Önce kendimizle yüzleşmeliyiz!

Yayın Tarihi: 22/12/09 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Bundan birkaç yıl kadar önceydi;
Gönyeli kavşağı yakınlarında önümde giden birkaç aracın tehlikeli sürüşüne şahit olmuş, anında polise telefon açıp şikayette bulunmuştum.
Polis yetkilileri sağ olsunlar şikayetimi değerlendirip, aracın plakasından yola çıkarak tehlikeli sürüş yapan genci beş on dakika içinde belirleyip içeri almışlardı.

Henüz 20 yaşındaydı. Ehliyetini aldığı günden itibaren de sicili trafik vukuatları ile doluydu.

Daha bir sene kadar önce yine tehlikeli sürüş nedeniyle bir yayanın ölümüne neden olmuş, birkaç ay yatıp çıkmıştı.
Yaptığı kazadan dolayı da ehliyeti elinden alınmış ve trafiğe çıkması yasaklanmıştı.

Ama genç arkadaş, belli ki bir hayata mal olduğu için dersini almamış, yasalara karşı gelerek araç sürmeye devam etmişti.
Hem de yine sürüş kurallarına riayet etmeden, tehlikeli araç sürüp insanların hayatını bir kez daha tehlikeye atarak.
Geçmişteki vukuatlarını öğrenince daha da hırslanmış, bu işin takipçisi olacağımı bildirmiştim polis yetkililerine.
Polis, kendine düşeni sırasıyla yapmaya başlamıştı.
Ancak bu tarihten itibaren şikayetçi olmamı istemeyen onlarca telefon geldi.
Devletin en üst kademesindekileri devreye koyan aile, şikayetçi olmam halinde ailecek perişan olacaklarını iletiyorlardı.
Buna daha da hırslandım ve şikayetimi asla geri çekmeyeceğimi ifade ettim.
Polis de gerekli olanları yerine getirdi.

…

Ne zaman ölümlü bir trafik kazası olsa, hele de ölenler genç olunca bu olay gelir aklıma, ister istemez.
Bizde hep adettendir; ölümlü bir kaza oldu mu, kazaya sebebiyet vereni değil de önce devleti suçlarız.
Çünkü devletin yaptığı yollar hiçbir zaman yeterli olmamıştır.
Teknik nedenlerden dolayı, yeteri kadar bu konulara eğilmediği için devleti, yetkilileri suçlama kolaylığını seçeriz.
Daha lisede okurken çocuğumuza son model, aşırı hız yapan milyarlarca liralık araç hediye ederiz ama çocuğun kulağını çekmeyi düşünmeyiz.
Çocuğumuz bir trafik suçu yüzünden ehliyeti elinden alınınca ona kızmayız, aracı altından almayız ama onun ceza yememesi için tüm forsumuzu kullanır, onun ceza almamasını sağlarız.

Suçlu her zaman alkollü bir şekilde hız yapıp uçuruma yuvarlanan değil, o uçurumun kenarına korkuluk yapmayan yetkililerdir.
Ve daha da ilginci, ölümle sonuçlanan trafik kazalarında eğer ölen tanınmış bir isim ise, konu olur köşe yazılarımıza.
Ama sıradan, isimsiz, basit biriyse ya da öğrenci oğlunu ziyaret için ülkeye gelen bir baba basılırsa yollarda, umurumuzda bile olmaz.
Tamam, birtakım teknik eksikliklerimiz olabilir ve bunlar olmazsa olmaz konulardır ama biz hep inanmışızdır ki, asıl suçlu ne yol, ne olmayan bariyerler, ne de yolların yanlış eğilimi değil, insanoğlunun ta kendisidir.
Bu ülkedeki trafik kazalarında ölenlerin sayısı, savaşta ölenlerin kat kat üzerinde ise, artık başkalarını suçlamayı bir kenara bırakıp önce kendimizle yüzleşmenin zamanı gelmiştir.

Okur görüşü

"Peki ya siyasiler?"

Devlet daireleri ile ilgili yazdıklarınıza tamamen katılıyorum ama bir de şu gerçeği göz önüne alın bu kadar cahil ve görgüsüz insanı sırf siyasi rant uğruna devlet dairelerine dolduran siyasilere ne demeli? Ben de kamuda çalışan bir memurum, ancak memur olabilmek için Türkiye'de bir üniversite bitirmem yetmedi, bir de burada yeterlilik sınavı ve kamu sınavına girerek zor bela memur olabildim. Ve hizmet vermeye çalıştığım kitleye de elimden geldiği kadar kibar davranıp onların işini hızlandırmaya çalışıyorum. Peki köylerdeki ağzı sarımsak kokan örgüt başkanları aracılığı ile hiçbir kriter gözetilmeden ve toplumun vicdanında derin yaralar açarak siyasiler tarafından torpille istihdam edilen cahil ve görgüsüz memurların günahını niye ben çekeyim, kamuda reform yapılmalı ama önce vizyonsuz, basiretsiz ve basit düşünen siyasilerin beyinlerinde reform yapılmalı ne de olsa bu düzeni yaratanlar bu ahlaksız ve arsız insanlar değil mi?
(Hasan CEBİ)

Günün Fıkrası

Ödül

Trafik polisi Temel'in kullandığı arabayı durdurur ve:
- Sizi tebrik ederim beyefendi, bugünkü kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size 300 milyon lira ödül vereceğiz, ne yapmayı düşünüyorsunuz, demiş.
Temel:
- Hemen cidup bi ehliyet alacağım demiş.
- Ne! senin ehliyetin yok mu?
demeye kalmadan yandan Fadime söze girmiş:
- Siz ona bakmayun memur pey içince hep böyle sapitiyi
Polis iyice sinirlenmeye başlamış.
Derken arkadan Dursun:
- Ula ben size demedim mi çalıntı arabayla yola çıkmayalum başumuza bi iş celur diye.
Trafik polisi iyice zıvanadan çıkmış ve bagajdan İdris
atlamış:
- Ne oldi uşaklar geçtuk mi sınırı?

MESAJ KUTUSU >>

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları