Cevizcinin çuvalı!

Yayın Tarihi: 26/01/10 11:29
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

20 yıl kadar önceydi;

Gazetede pineklerken telefon çaldı, karşıdaki ses dönemin İskan Bakanı idi.

Önce hatır sordu sonra "Ne yapıyorsun" dedi.

"Gazetede çalışıyorum" dedim ve beni kahve içmeye makamına çağırdı.

"Hayırdır" diye sorduğumda, "gel kahve içerken söylerim" dedi.

Yaklaşık yarım saat kadar sonra yanındaydım, önce hoşbeş ve kahveler içildi, sonra çekmecesinden büyük haritalar çıkardı.

Merakım daha da arttı, nedir bunlar diye sordum…

Elindeki kurşun kalemle haritada taranmış bazı yerleri gösterdi, "seç bunlardan bir yeri" dedi.

Merakım daha da arttı ve 'bunlar nedir ki' diye sordum.

Bıyık altı bir gülüşten sonra 'bu harita Esentepe haritası' dedi. "Seç bir yeri sana da bir yer ayarlayayım' diye devam etti.

'Nasıl yani' diye sorduğumda, bir kahkaha patlattı, 'oğlum seçsene bir yer" diye azarlar gibi konuştu.

Sonra pişmiş kelle gibi gülmeye başladı ve 'bu sıralar eşe dosta dağıtıyoruz işte, sana da birkaç dönüm yer verelim' dedi.

O zamanlar Esentepe'ye bir ya da iki kere gitmiştim.

Gittiğime de bin pişman olmuş, ailecek içimiz dışımıza çıkmıştı.

Hatta o sıralar yeni doğmuş olan kızım üç gün hasta olmuş, yemeden içmeden kesilmişti.

Önce haritayı elime aldım ve bakana sordum 'ben burayı ne yapacağım' diye!

"Oğlum sen de amma safmışsın" diye yine azarladı!

"Toprak topraktır, basacaksın imzayı alacaksın araziyi bir kenara koyacaksın, buralar gün gelecek çok değer kazanacak" dedi yine sert bir üslupla!

"Sonra para mara da istemiyoruz ki" diyerek, devam etti konuşmasına!

Kahvemin son yudumunu bitirip, 'teşekkür ederim ben almayayım' diyerek

Ayrıldım makamından.

Sonradan öğrendim;

Meğerse o dönem seçimler yakın olduğu için toprak dağıtma dönemiymiş.

Bölge halkından bir çoğuna dönümlerce arazi verilmiş, bitmemiş başka kentlerde oturanlara da dağıtılmaya başlamış.

Ne eş değer ne de puan aranarak!

Cevizcinin çuvalından ya, dağıt babam dağıt!

Nasıl olsa ne hesap soran var, ne de bu mal kimin diye soran.

Öğrendim ki, eş dost kim varsa dağıtılmış araziler.

"Al bir kenara koy" diye!

Bir çoğu da almış tabi ki, hakkı olan da olmayan da.

Hatta bazı isimler de var aklımda ama 'ayıp ve etik dışı' olduğu için yazmıyorum.

Bizim gibi pinpirikler dışında olanlar almış tabi ki..

Kimi 5 dönüm, kimi 10 kimi de 20 dönüm!

Denize nazır olanı, dağ manzaralı olanı…

İyi de etmişler, yıllar sonra Annan Planı ile birlikte taşı toprağı altın olmuş bölgenin…

Kimisi savmış satmış, milyon sterlinleri koymuş cebine, kimi de aldığı gibi paraları tutmuş Adana'nın, Mersin'in, Trabzon'un yolunu!

Kimi müteahhitte vermiş, araziye yapılan 30 villanın 10 tanesini almış.

Onlar elbette iyi etmişler, böyle bir fırsat insanın ayağına kaç kez gelir ki?

Herkes bizim gibi saftirik değil ya!

Ama cevizcinin çuvalı diye gelene dağıtanlar hiç de iyi etmemişler!

Hadi hakkı olana, elinde eş değer, puan olana verseler içim yanmayacak ama, elinde Güney'de malı olduğu halde bir tek zırnık alamayanlar var ya ben onlara acıyorum.

Gitsinler Lefkoşa'nın Kızılay göçmen evlerine hangi şartlarda kalıyorlar görüversinler.

Şimdi dava dava üstüne gelmeyi başladı, herkeste bir panik bir şaşkınlık…

Belli ki, Rum son nefesimizi verene kadar ümüğümüzü sıkmaya devam edecek!

Önce yabancılar adadan kovulacak ekonomi felç edilecek, sonra sıra Kıbrıs Türküne gelerek 'hizaya geç bakalım' denilecek!

Bu sorun bize göre ne hukuki, ne de siyasi…

Geçmişte yapılan hataların bedelini ödüyoruz toplum olarak.

Cevizci, çuvalı şimdi eline aldı ve acı bir intikam alma peşinde!

Cevizci şimdi ceviz değil ama kafamıza taş atarken, bizimkilerin paniklemesi ve acizliği de sadece acı bir gülümseme bırakıyor yüzlerde…


Okur Görüşü
"KKTC'nin altı oyuluyor…"

Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu almak, Rum'un pasaportuyla seyahat ambargosunu bozmak demektir. Bize uyguladıkları insanlık dışı izolasyonları aşmak için zaten bizim olan Kıbrıs kimliğini kullanmak kimseyi rahatsız etmediği gibi Rum'u tanıma anlamını da taşımaz. Bu konuda şikayet edip yorum yapan ikiyüzlüler önce kendi aldıkları pasaportların hesabını versin yada sussunlar. Zira bu gün bu pasaportlardan alan en az yüz bin Kıbrıslı vardır ve hiç birinin Rum'u tanımak gibi bir niyeti de yoktur. Eğer bunu propaganda olarak kullanmak isteyenler varsa önce kendilerini sorgulasın sonra başkalarını. Hele CTP'nin anlı şanlı yöneticileri ile sürekli Avrupa'ya ve Yunanistan'daki toplantılara katılan gazeteciler de konuşsunlar bakalım ne diyecekler. Hangi pasaportlarla seyahat ediyorlar?. Bende yok diyenin anlını karışlarım. Kıbrıs Türkünün milliyetçiliği KKTC'ne sahip çıkarak ispat edilmiştir. O cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin böyle saçma sapan bahanelerle ne Kıbrıs Türkünü karalayabilirler ne de kendi satılmışlıklarını gizleyebilirler. Bunlarla uğraşacağınıza ORAMS davasının bu hale gelmesine sebep olan Cumhurbaşkanı ile ekibini sorgulasınlar. Kimlerin KKTC'nin altını oymağa çalıştığı anlaşılsın.


Günün Fıkrası
Vazgeçemem..

Genç ve güzel kadın doktora şikâyetlerini anlatıyordu :
- Birincisinde yoruluyorum, ikincisinde göğsümde ve bacaklarımda ağrılar başlıyor, üçüncüsünde bayılacak gibi oluyorum, kalp çarpıntılarım ve nefes almam sıklaşıyor.
Doktor sordu :
- Neden birincisinden sonra vazgeçmiyorsunuz?
Genç kadın :
-Nasıl vazgeçerim doktor bey, ben dördüncü katta oturuyorum!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları