Mesleki eğitimden yoksun kamu yönetimi olamaz (2)

Yayın Tarihi: 05/03/12 07:00
okuma süresi: 11 dak.
A- A A+

Geçen haftaki yazımda konu ile ilgili KKTC'deki kamu yönetiminin verimsiz, hantal ve bürokratik işlemler içerisinde boğulmasını, bunun nedenlerini ve siyasi otoritenin bu başıboşluğa çare bulamadığını belirtmeye çalışmıştım. Çıkış yolu olarak kamu reformunun ve yeniden yapılanmanın kaçınılmaz olduğu, yapılacak düzenlemelerden başarılı sonuçlar beklemek için özellikle mesleki eğitimlere, ceza ve ödül ilkelerinin en etkin şekilde uygulanmasına, terfi ve tayin işlemlerinin liyakat esasına dayandırılması gerektiğini örnekleriyle açıklamıştım. Bu düzenlemelerin yapılmaması ve gerekli önlemlerin alınmaması halinde ise halkın ve yatırımcıların KKTC hükümetine azalmış olan güvenin daha da azalacağını vurgulamıştım.

Kamuda sadece mesleki eğitimsizlik değil, ayni zamanda disiplinsizlik de hat safhadadır. Örneğin kamu hizmetleri sanki ilgili görevlilere koçan edilmiş gibi onlar yoksa o hizmet yapılamazmış düşüncesi taşıyan bürokrat sayısı küçümsenemeyecek miktardadır. Ayrıca, bazı bürokratların son zamanlarda bazı özel yöntemleri daha icat etmiş olduğunu görmekteyim. Örneğin, dilekçe almayı reddetmek, başvurulara yazılı cevap verileceği yerde hiçbir gerekçeye dayanmayan sözlü cevaplar vermeyi tercih etmek veya belgeler kayboldu gibi eylemler ve mazeretler ileri sürmeleri de her geçen gün artmaktadır.

Yukarda belirtmiş olduğum kamu hizmetleri hakkındaki şikâyetleri vatandaşların Ombudsmana yapmış olduğu başvurular da kanıtlamaktadır.

Yakında yaş haddinden görevden ayrılacak olan Ombudsman sayın Feridun Önsav'ın hükümet yetkililerine yapmış olduğu veda ziyaretlerinde basına yaptığı açıklamada 1.7.2011-21.12.2011 tarihleri arasındaki 6 aylık dönemde kurumuna yapılan başvurulardan hükümet ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan gayri yasal işlemlerin oranlarını aşağıdaki şekilde özetlemiştir.

• Merkezi İdareler hakkında %65-%70
• Yerel Yönetimler hakkında %20- %25
• Kurum ve Kuruluşlar hakkında %5-%10

Hükümetin ve kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili dönemde yapmış oldukları gayri yasal işlemlerini türleri ise şöyle açıklanmıştır.

• İdari Usulsüzlükler
• Yetki Aşımları
• İdari İhmaller
• İdari İşlemlerde Gecikmeler

Yukarıdaki istatistikî bilgiler Ombudsman'a iletilen ve araştırılıp sonuçları raporlara bağlanan konulardır. Bilindiği gibi Ombudsman kurumunun herhangi bir yaptırım gücü yoktur. Bu kurumun görev ve sorumluluğu şikâyetleri araştırmak, yapılan gayri yasal işlemlerin düzeltilmesi için konuları hükümete ve meclise iletmektedir. Hükümetin maalesef bu konularda herhangi somut ve etkin önlem aldığını söylemem mümkün değildir. Şayet hükümetler yıllarca düzenlenen Ombudsman raporlarını sadece dikkate almış olsalardı KKTC'nin kamu hizmetleri bugünkü kadar kötü durumda olmazdı.

Özetle, gerek Ombudsman'ın gerekse sivil toplum örgütleri ve vatandaşların yukarıda belirtilen hususlara ilişkin hükümet uygulamalarının hukuk devleti ilkeleriyle ne derece uyum içinde çalışıp çalışmadığının bir göstergesi olarak algılanarak üzerinde durulması gereken çok önemli bir durumdur. Zannedersem bu durumun başlıca nedeni hükümetlerin ilgisizliği, yetersizliği, beceriksizliği ve/veya popülist icraat düşüncesidir.
"Ürettikçe Gelişeceğiz" gibi siyasi sloganlar söylemekle işler yürümez. Öncelikle kamuda kaliteli, dakik, pratik ve zaman tasarruflu hizmetler verilmelidir. Sendikalar da bu konuya bütün olanaklarıyla katkı koymalı ve hükümete yardımcı olmalıdırlar. Bugüne kadar bu hususta Sendikaların somut bir katkılarının olduğunu söylemek mümkün değildir. Genel anlamda Sendikaların temel görevleri işverenlere mal ve hizmet üretiminde yardımcı olmak ve çalışanların özlük haklarını mevcut gerçekler ışında korumaktır. Gözlemlediğim kadarıyla işverenin verimliliğini artırma konusu dışında Sendikalar yıllarca sadece çalışanların her türlü sosyal haklarını aramaktan, politik beyanatlar vermekten ve grevler yapmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Hâlbuki Sendikaların sorumlulukları arasında işverenlerin mal ve hizmet kapasitesi ile üretim kalitesinin artırılması yönünde çalışanlara da gerekli uyarılarda bulunması vardır. KKTC'de en büyük işveren devlet olduğuna göre kamu hizmetlerinin etkinleştirilmesinde sendikalarında gerekli katkıyı koymaları başta gelen görevleri olmalıdır.

1980 ve önceki yılların kamu yönetimlerinin hizmetlerine ve etkinliklerine bakıldığı zaman bugün halkımız o yılların hizmet kalitesi ile ciddiyetini aramakta olduğunu görmekteyiz. Hâlbuki bugün bu hizmetler çok daha pratik, adaletli ve suretli yapılması gerekirdi. Bu gerçeği 1970-1990'lı yıllarda hükümette bulunan Başbakan Sn. Küçük, UBP Genel Sekreteri Sn. Hasipoğlu ile iktidarda ve muhalefette bulunan diğer kıdemli siyasiler de gayet iyi bilmekte veya bilmeleri gerekmektedir.

Öteyandan, KKTC'de yatırım yapmak amacında olan yerli ve yabancı yatırımcılar, kamu hizmetlerindeki sözkonusu verimsizliği gördükten sonra ya yatırım yapmaktan vazgeçiyor ya da pişman oluyor. Bir kısım da "torpil" veya "iş bitirici" diye geçinen cambazların eline düşürülüyor. Ekonomik plan ve programdan yoksun bir hükümetin kamu hizmetleri de verimsiz olunca yatırımcının amacına ulaşması olanaksızdır. İşte bu ekonomik plansızlık ve programsızlık ile politik irade zafiyetidir ki KKTC'de her hafta çok değişik gündemlerin oluşmasına zemin hazırlanmasına neden olunuyor.

Ticaret Odası'nın katkılarıyla hazırlanan ve basına tanıtılan "Kayıtdışı Ekonomi'nin Tanımı, Nedenleri, Yarattığı Sorunlar ve Çözüm Yolları" başlıklı raporun çalışma grubunda yeralan bir kişi olarak bu raporda öngörülen önerilerin hayata geçirilmesinde hükümetin ciddi çabalarının olup olmayacağı hususunda tereddütlerim vardır. Mademki, bir bankada 2,500 TL aylık maaşı olan bir çalışan bu görevini bırakıp 1,800 TL aylık maaşla kamuda çalışmak için uğraş veriyorsa demek ki kamuda çalışma belirtmiş olduğum "laçkalıklar" nedeniyle cazibesini devam ettirmektedir.

Politika olarak AB normlarının benimsendiğini her fırsatta dile getiren iktidardaki siyasiler, AB'nin en önemli normlarından olan kamuya kaliteli ve etkin hizmet vermek, aldığı maaşı hak etmek gibi ilkelerin uygulanmasına göz yummak, gerekli disiplin ve eğitim etkinliklerine ilişkin önlemleri almamak suretiyle kamu hizmetlerinin daha da kötüleşmesine zemin oluşturmaktadırlar. Bu tür durumları sadece devlet dairelerinde değil, belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında da büyük ölçüde görmek mümkün olduğuna göre bu kamusal hastalığın nedeni siyasal iktidarların iktidarsızlığıdır.

Avrupa'da ve TC'de tüm Bakanlıkların mesleki eğitim merkezleri ve eğitmen kadroları ile disiplin, verimlilik ve denetleme uygulamaları vardır. Kamu görevlilerinin eğitimleri yıllık programlar dâhilinde, çeşitli düzeylerde ve konularda uzman kişiler tarafından gerçekleştirilmekte, tayin ve terfileri mesleki başarı ve bu eğitimlerde alacakları derecelere göre değerlendirilmektedir. Öteyandan, KKTC haricindeki tüm kamu yönetimleri özel sektörde olduğu gibi "ceza ve ödül" ilkelerine de büyük önem vermek suretiyle etkin kamu hizmeti sunulmasını sağlamaktadırlar.
Özetle, en iyi yasalar yapılmış olsa dahi birçok kamu görevlisinin bilgi, tecrübe, eğitim ve disiplin eksikliği nedeniyle bunlardan verim beklemek mümkün değildir. Halk her ödediği verginin karşılığını hizmet olarak alma hakkına sahiptir. Bu hizmeti vermenin birçok kamu görevlisi tarafından bir tür "lütuf" olarak benimsenmiş olması bir suç olup bunun cezasız kalmaması gerekir.

Hükümetin öncelikle yapacağı en önemli yasal düzenleme etkin kamu reformu ve kamu hizmetlerinin yeniden yapılandırılmasıdır. Bu yapılmadığı sürece hiçbir sosyal refah ve ekonomik kalkınma elde edilemez. Kamu reform düzenlemeleri ile ilgili çalışmalara kamu görevlilerinin programlı hizmetiçi eğitimleri ve etkin "ceza-ödül" kurallarına ağırlık vermek suretiyle başlanmalı ve öncelikle "kamu görevinin", yani İngilizce tanımı ile "CIVIL SERVANT"ın (yani halkın hizmetkârının) ne olduğu çok iyi anlatılmalı ve ücretlerinin vergi yükümlüleri tarafından ödendiği izah edilmelidir. Buna uymayanlar için de etkin cezai düzenlemeler getirilmelidir. Ayrıca, terfi işlemlerinin de başarı ve liyakat esasında bağımsız kriterlere dayandırılarak yapılacağı hususunda kamu görevlilerine yasal güvence sağlanmalıdır. Aksi takdirde hizmetiçi mesleki eğitime, ihtisaslaşmaya ve belirtmiş olduğum diğer hususlara önem vermeyenler eski hükümetin kaderini paylaşmış olur, unutulmamalıdır ki her başarının sırrı eğitime dayanan etkin ve disiplinli hizmet üretimi sağlamaktan geçer. Hükümetin bunu başarması için politik kararlılık ve cesaret ister.

Politikacılar az konuşup çok iş yapmaları ve tüm mesailerini sorumlu oldukları bakanlığın üstlendiği hizmetlerin çağdaş, ekonomik, pratik ve süratli yerine getirilmesinde harcamalıdırlar. Basında her gün yeralmak amacıyla gereksiz beyanatlarda bulunmak ve/veya gereksiz etkinliklerde yeralmak sadece zaman kaybıdır ve bu zaman kaybı ülkenin sosyo-ekonomik kalkınmasından çalmak demektir. Öteyandan, yazılı ve görsel basınımız da boş ve tekrarlanan beyanatlara haberlerinde yer vermemeli çünkü halkımız bunları dinlemekten veya okumaktan da bıkmıştır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.