Müşavir denilince sinirler geriliyor!

Yayın Tarihi: 16/01/16 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Müşavir olanların düşmanı değilim… Aksine birçoğu arkadaşım, dostum, sevdiğim saydığım insanlar! Sistem onları şu anki pozisyonlarına getirmiş, kimi bu işten büyük huzursuzluk duyuyor kiminin çok umuru değil! Sonuçta 'müşavir olmak bizim değil sistemin tercihi' diyorlar… Doğrudur, müşavirlik onların değil sistemin günahı! Siyasiler kendi koltukları uğruna bu sistemi yarattılar ve bundan hep rant elde ettiler… İşe göre adam değil adama göre iş ve makam ön planda tutulunca devletin ensesinde yüksek maaşlı minik bir ordu yarattılar! Bu da haliyle vatandaşın gözüne batıyor… Hem de ekonominin dip yaptığı böyle bir dönemde!

Dünkü bir gazete ilanı bile vatandaşı çıldırtmaya yetti; Eski Bakanlardan Recep Gürler YDÜ Hastanesi'nde geçirdiği kalp ameliyatından sonra teşekkür maksatlı bir gazete ilanı verince ve içinde bir de müşavir ismi olunca bizim telefonlar yine susmadı… Sisteme olan sitemler ve hakaretleri burada yayınlamam etik olarak doğru olmaz! Şikayetler şu anda müşavir konumunda olan Mehmet Soykurt'u hedef almıştı

Bize yapılan şikayetlerde Mehmet Soykurt'un devletin bir müşaviri olmasına rağmen YDÜ'de resmi olarak çalışmasıydı…
Soykurt Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra müşavir olmuş ve çarpık sistem onu evine göndermişti hem de en verimli döneminde! …

Şikayetler yoğun olunca telefon açıp kendisi ile sohbet etme ihtiyacı hissettik… Çünkü bu devletin yasalarına göre müşavir olan birisi ikinci bir iş yapamazdı! En azından bize şikayette bulunanlara iletelim kendisi ile yaptığımız görüşmede YDÜ'de çalışmadığını akrabalık ilişkileri nedeniyle sadece bazı konularda yardımcı olmaya çalıştığını ifade etti… Yani kendi söylediğine göre bu iş için bir ücret almıyordu, gönüllülük esası vardı! Doğru ya da değil bu bizim için çok önemli değil… Bu ülkede bırakın müşavirleri devletin içinde hala çalışanlar bile pek de eleştirileri takmadan ikinci iş yapıyor… Çünkü sistem buna müsait, aileden birinin ismine açılan bir şirketin olması yetip de artıyor! Onun için sıkıntı Soykurt'ta değil sistemin ta kendisinde!

Su İşleri Dairesi mercek altında!

Aslında çok da bir şey yazmadık… Birkaç mesaj ile yetkilileri göreve davet ettik! Sağ olsunlar var olsunlar yazdıklarımızı dikkate alıp Su İşleri Dairesi'nde büyük bir soruşturma başlatıp bu dairede geçmiş dönemlerde yaşanan bazı yolsuzluk ve arsızlıkları araştırmaya başlatmışlar bunu memnuniyetle öğrendik… Bu daire hakkında hem Sayıştay hem de bakanlık müfettişleri yoğun bir çalışma başlattı! Özellikle Sayıştay'a verdiğimiz bazı belgelerden yola çıkarak dairede yoğun bir mesai yapılıyor! Dairede ise bir panik hakimmiş! Daha durun bakalım… Henüz bu yolsuzluk olaylarına kimlerin karıştığını hangi makamların zan altında kalacaklarını isimleriyle yazmadık! Şunu söyleyelim sadece; Bazı belediye başkanları, müdürler ve üniversitelerin daha çok başı ağrıyacak!

Kürt mafyamız eksikti!

Ekonominin dip yapması irili ufaklı bütün işletmeleri olumsuz etkiledi… Böyle olunca da alacak verecek işleri ön plana çıktı ve çek senet mafyası hortladı! Bu işi KKTC'de yapanlar aslında çok da değil… İsimleri de belli! Ama bazı uyanık iş adamları kendileri ile iş yapanlara çeşitli tezgahlar kurup onları kendilerine borçlu yapınca ve haliyle ödemeler olmayınca Güney'de yaşayan ve çek senet tahsili yapan Kürt kökenli karanlık kişileri bu insanların peşine takıyorlar! Silah gösterenler mi dersiniz, ailesinden bazı fertleri öldürecekleri yönünde tehdit edenler mi dersiniz hepsi mevcut! Kendi içimizdeki mafyayı hallettik şimdi sıra Güney'dekiler kalmıştı!

100 bin Dolar harcamışlar!

Yeni yıla gireli 15 günü geride bıraktık, 2016'dan yiyoruz… Ama yeni yıl akşamı Cratos Otel'in yaptığı süsleme hala dillere destan! Ülkedeki en güzel ışıklandırmayı yaptılar bu kesin… Ama bu işe harcadıkları para da dudakları uçuklatıyor! Tam 100 bin Dolar… Yanlış duymadınız Cratos Otel sadece dış mekanın ışıklandırması için Türkiye'den ekip getirtti ve bu işe tam 100 bin Dolar ödedi… Kimsenin harcadığı para elbette bizi ilgilendirmez! Ama diyoruz ki bu parayı ha keşke hayır işlerinde harcasaydılar… Fena mı olurdu yani!

Talat da şaşırttı artık!

CTP-Genel Başkanı Mehmet Ali Talat geçenlerde sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada ilginç şeyler söyledi… Pes dedirtecek cinstendi yani! Açıkça diyor ki; 'Katılmadığım nice kararları savunmakla görevlendirildim…" Vallahi pes billahi pes artık! Parti sevgisini çok görmüştük ama bu kadarını da değil, işte o yazı; "Uzunca bir süre CTP Genel Başkanlığı yapan, ama öncesinde, uzun yıllar CTP'de çeşitli görevlerde bulunan birisi olarak yaşadığım bazı olayları yad etmek isterim... CTP, yıllar boyunca, her türlü baskıya rağmen ayakta kalabilmişse, bunu, yoldaşlarının birbirine bağlılığına ve disiplinine borçludur. CTP, organlarıyla vardır. Organlar -kişiye göre- yanlış karar alabilir. Ama, esas olan Parti organlarının kararlarıdır... Katılmadığım nice kararları savunmakla görevlendirildim... Ve bunu da büyük bir gururla yaptım..."

Kuyumcuda ağladı!

İçimizi yakıp kavuran bir olay; 13. maaşın da ödenmemesi nedeniyle birçoğunun cebinde metelik yok! Orta yaşlı kadın kuyumcuya gider ve birkaç tane ziynet eşyasını çıkarır satmak istediğini söyler… Kim bilir kime borcu var ya da kime harcayacak bu parayı! Kuyumcu altınların bedelini söyler kadının yüzü buruşur… Çünkü alacağı para belli ki her nereye harcayacaksa yetmeyecektir! Sonra gözü sol elindeki alyansa takılır ve yanındaki tek taş yüzüğe… Gözlerinden yaşlar süzülerek bunları da verir kuyumcuya! Önce sessizce ağlar ama artık dayanacak gücü kalmamıştır… Hıçkırıklar içinde kuyumcudan aldığı paraları çantasına koyar ve çıkıp gider! Çok yazık ama geldiğimiz nokta budur…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları