi olduğumuzu söyleyebiliriz. Ülkemiz normal bir ülke değildir. Ama iyi niyetli bir çalışmayla devam ediyoruz".

"HP MİLLETVEKİLLERİNİN HAYAT PAHALILIĞI ARTIŞINI BAĞIŞLAMASI TEK KELİMEYLE POPÜLİZM"

Halkın Partisi milletvekillerinin Hayat Pahalılığı artışını bağışlamasıyla ilgili konuşan Toros, şunları dile getirdi: "Birçok kişi gibi ben de bunu bir kelimeyle ifade ediyorum. O da "popülizm". Halkın Partisi, popülizmi en çok eleştiren partiydi ama buna rağmen böyle bir şeye tenezzül etmeleri hayal kırıklığı yarattı. Bu karar sürdürülebilir değildir. Çok kısa vadeli bir şeydir. En önemlisi diğer hükümet ortaklarına ve milletvekillerine zor duruma düşürmüşlerdir. Düşüncesiz bir algı yarattılar. Ancak halk bilgisiz değildir. Bunları görüyor. Halk bunun bilincindedir. Umuyorum ki bu son olur. Bu kararlarını gözden geçirip geri alınan ve bir kere daha da halkı yanlış yönlendiren böyle popülist kararlar almazlar.

"ÖZERSAY'IN AÇIKLAMASIDIR AMA BİZİM PARTİ GÖRÜŞÜMÜZLE ÖRTÜŞMEZ, HÜKÜMETİ DE BAĞLAMAZ"

Fikri Toros olarak Kıbrıs sorunuyla ilgili açıklamalarından da rahatsızım. Kıbrıs sorununa katkı yapmıyorlar ve süreci yaralıyorlar. Kıbrıslıları yalnızlaştıran ve ıssızlaştıran açıklamalar yapıyorlar. Özersay'da çok büyük saygım ve sevgim var. Elbette kendisinin siyasi görüşleri vizyonu farklıdır, saygım var ama burada 4'lü bir koalisyon var. Her partinin farklı bir görüşü var Kıbrıs Sorunu'yla ilgili. Hükümeti kurarken de bu konuda asgari müşterekde buluştuk.

Elbette Dışişleri Bakanlığı'nın mutlaka bir duruşu olacaktır ama bunu hükümet görüşü gibi beyan etmesi maalesef doğru değildir. Gerektiği zamanlarda da gerekli yapıcı uyarıları yapıyoruz. Bir kısmı bakanlık açıklaması bir kısmı da Özersay'ın açıklamasıdır ama bizim parti görüşümüzle örtüşmez, hükümeti de bağlamaz.

KIBRIS SORUNU

Kıbrıs sorunu, bu sorun çözümsüz devam ettiği sürece çözülmeye mahkumdur. Bu çözüm yarın olacakmış gibi canla başla çalışıp hazırlanmamız lazım. İkincisi, bir seneye aşkın bir süredir bir çıkmazdayız. Bunun çok sebebi var. Jeopolitik gelişmelerle de Kıbrıs sorununun çözülmesi ivedi olmuştur. Birçok şirket denizlerde sondaj çalışmalarına başlamakta kararlı bu da bölgede bir tansiyona sebep oluyor. İkincisi, Avrupa Birliği'nde muhteşem bir dinamizm var, olumsuz bir dinamizm var orada da. Kıbrıs sorununun çözümü ile Türk-Yunan ilişkileri ve dolayısıyla Doğu tarafında bir istikrarın sağlanmasıyla ihtiyaç vardır. Kıbrıs Türk ve Rum toplumunun içerisinde de büyük bir yakınlaşma olmuştur.

"CTP'NİN BİRLEŞİK FEDERAL KIBRIS VİZYONU BAKİDİR"

Sonbaharda bir girişim olacağını hissetmeye başladık. Henüz daha olacak diyemiyorum ama o hedefte ilerliyoruz. Ancak bu süreç, sonuç alınacaksa başlayacaktır. Sonuç da BM parametreleri çerçevesinde, siyasi eşitliğe dayalı bir federal çözümdür. Bu hedefe ulaşmak için yeterli siyasi irade masaya koyulduğunda süreç başlayacaktı.

CTP'nin bu konuda tavrı nettir. CTP'nin birleşik Federal Kıbrıs vizyonu bakidir. Her zaman baki olmuştur, şimdi de bakidir. CTP'nin aktif olarak süreçte yeri vardır, faaldir. CTP içinde bu konuya odaklanan bir komite kurulmuştur o komite tüm muhataplarıyla çalışmaktadır. Ekonomiye gelirsek, şu anda gerçek bir kriz içerisinde olduğumuzu topluma anlatmalıyız Basın burada çok önemli bir rol taşıyor. Önce halka bunu anlatacağız ve halk bunu idrak edecek. Kıbrıs sorunu devam ettiği sürece KKTC, Türkiye ekonomisine bağlıdır. TC'deki gelişmelerle maalesef 2017 yılında başlayan süreçte TL'de gerilemeye sebep oldu ve bu devam edecektir. Tüm ekonomistler bunu söylüyorlar. KKTC bir sanayi ülkesi değildir, ithalat ülkesidir. Dolayısıyla döviz fiyatları doğrudan etkiliyor. İknicsi turizm ve tüm hizmet sektörleri Türk vatandaşlarının tercihi ile ayakta duruyor. TC krizde olunca halilye ülkemizde gerek otellere gerek tatil mekanlarına gerekse üniversitelere talep azalıyor.

"CAS ÇALIŞANLARININ DEVLETE AKTARILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR"

CAS çalışanlarının eylemlerini takip ediyorum. CAS çalışanlarıyla empati kurabiliyorum. Bu insanların maaş alamamaları kabul edilemez. Bir insan emeğinin karşılığını almalıdır. Konuyla ilgilenince, esas problemin CAS'ın büyük bir iş kaybına uğramasından kaynaklandığını görüyoruz. 3 uçak şirketine handling hizmeti verirken şu anda sadece bir tek özel uçaklara hizmet veriyor. Bu da gelir kaybına neden oluyor.

Gelirini kaybetmesinin sebebi sorunun esas sebebidir. Eğer ben ticaretten anlıyorsam, verdiği hizmet ya kabul edilebilir ve beklentileri karşılayabilir bir kalitede değildi ya da ücretleri uçuktu. Bu sebeple alternatif olarak İstanbul Handling tercih edildi. Çözümün CAS'ın gelirlerinin yeniden elde edilebilir bir seviyeye getirilmesiyle çözülebileceğini öngörüyorum. Bunun için hükümet de üzerine düşeni yapacaktır ama bu çalışanların devlete aktarılması mümkün değildir. Kulağa hoş gelmeyebilir ama bu böyledir, devletin böyle bir bütçesi de yoktur".