Talip Atalay'ın şark kurnazlığı!
Din İşleri Dairesi Başkanı Talip Atalay diyor ki;
"Mahkemenin aldığı hoparlörle ezan konusu bizi bağlamaz!"
Atalay'a göre mahkeme kararında muhatap Din İşleri Dairesi değil Vakıflar İdaresi'ymiş!
İyi de Din İşleri Dairesi kime bağlı?
Ankara'ya mı yoksa!
Oysa bakın mahkeme kağıdının başında ne diyor;
Davacı: Feza Güzeloğlu
Davalı: 1-Vakıflar Örgütü ve Din İşleri Dairesi
2- Talip Atalay, Din İşleri Dairesi Başkanı.
Bu ayrıntı hocanın gözünden nasıl kaçar, pes doğrusu!
Daha önemli bir ayrıntı mahkeme kararının içinde yatıyor
Bakın bu ayrıntıda ne diyor;
"Tarafların beyanları ve varmış oldukları anlaşma çerçevesinde Arapça duaların hoparlörden veya ses yükseltici cihazlardan okumaktan veya bu şekilde yayınlamaktan men edilmesine karar verir "
Demek istediği şu;
Davalı ve davacı kesim bu mahkeme kararı konusunda anlaşmışlar ve bu karara ortak imza atmışlar!
Bu da demektir ki Talip Atalay şark kurnazlığı yapıyor!
Her halde birileri fena fırçaladı ki 'bizi bağlamaz' açıklaması yaptı
Yoksa senin avukatın senden habersiz mi böyle bir anlaşma çerçevesine onay verdi!
Bunu kimse yemez sayın hocam!
Ezan, kuran kursları ve din eğitimi her nedense bu ülkede hep tartışma konusu yapılmaya çalışılmıştır
Bir inanç meselesinin bu kadar ayaklar altına alınması hoş değil hatta ayıplar ötesi bir durumdur!
Feza hanımın inancı olmayabilir hatta sosyal medyada sıklıkla 'arabın yalellisi' diye kara propaganda yapabilir ama hiç mi inanan komşusunu düşünmez diye de kendisine sormak gerekir!
Diyelim ki ezan sesi Feza hanıma antipatik geliyor ve yanıbaşında okunan ezandan rahatsızlık duyuyor
Peki diğer iki caminin ezan sesini hoparlörden yasaklıyorsunuz ki!
Burada ard bir niyet olduğunu göremiyor musunuz?
Bir olayın Türkiye basını tarafı var:
Bizde ne zaman Kıbrıs Türkü'nü birbirine düşürecek bir olay yaşansa biraz da buradaki temsilci meslektaşlarımızın reyting heyecanı nedeniyle haberler abartılarak verilir!
Çünkü biz de öyle olaylar yaşanmalıdır ki sonuçta Anadolu insanı kalksın otursun, ağır tepki koysun!
Türkiye'de yayınlanan gazetelerin buradaki temsilcilerini gözüm gibi sever sayarım ama Türkiye'nin reyting ya da tiraj kavgasına alet olmaları sadece Kıbrıs Türkü ile Anadolu insanının arasını açmaya yarar!
Size de kimse bunun için madalya takmaz
Akça gitti Cuma namazları bitti!
Kulakları çınlasın dönemin Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça zamanında bizim siyasiler her Cuma günü namaza gitmek için birbiriyle yarışır, özellikle de Akça'nın gittiği camileri tercih ederlerdi
Maksat şirin gözükmekti, yalakalıktı, din istismarcılığıydı!
Akça gitti ve Cuma namazına gitme modası da sona ermiş oldu
Camiler şimdi daha bir boş, daha bir siyasetten uzak ve bu işin reklamıyla değil, yüreğiyle namaz kılanlara bırakıldı
Siber'in mektubu!
Cumhuriyet Meclisi Başkanı Siber Siber, mecliste nisabı sağladıkları için DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş'a bir mektup göndererek teşekkür etti
Çok garip karşılamadım bu haberi!
Ama garip olan şuydu;
Sayın Sibel nisabı sağladığı için DP-UG'ye teşekkür mektubu gönderirken asıl nisap sağlaması gereken CTP ve UBP'ye de kınama yazısı gönderdi mi?
Umarız göndermiştir
Kartona sarıp gönderdiler!
Fotoğrafa dikkatle bakınız lütfen;
Bir kaza sonucu kolunda kırık tespit edilen ve Cengiz Topel Hastanesi'ne gönderilen bir çocuğumuzun resmidir bu!
Hastanede kırılan kolu alçıya alacak tek bir doktor yokmuş ve olmadığı için de Lefkoşa Devlet Hastanesi'ne sevk edilmiş
Bu arada kolunu karton ile sarmayı da ihmal etmemişler!
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.