Sanayicinin kaderi iki dudak arasında olamaz!

Yayın Tarihi: 12/03/15 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Dünkü gazetelerde bir haber;

"Girne'de eğlence yerleri denetlendi iş yeri izni olmayan bir disko kapatıldı…"

Diskonun ismi yok!

Hangi amaçla isim vermediler bilemem ama doğru bir yöntem…

Ama LTB ekipleri bir restoranda yaptıkları denetimde ekmek poşetlerinin içinde metal görünümü bir parça gördükleri için hem 2 bin küsur ekmeğe el koydular hem ilgili fabrikayı 24 saat süreyle kapattılar hem de şirketin ismini kamuoyuna açıklayarak güzel bir iş çıkardılar!

Dün bu konuda LTB Sağlık Şubesi'nin açıklamasını sizlerle paylaşmıştık…

İnsan sağlığı için yapılan tüm girişim ve denetimlere de sonuna kadar gönülden destek veririz.

Bunun daha ötesi yoktur çünkü!

Dün ilgili şirketin sahiplerinden genç girişimci Bayram Ezdaş ile buluşup uzun bir sohbet gerçekleştirdik.

Henüz daha 30 yaşında ve bir çok gencin devlette istihdam edilme isteğinin tam tersine bir aile şirketi olan işletmede çalışmayı yeğlemiş…

Yani kolay olanı değil zor olanı seçmiş ve işletmenin gelişmesi için bütün görev onun boynunda…

Dünyadaki bütün yenilikleri takip ediyor, fuarlara katılıyor, işletmelerinin modernleştirilmesi için üzerine büyük bir sorumluluk almış…

Bu genç arkadaşla çok şey konuştuk ama biz bunların hepsini yazmayacağız, çünkü asıl merak ettiğimiz LTB'nin deşifre ederek yatığı bu denetimde ne kadar zarar ettikleriydi!

Burada zaten empati yapmak bile bu konudaki sonucu ortaya koyuyor…

Bir gazetede çıkan olumsuz bir haberden sonra ben olsam ne yapardım diye sorduğumda hiç kıvırmadan söyleyeyim ben de olsam bir daha bu şirketin mamullerinden tek bir ürünü bile evime sokmam…

İşte LTB'ye kızgınlığımız sırf bunun içindir!

Çünkü haberlerin gazetelerde yayınlanmasından sonra bu şirket bundan maddi ve manevi olarak büyük zarar görmüş birçok yapılan sözleşme iptal edilmiş ve 30 personel çalıştıran bir işletme karanlığın içine itilmiştir…

Yani bunun faturası kendileri için çok ağır olacaktır!

Daha da dikkat edici nokta şirket yetkililerin de denetimlere karşı olmaması hatta ağır bir ihmal olması durumunda bir gün değil günlerce ya da tamamen kapatılması yönünde görüş belirtmeleridir…

Konuyu yine dün Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı ile de görüştük…

Üretimin çok az olduğu, yatırımcı ve girişimci insanlara resmen Çin işkencesinin yapıldığı bir ülkede Sayın Çıralı'nın da bizimle farklı düşünmediğini gördük…

Ama artık iş işten geçmiştir…

İlgili şirket deşifre yöntemi ile yapılan denetimden büyük zararlar görmüştür…

Onun için lafımız sadece LTB için değil diğer tüm belediyeler ve devletin diğer denetim organlarınadır…

Tüketim toplumu haline getirilen bir ülkede bu ülke insanı kalkıp da varını yoğunu yatırıma yönlendirip hatta ağır borç altına girip doğduğu topraklara alın tenini akıtıyorsa bu devletin görevi onları katledip bir kenara atmak değil, aksine kucaklayıp sahip çıkmaktır!

Diğer sağlık örgütleri nerede?

Kamuda kanayan yara haline gelen hatta kangrene dönüşen ikinci iş yasağına karşı cesur bir duruş sergileyen ve bunu mahkemelere taşıyan Serbest Çalışan Hekimler Birliği ve yöneticilerini alkışlıyoruz…

Onların derdi aslında devlet çalışanı meslektaşlarının kazançları filan değil!

Her ne kadar tıp insanları arasında ikinci iş ile haksız bir rekabet ortaya çıksa da onların asıl amacı yasaların ayaklar altına alınması ve buna da ilgili devlet kurumlarının ilgisiz kalmasıdır…

Tabi ki öncelikle Sağlık Bakanlığı…

Sonra da diğer meslek örgütleri…

Niye bu kadar sessiz kalıyorlar anlamış değiliz!

Burada yasa gayet açık;

Kamu Sağlık Çalışanları Yasası'nın 43. Maddesi devlet çalışanları özelde çalışamaz diyor…

Bizde ise hem devlette çalışıp hem de iki tane klinik sahibi olanlar bile var!

"Ben bilmem, ben karışmam"

Siyaseti, özellikle de Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini dikkatli takip edenler bilecektir;

Cumhurbaşkanı adaylarından Mustafa Akıncı sürekli olarak insanların rengini belli etmemeye çalıştıklarını ifade eder, yani gizli oylardan…

Dün Karpaz köylerinin birinden bir dost aradı ve 'buldum' dedi…

Bu bölgelerde seçim tahminleri sorulan kişiler eğer 'ben bilmem ben anlamam' diyorsa Sayın Akıncı'ya destek vereceklermiş…

İlginç bir taktik değil mi?

Televizyonlara var da gazetelerin başı kel mi?

Devletin uydu yayını yapan televizyonlara aylık 30 bin TL katkısı uzun bir süredir gazete sahip ve yöneticilerinde rahatsızlık yaratıyordu.

Şimdi görülen o ki gazeteler de örgütlenmeye başladı ve kötü gidişata dur demek için çok yakında devletin kapısını çalacaklar…

Onların başı kel değil ya!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları