İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Öztoycan: "Disleksik çocuklar için farklı eğitim metotları gerekir"

Öztoycan: "Disleksik çocuklar için farklı eğitim metotları gerekir"

Pek bilinmeyen ama çok görülen öğrenme bozukluğu "disleksi"; dünyada her 100 kişiden 8'i ile 10'unda görülürken; KKTC'de geçen yıl 130-140 çocuğa "disleksi" tanısı konuldu. Uzmanlar, bir çocuğun, herhangi bir sağlık sorunu olmadığı halde okuma ve yazma güçlüğü yaşaması, bazı harfleri ve rakamları karıştırması; matematik yeteneklerinde sorun olması; dikkatinin çabuk dağılması; tahtada yazılanları defterine geçirememesi; düzenli olmaması halinde "disleksik" olabileceği uyarısında bulunuyor.

Yayın Tarihi: 06/02/11 10:18
okuma süresi: 13 dak.
Öztoycan: "Disleksik çocuklar için farklı eğitim metotları gerekir"
A- A A+

Kuzey Kıbrıs Disleksi Derneği yetkilileri, KKTC'de de, genel bir tarama yapılmamış olmasına rağmen dünyada görülen yüzde 8 ile 10 oranındaki kişi gibi bir tür öğrenme bozukluğu diye tanımlanan disleksi sorunu yaşadığını söylüyor. 2010 yılında KKTC'de 130-140 çocuğa disleksi tanısı konuldu.

İngiltere'de yaşadığı dönemde, kendisinin de disleksik olduğunu, iki çocuğuna bu teşhis konulurken öğrenen Ersin Öztoycan'ın öncülüğünde 10 yıl önce kurulan Kuzey Kıbrıs Disleksi Derneği, okullardaki eğitimleri sırasında sorunlar yaşayan öğrencilere ve ailelerine destek sağlıyor.

Kuzey Kıbrıs'taki eğitim sisteminde disleksik çocuklara yönelik önlem ve düzenlemelerin yetersiz olmasından kaynaklanan sorunların aşılmasına katkıda bulunan dernek çalışmaları, Türkiye'deki disleksik kişiler ve ailelerinden bile ilgi görüyor. Dernek, www.disleksi.org adresiyle de internet ortamında hizmet veriyor.

Disleksi Derneği yetkilileri, erken teşhisin, disleksinin yarattığı sorunlarla baş edebilmede önemine işaret ederek, disleksik çocukların bazı küçük önlemlerle derslerinde çok başarılı olabileceğini vurguluyor.

DİSLEKSİK ÜNLÜLER

Disleksinin zeka sorunuyla karıştırılmaması gerektiğine vurgu yapan Disleksi Derneği yetkilileri, özel yeteneklere de sahip olabildiklerine işaret ederek, disleksik ünlülerden örnekler veriyor:

"İzafiyet teorisini ortaya çıkaran büyük bilgin Albert Einstein, karikatürist ve yapımcı Walt Disney, yazar Agahta Christie, aktör Tom Cruise, büyük mimar, heykeltraş ve Mona Lisa'yı resim dünyasına armağan eden ressam-mucit Leonardo da Vinci, başta 'Düşünen Adam' olmak üzere pek çok önemli eserin sahibi heykeltraş Rodin, şarkıcı ve sinema oyuncusu Cher."

ÖZTOYCAN… "MY FILE LIFE"

Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü'nde görev yapan Kuzey Kıbrıs Disleksi Derneği Başkanı Ersin Öztoycan, üç çocuğundan ikisi ve kendisi de disleksik bir kişi… Hayatını ve disleksiyi anlattığı İngilizce "My file life"adlı kitabı 2008'de basılan Öztoycan, Türkçe'ye çevrilen kitabını bastırabilmek için sponsor arayışını sürdürüyor.

FARKLI EĞİTİM METOTLARI ŞART

"Disleksik çocuklar için farklı eğitim metotları kullanılması gerekir çünkü bu çocuklar beyinlerinin farklı kısmını kullanarak öğreniyor" diyen Öztoycan, çoğu kez çocuklara "hiperaktiftir, tembeldir, ilgisizdir" denilerek yanlış tanılar konulduğunu; çocuğun suçlandığını oysa disleksik çocukların da öğrenebileceğinin kanıtlandığını söyledi.

Öztoycan, çocuğuna disleksi teşhisi konulduğu 1996 yılında İngiltere'de kendisinin de disleksik odluğunu öğrendiğini kaydederek, Kuzey Kıbrıs'a yerleştiklerinde yaşadığı sıkıntıları ve derneği kurma öyküsünü şöyle özetledi:

"Kıbrıs'a geldiğimizde ne dernek, ne disleksi hakkında bilgi vardı. Kızıma yardım bulabilmek için 5 okul değiştirdik ama maalesef yine de bulamadık. Sonunda 2001'de derneği kurduk. Kendi eğitimimi de bu konuda yaptım, kendimi geliştirip Türkçe'de yardımcı olabilmek için... Disleksiyle ilgili Türkçe çok az araştırma ve makale vardır. Velilerimize, öğretmenlere elimizden geldiğince bilgi vermeye çalışıyoruz."

Geçtiğimiz yıl sonlarında iki toplumlu bir çalışmayla hazırladıkları "Disleksi: Özellikleri ve Öneriler" başlıklı broşürün okullara dağıtılması için başvurduklarını ve Talim Terbiye Dairesi'nin incelemesinin sürdüğünü belirten Ersin Öztoycan, derneğin ailelere yönelik ve bireysel eğitim programları düzenlediğini; başvuranlara da yardımcı olduğunu anlattı.

"BİLİNMEYEN AMA EN ÇOK GÖRÜLEN ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ"

Öztoycan, bir kişiye disleksi tanısı konurken görsel, işitsel, dokunsal yönlerine bakıldığını; Kuzey Kıbrıs'taki henüz bir tarama yapılmadığını ama gözlemlerine göre disleksi oranının dünyadaki oranla aynı olduğunu ifade ederek, "Öğrenme güçlükleri arasında bilinmeyen ama en çok görülen disleksidir" dedi.

"UZMAN SIKINTISI VAR"

Disleksik çocuklara eğitim verecek uzman sayısının kısıtlı olduğunu, yine de KKTC'nin Türkiye'den ileri durumda bulunduğunu kaydeden Öztoycan, Türkiye'den de birçok başvuru aldıklarını anlattı.

Avrupa'da bazı işyerleri, farklı düşünebildikleri ve yaratıcı oldukları için istihdamlarında disleksi kişileri tercih ettiğini kaydeden Ersin Öztoycan, "Örneğin ben bilgisayarda çok iyiyim ama imlada çok kötüyüm, bilgisayarda spell-check (kelime yazılışının kontrolü) kullanırım. Benim disleksik oğlum İngiltere gibi bir yerde bunaldığı için okuldan kaçmıştı. Ben öğrenciyken sınıfta arkaya otururdum, öğretmen beni görmesin, bir şey okumamı veya tahtaya kalkmamı istemesin diye gizlenirdim" dedi.

Öztoycan, kendi deneyimlerinden de yola çıkarak, derneğe gelen çocukların özgüven kazanmasına önem verdiklerini vurguluyor ve "Çünkü o kadar çok olumsuzlukla karşılaşıyorlar ki! Gerçekten yapabilirler ama farklı yöntemler kullanıldığı zaman… Başarabilme duygusunu yaşıyorlar ve kendilerine duydukları güven artıyor" diyor.

SINAV KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİ

Disleksik öğrenciler için okullarda sınav koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini; bazı okullarda bunun yapıldığını kaydeden Ersin Öztoycan, disleksik çocukların çoğu zaman cevabı bildiğini ama aktarmakta sorun yaşadığını; yavaş okudukları için de zaman sorunuyla karşılaştıklarını ifade etti.

İngiltere'de sadece ilk ve orta dereceli okullarda değil, üniversitelerde bile disleksik öğrenciler için düzenlemeler bulunduğunu bildiren Öztoycan, örneğin sınavda laptop kullanabildiklerini ve imla hatalarını önlemek için de spell-checkten yararlanabildiklerini ancak KKTC'de bunun olmadığını anlattı.

Disleksi Derneği Başkanı Ersin Öztoycan, "Bu sorunu yaşayan çocuklar için yapılabilecek çok basit şeyler var. Örneğin sarı zeminde yazılmış yazıları daha rahat okuyabiliyorlar. O yüzden bu yapılabilir. Ya da ödevlerini yapmakta, tahtadan yazı geçirmekte zorlanıyorlar, onlara ödevleri yazılı şekilde, daha büyük puntolarla verilebilir. Bu ufak şeyler, onlar için büyük adımlar olur" diye konuştu.

Öztoycan, sınıf tekrarı yaptırılan çocukları bakanlığın iyi takip etmesini de isteyerek, uygun eğitim metotları kullanılmazsa, özel ders aldırmanın da işe yaramayacağına işaret etti.

METAY: "ERKEN TANI SIKINTILARLA BAŞEDEBİLMEYİ KOLAYLAŞTIRIR"

Kuzey Kıbrıs Disleksi Derneği Asbaşkanı, uzman pedagog Ulusal Metay ise, disleksinin "öğrenme güçlüğü" diye tanımlanabileceğini belirterek, "Okumada, yazmada, kimi zaman muhakeme ve organizasyon yeteneklerinde, aritmetikte çocukların kendi yaşıtlarına ve zeka seviyelerine uygun olmayan sıkıntılar yaşadıkları bir durum" dedi.

Çocukların görme, işitme gibi fiziksel sıkıntıları olmadığı halde, özellikle okulla ilk tanıştıkları zaman ciddi sıkıntılar yaşadığını kaydeden Metay, okumada gecikmeler, okurken hatalar, unutkanlık gibi sıkıntılarla kendini gösteren disleksinin yaş ilerledikçe sorunlarının arttığını, okulda ciddi başarısızlık ve sınıf tekrarlarına neden olduğunu, okul fobisi geliştirdiğini anlattı.

Metay, "Ne kadar erken tanı yapılırsa, sorunlarla o kadar erken baş edilebilir" diyerek, anne ve babaların yüzde 70-80'i sorun olduğunu fark ettiğini ancak adını koyamadığını; disleksik çocuklar için de geleneksel olarak "tembel çocuk, ilgisiz çocuk… Çok zekidir ama niyedir bilmiyoruz bir türlü okula merakı yok" gibi tanımlamalar yapıldığını kaydetti.

Bu sonuçların altında yatan esas sebebin öğrenme güçlüğü olduğunu ve disleksik çocukların birçoğunun genç yaşta okulu bıraktığını ifade eden Ulusal Metay, yüzde 8-10 arasında görülme sıklığı olan disleksinin yüzde 1.5 ile 3'lük grupta ciddi sıkıntılar yarattığını bildirdi.

SAĞ BEYİN KÜRESİ DAHA AKTİF

Uzman Pedagog Ulusal Metay, disleksik kişilerin sağ beyin yarım kürelerinin daha aktif olduğunu belirterek, eğitim sisteminin bunu dikkate almadığını; okuldan gerekli desteği bulamayan çocukların da sorun yaşadığını söyledi.

Metay, "Psikolojik danışmanlar, psikologlar, çocuk gelişim uzmanları, özel eğitim uzmanları ağırlıklı olmak üzere çok çeşitli uzmanlar disleksiyle ilgileniyor ama direkt disleksiyle ilgili bir uzmanlık eğitimi yok. O yüzden bu, kişilerin kendi ilgileri doğrultusunda kendilerini geliştirebilecekleri bir alan… Şu anda Türkiye'de de aynı durum var" diye konuştu.

2010'DA 130-140 KİŞİYE KESİN TANI KONULDU

KKTC'de 2010'da kesin disleksik tanısı konulan 130-140 kişi bulunduğunu ayrıca 50-60 da risk faktörü taşıyan olduğunu ifade eden Ulusal Metay, bunların yüksek rakamlar olduğunu bildirdi ve 6 yaş civarında, okula başlayan çocuklara tanı koymanın daha kolay olduğunu anlattı.

Disleksinin, öğrenme güçlükleri arasında sayısal olarak en çok görülen sorun olduğunu; bazı ülkelerde disleksi kelimesi yerine "özgül öğrenme güçlüğü" denildiğini belirten Metay, riskli gruptakilerin de ileride birebir değerlendirmeye alınmasının önemini vurguladı.

Metay, Türkiye'de disleksi konusunda sadece 3-4 uzman bulunduğunu; çalışmaların devamı için yeterli bilgiye sahip uzman gerektiğini belirterek, Kuzey Kıbrıs Disleksi Derneği'ne Türkiye'den gelen başvuruları bu uzmanlara yönlendirdiklerini söyledi.

FARKLILIKLAR…AVANTAJLAR…

Metay'ın verdiği bilgiye göre, öğrenme güçlüğü yaşayan kişilerde, normal kişilerden farklı bazı yetenekler de var. Örneğin disleksi çocuklarda yaratıcılık, kurgulama yetenekleri kesinlikle normal bir kişiye göre çok daha üstün… Bütünü görebilme yetenekleri vardır, farklı bakış açılarına sahipler…

Erkeklerde kızlara göre ¼ daha fazla disleksi vakası görülüyor. Kızlar sakin oturduğu için fark edilmeden geçiliyor. Ama erkekler daha erken yaşta kendilerini önplana çıkarıyorlar.

Dernek Asbaşkanı Ulusal Metay, erken tanıyla disleksi sorununun daha kolay baş edilebilir hal aldığını; en büyük sıkıntıyı büyük yaşlarda, ortaokul çağına gelen çocuklarda yaşadıklarını ifade etti.

Metay, Sınav Tüzüğü'nde yapılan düzenlemeyle disleksik çocuklar için bazı düzenlemeler yapıldığını ancak bunun yetersiz kaldığını anlatarak, düzenlemenin net olmadığını ve farklı yorumlandığını; çocuklara ek süre tanınması ve ayrı odada sınava alınmalarının, idarenin inisiyatifine kaldığını belirtti.

Disleksik çocuklara soruların okunmasının onlar için daha yararlı olduğunu; sözlü ve yazılı sınav sonuçları arasında korkunç bir fark görüldüğünü kaydeden Metay, disleksik çocukların yazı yazmakta sıkıntı yaşadığını ancak sözlü sınavlarda daha başarılı olduklarını bildirdi.

BİR ANNE ANLATIYOR

Kızı Dilay'ın disleksik olduğunu bu yıl, yani kızı ilkokul 2. sınıfa başlayınca öğrenen anne Kezban Karşılı, defterleri düzensiz, yazıları eksik olan Dilay'ın bu sorunu yaşıyor olabileceğini sınıf öğretmeninin fark ettiğini söyledi.

Karşılı, "Ben disleksi olayını duymuştum ama Dilay'ın disleksi olabileceğini düşünmemiştim. Hatta eşime söylediğimde 'şeytana pabucu ters giydirir, disleksi da nedir' demişti" diye konuştu.

Dilay'ın öğretmeninin ona test yaptırılmasını önermesi üzerine Kuzey Kıbrıs Disleksi Derneği'ne başvurduklarını anlatan Karşılı, kızında hafif bir disleksi sorunu olmasını "şanslıyız" diye yorumluyor.

Kezban Karşılı, kızının harfleri ve rakamları ters yazma (b yerine d, 6 yerine 9) gibi sorunları yanında dikkat eksikliği de yaşadığını, 1. sınıfken de birçok sorunla karşılaştıklarını kaydederek, tüm bunları "tembelliğe" yorduklarını ancak şimdi disleksiyi öğrenince, ne yapmaları gerektiğini bilerek hareket ettiklerini anlattı.

Anne Kezban Karşılı, Eğitim Bakanlığı'nın disleksik çocuklara şans tanımasını da isteyerek, "Gerekirse sınavlarını ayrı yaptırsınlar. Okullarda danışman öğretmenler de bulundurulabilir" önerileri yaptı.

7 yaşındaki disleksik Dilay Karşılı ise, derneğe gelmekten mutlu olduğunu, burada aldığı eğitimi beğendiğini ve yararını da gördüğünü söyledi. Dilay, dernekte resim yaparak, oyun oynayarak eğitimler yaptıklarını anlattı. Karşılı, yaşadığı sorunu "Öğretmenimin tahtaya yazdıklarını bazen defterime yanlış geçirirdim" diye özetledi.

TAK

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer İÇ HABERLER