Boran Kültür Merkezi; Güney'de "Ekonomik kriz ve ortak mücadele" panelindeydi

Boran Kültür Merkezi; 20 Kasım 2018 Salı akşamı saat 19.00'da Eski Lefkoşa Belediye Pazarı'nda bulunan "Agora Projesi Merkezi'nde" ülkemizin güney'inde örgütlü olan Bandiera tarafından düzenlenen panelde konuşmacı olarak yer aldı. Kuzeyden Devrimci Komünist Birlik ve KSP deetkinliğe konuşmacı olarak katılırken panele eş zamanlı davet edilen Bağımsızlık Yolu katılım göstermedi.

Üç saate yakın süren etkinlikte örgütler ilk iki turda "krizin nedenleri ve çözümleri" ve ardından da "ortak mücadele" konularındaki fikirlerini katılımcılara aktarırken üçüncü turda konukların soruları cevaplandı.

Boran Kültür Merkezi adına konuşan Görkem Eylem kuzeyde yaşanan ekonomik krizin üç bacağı olduğunu; bunlardan birincisinin dünya emperyalist-kapitalist sistemi, ikinci sebebinin ABD ile Türkiye arasındaki çıkar çatışmalarını ve üçüncü sebebinin de Kıbrıs'ın kuzeyindeki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ekonomik, siyasi, askeri varlığının, egemenliğinin olduğunu ve yerli işbirlikçi burjuvazinin ve sistemin olduğunun altını çizdi.

Emperyalistler arası çıkar çatışmalarının ve savaşlarının her zaman için işçilere, emekçilere zarar verdiğini ve bunların en büyük düşmanlarının komünizm, Marksizm-Leninizm olduğunu söyleyen Görkem Eylem; kapitalizm yok olmadan krizlerin ilelebet yok olmayacağını vurguladı.

Kitlelerin örgütlenmesi ve daha devrimci bir sürecin başlaması adına kullanmamız gereken "ajitasyon-propaganda dilinin" çok önemli olduğunu vurgulayan Görkem Eylem "en acil ve en bariz talepler" üzerinden adımlar atarak sürecin anti-emperyalist, anti-işgal çerçevesine koyulmasının önemini vurguladı.

İşçi sınıfı ve emekçilerin "yarın devrime hazır" olmadıklarını ama bu sürecin örgütlenmesi yolunda onların doğru yönlendirilmesi ve sağlıklı adımlar attırılması için ortak mücadelenin önemine vurgu yapan Eylem; bu gibi adımların atılmasında örgütler arası işbirliği gerektiğini ve tek 1 örgütün "kendi gösterisine" dönmemesi gerektiğini; bunun dayanışmadan uzak ve yanlış bir tutum olabileceğini ve devrimci sürece katkı olamayacağını vurguladı.

Panelin ikinci yarısında ise Görkem Eylem; mevcut sistemde "vatandaşlık verme politikasına" eleştiride bulundu. Kıbrıs'ın kuzeyinde yıllardır işçi, emekçi, kürt, alevi, ateist v.s. olduğu için vatandaşlık alamayan insanlar olduğunu buna rağmen birtakım kesimlerin kısa sürelerde sisteme muhalif olmadığı için, vatandaş yapıldığını vurguladı.

Bu bağlamda işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin hak ettikleri halde vatandaş olamadıklarından ötürü siyasi eylemliliklerde bulunamadıklarını ve bu bağlamda da örgütlü mücadeleden uzak kalmak zorunda bırakıldıklarını anlattı.

Bunun burjuvazi tarafından uygulanan bilinçli bir politika olduğunu ve emekçileri "böl-yönet" politikasının bir parçası olduğunu vurguladı.

1974 sonrası kurulan yapıda "Kıbrıslı-Türkiyeli" ayrımının da yine ayni egemen çevrelerce yaratıldığını ve Boran Kültür Merkezi'nin bu konudaki tavrının kuruldu kurulalı "net" olduğunu; Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Rum, Türk, Rum, Kürt, v.s. gibi kimliklerden öte esas olanın "sınıf" olduğunu ve mücadelenin "sınıfsal temelde" yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

Boran Kültür Merkezi kurulduğu günden beri kimseyi hiçbir zaman "milliyet, din, dil" şeklinde ayrım yapmayan ve kurtuluşun tüm Kıbrıs'ta emek veren işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin 1926'da kurulan Kıbrıs Komünist Partisi'nin belirttiği şekilde "birleşik cephe zemininde tüm dünyadaki işçi sınıfı ve emekçilerle" verilecek ortak devrimci mücadele ile geleceğini vurguladı.

Görkem Eylem bu bağlamda Kıbrıs'taki devrimcilerin üzerine büyük iş düştüğünü ve ideolojik farklılıkların varlığından öte; ortak noktalar üzerinden bir metin oluşturarak ve pratik mücadelede ortak üretimler yaparak toplumlararası dayanışmanın geliştirilmesinin aciliyetini ve önemini anlattı.